Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Işık doğudan gelir (1)

Işık doğudan gelir (1)

ÜÇ KI­TA­YA HÜK­ME­DEN TÜRK­LE­RİN BRİ­TAN­YA­LI­LAŞ­MA AMA­CI­NA ÖR­NEK OL­MA­SI

An­cak beş gün­de su­na­bi­le­ce­ğim bir ya­zı­ya baş­lı­yo­rum. Bu bir an­lam­da Ge­rald Mac. Le­an’­ın Do­ğu­ya Ba­kış ad­lı ese­ri­nin ten­ki­di ola­cak. İn­gi­liz­le­rin bu­gün de, ma­zi­de de (Tan­zi­mat ve Kur­tu­luş Har­bi sı­ra­la­rın­da) si­ya­se­ti­miz ve dev­le­ti­miz üze­rin­de birta­kım spe­kü­las­yon­lar­da bu­lun­ma­sı­nın ta­rih­sel te­mel­le­ri­ni tar­tış­ma ve an­la­ma ama­cı gü­den bu ya­zı, bel­ki de yük­se­liş dö­nem­le­rin­de bi­le İn­gi­liz ak­lı­nın bi­zi na­sıl ken­di ini­si­ya­ti­fi için kul­lan­ma ha­ya­li ta­şı­dı­ğı­nı açık­la­ya­cak. 

Çok dik­kat­li oku­ma­nı­zı sa­lık ve­ri­rim.

Ba­tı­nın bi­ze her za­man ih­ti­ya­cı ol­muş­tur. Ola­cak­tır.

İn­gi­liz ak­lı Henr­y’­den baş­la­ya­rak do­ğu­dan bü­yü­yen güç Os­man­lı­’yı san­ki İn­gi­liz­le­re yar­dım için Tan­rı­’nın gön­der­di­ği şey­ta­nın adam­la­rıy­dı.

1850’le­re ka­dar Bri­tan­ya­lı­laş­mak he­ve­siy­le em­per­ya­list olan İn­gi­liz­ler Os­man­lı­’nın Ba­tı­ya iler­le­yi­şi­ni hep ken­di stra­te­ji­si­ne fay­da­lı bir güç ola­rak al­gı­la­dı, ha­yal et­ti. Son­ra kul­lan­dı­ğı bu güç has­ta adam ol­muş­tu ona gö­re­…

12 ila 18. asır­lar ara­sı Av­ru­pa­’yı sal­gın has­ta­lık­lar, kıt­lık­lar ve sa­vaş­lar ye­di bi­tir­di. Nü­fus azal­ma­sı sa­ye­sin­de bes­len­me im­kân­la­rı­nın ge­liş­ti­ği­ni bi­le söy­le­ye­bi­li­riz. Bir­çok yer­de me­zar­lar açı­lıp ce­set­ler yen­miş, ke­di­ler ve kö­pek­ler ke­si­lip pi­şi­ril­miş­ti.

Haç­lı se­fer­le­ri as­lın­da sa­de­ce kut­sal Ku­düs aş­kı­na de­ğil Do­ğu­nun zen­gin­lik­le­ri­ni ele ge­çir­me ama­cı­na yö­ne­lik­ti. Fa­kat Ro­ma­’nın ye­ri­ne ika­me olan Os­man­lı yü­zün­den Do­ğu­ya ba­kış de­ğiş­miş­ti. Bö­lü­nük dev­let­ler Os­man­lı ba­rış sis­te­mi­nin içi­ne ça­bu­cak da­hil olu­yor­lar­dı. Os­man­lı­lar fü­tu­ha­ta da­ya­lı eko­no­mi-top­lum dü­ze­ni­nin ila­ni­ha­ye gi­de­ce­ği­ni bi­le zan­ne­di­yor­lar­dı.

Av­ru­pa­’da Os­man­lı, do­ğu­nun zen­gin­lik­le­ri­nin üs­tü­ne hak­sız ye­re otu­ran ve Ba­tı­yı teh­dit eden ve İsa’­nın di­ni­ni de­ğiş­tir­me­ye ça­lı­şan bir kâ­fir ve ca­na­var ola­rak gö­rül­dü­ğü gi­bi İn­gi­liz ve Fran­sız gi­bi Ba­tı­da­ki si­ya­sî çev­re­ler açı­sın­dan da İs­pan­ya ve Habs­burg ha­ne­dan­la­rı­nı sı­kış­tır­ma­sın­dan do­la­yı ya­rar­la­nı­la­cak or­tak ola­rak gö­rül­müş­tü. Ba­tı ha­yal­pe­rest­li­ği ve em­per­yal kıs­kanç­lı­ğı da bu­na ek­le­nin­ce bu iki ül­ke uzak va­de­de Os­man­lı­’yı ya yö­net­mek ya mi­ra­sı­na el koy­mak ül­kü­sü­nü hiç­bir va­kit unut­ma­dı.

