Tutmuyor, tutturmamaya çalışıyoruz!..
Ramazan Ayı muhteşem bir ay ve Oruç muhteşem bir olay. İmsakta niyetleniyor ve gün boyu, emrolunduğunuz için, yemiyor, içmiyor; orucunuzu bozacağını düşündüğünüz herhangi bir şey yapmıyorsunuz.
Kışın soğuğunda donuyor ya da yazın sıcağında yanıyor oluşunuz bir şey değiştirmiyor.
En ağır işte çalışıyor olmakla, gün boyu dinleniyor olmak arasında da bir fark yok gibi.
Akşam ezanı okununcaya kadar ağızlar kilitli sanki.
Ramazan ve Oruç, anlatılması güç şeyler arasında muhakkak. Çünkü her yaşayanın kendisine ait haller sözkonusu.
Açlığın, susuzluğun, uykusuzluğun; bir bardak çay, bir fincan kahve ya da tek bir dal sigaraya duyulan arzunun sinirli hale getireceği düşünülen insanlar, alabildiğine sakin.
Ramazan ve Oruç’un haddinden fazla sinirlendirdiği insanlar da var tabii.
Belki oruç tutmuyor ya da tutamıyor oluşlarından; oruç tutanlara karşı garip bir kızgınlık duyan ve bunu gösterebilmek için fırsat arayan insanlar.
Her Ramazan geldiğinde, haberlere ‘nerede oruç tutmayan birilerine yönelik bir şey yapıldı acaba?’ heyecanıyla bakmayı itiyat haline getirmiş kişiler.
İlginçtir, bu durumu iyi tesbit eden birileri de, ellerinde bulunan imkanları sonuna kadar kullanarak, bu türden ihtiyaçları karşılamak için gerekeni yapıyorlar.
Medyanın bir kesimi, hemen her Ramazan Ayı’nda özellikle ‘oruç tutmadığı için’ itilen kakılan insanların kahramanı olduğu olaylar arama eğilimindedir.
Bu türden olaylar yoksa, bazı olayların bu hale getirilmesi hatta bazen de düpedüz uydurulması yollarının tercih edildiği de vakidir.
Trafikte yol verme tartışmasından doğan bir kavga, ‘Ramazan’da neden sigara içiyorsun?’ kavgası haline getiriliyor; gece sahilde kavga eden gençlerin kavgası da, hemencecik ‘bira meselesi’ne bağlanıveriliyor.
Medyanın bir kesimi, Ramazan geldiği zaman, oruç tutan yani ibadet amacıya kendilerini birtakım şeylerden mahrum eden milyonlarca insanla ilgili empati denemeleri yapmak yerine, oruç tutmayan ve adeta, ‘oruç tutmadığımı nasıl bir şekilde gösterir ve bu arada birilerini rahatsız edebilirim’ zihniyetinde olanlarla ilgili empati denemeleri yapıyor gibi.
Her Ramazan’da ‘Ramazan Köşesi’ ya da ‘Ramazan Sahifesi’ hazırlamak ve ama her Ramazan’da, buralarda özellikle tartışmalı mevzuları gündeme getirip, genel kabule aykırı fetvalar veren kişileri ön plana çıkarma gayreti de, işin bir başka tarafı.
Bu çabaların, insanımızın irfanı dolayısıyla inançlarımız hususunda herhangi bir zarara sebebiyet vermemesi, şükredilmesi gereken bir husus.
Oruç tutmadığını alenen beyan derdinde olanlara yönelik davranışlar biraz ‘tutmuyor tutturuyoruz!’ kokar ve kabul edilemez.
Ama ‘tutmuyor ve tutturmamaya çalışıyoruz’ şeklindeki davranışlar da hiç hoş değil.
Kimsenin bir başkasına ‘neden oruç tutmuyorsun?’ ya da ‘neden oruç tutuyorsun?’ deme hakkı olmadığı malum. Normal şartlar altında, aralarında muhabbet olan kişiler haricinde, kimse böyle sorular da sormaz zaten.
Hangi sebeple olursa olsun; oruç tutmayanların, oruç tutanlardan saygı bekleme hakları olduğu düşüncesinin haklı tarafları vardır.
Aynı şekilde, oruç tutanların da, oruç tutmayanlardan saygı bekleme hakları vardır, şüphesiz...
Kime sorsanız, gayrimüslim vatandaşlarımızın oruca ve oruçluya saygılarını anlatan yaşanmış olaylardan bir sürü örnek dinleyebileceğiniz bir ülkede; medyanın, biraz daha hassas olması, ne kadar güzel olurdu...
Kısacası; toplumda nerdeyse bir avuç mesabesinde olan bir kesimin arzularını tatmin adına, toplumun tamamına hayatı zindan etme anlayışından, artık vazgeçilmeli...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.