Do­ğu­ya Ba­kış ad­lı ese­rin­de Mac Le­an şöy­le ya­zı­yor:

“Sa­id'e gö­re, Or­yan­ta­lizm Av­ru­pa­lı öz­ne­yi hâ­kim bir ko­nu­ma yer­leş­tir­miş­tir. An­cak İn­gi­liz­le­rin Os­man­lı­la­ra gö­re­ce­li olan ko­nu­mu da­ha çok bir za­yıf­lık ko­nu­muy­du. İn­gi­liz­le­rin Os­man­lı­la­ra ba­kı­şı, Türk­le­rin İn­gi­liz ol­ma­yı ar­zu­la­dık­la­rı dü­şün­ce­si gi­bi ha­yal ürü­nü dü­şün­ce­le­ri içe­ren ve be­nim 'em­per­yal kıs­kanç­lık' ola­rak ni­te­len­dir­di­ğim du­rum­dan, bu bü­yük im­pa­ra­tor­lu­ğun gü­cü, nü­fu­zu, as­ke­ri kud­re­ti, re­fa­hı ve zen­gin­li­ği gi­bi bel­li özel­lik­le­ri­ne kar­şı du­yu­lan hay­ran­lı­ğa ka­dar uza­nan bir di­zi te­zat­lar içe­ri­sin­de şe­kil­len­miş­ti. On al­tın­cı yüz­yı­lın son­la­rın­da ve on ye­din­ci yüz­yıl­da ya­şa­mış İn­gi­liz ya­zar­lar, özel­lik­le de Os­man­lı­la­rın hâ­ki­mi­ye­ti al­tın­da­ki top­rak­lar­da gör­dük­le­ri­ni ya­zan gez­gin­ler, ge­ri kal­mış, za­yıf ve ele ge­çi­ri­lip hük­me­dil­me­yi bek­le­yen 'or­yan­tal­leş­ti­ril­miş' bir ül­ke ile de­ğil, Do­ğu Av­ru­pa'nın bü­yük bö­lü­mü­ne ve bi­li­nen dün­ya­nın üç­te bi­ri­ne hâ­kim olan bir im­pa­ra­tor­luk­la kar­şı kar­şı­ya ol­duk­la­rı­nı akıl­la­rın­dan hiç çı­kar­ma­mış­lar­dı. Sö­mür­ge­ci­lik söy­lem­le­ri­nin ko­lo­ni­ze edil­miş halk­lar pa­ha­sı­na güç­lü sö­mür­ge­ci öz­ne­ler ya­rat­ma­sı bek­le­nir­ken, söz ko­nu­su İn­gi­liz­le­rin Os­man­lı­la­ra ba­kış açı­sı ol­du­ğun­da du­rum son de­re­ce kar­ma­şık bir hal al­mak­ta­dır. Bu bağ­lam­da ba­sit bir hâ­ki­mi­yet kur­ma ar­zu­su­nun ye­ri­ni is­tek, bil­gi ve gü­cün ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sıy­la oluş­muş bir ol­gu­nun, ya­ni em­per­yal kıs­kanç­lı­ğın al­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.”

Do­ğu­ya Ba­kı­ş’­ın özel­lik­le İn­gi­liz­ler açı­sın­dan em­yer­yal kıs­kanç­lık kav­ra­mıy­la çö­züm­le­ne­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nen Mac Le­an ile­ri­ki say­fa­lar­da bu kav­ra­ma da açık­lık ge­ti­ri­yor:

“Em­per­yal kıs­kanç­lık kav­ra­mı ile kas­tet­ti­ğim şey Ray­mond Wil­li­ams'ın 'his­si­yat ya­pı­sı' ola­rak ta­bir et­ti­ği du­ru­ma çok ben­zer bir an­lam ifa­de et­mek­te­dir. Bu kav­ram, bi­zim İn­gi­liz­le­rin Os­man­lı­lar gi­bi bü­yük ve güç­lü bir Müs­lü­man im­pa­ra­tor­luk­la ilk kar­şı­laş­tık­la­rın­da ne­ler dü­şü­nüp his­set­tik­le­ri­ni, da­ha son­ra­sın­da da bu dü­şün­ce ve his­le­rin İn­gi­liz­le­rin em­per­yal Bri­tan­ya­lı­la­ra dö­nüş­me­sin­de na­sıl bir rol oy­na­mış ola­bi­le­ce­ği­ni an­la­ma­mı­zı sağ­la­yan, ço­ğu za­man te­zat­lar­la do­lu ve ba­zen de an­la­şıl­ma­sı zor ka­nıt­la­ra bir an­lam ver­me­mi­ze yar­dım­cı ola­cak­tır. Kra­li­çe Eli­za­beth tah­ta otur­du­ğun­da İn­gi­liz­ler, Ye­ni Dün­ya'nın zen­gin­lik­le­ri için İs­pan­ya'ya ra­kip ol­ma­ya ça­lı­şan za­yıf ve nis­pe­ten önem­siz bir ulus­tu. Din­dar İn­gi­liz­le­re gö­re Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu baş düş­man ve Hı­ris­ti­yan­lı­ğın mu­si­be­tiy­di, an­cak tüc­car ka­fa­sıy­la dü­şü­nen­le­re gö­re Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu ay­nı za­man­da Sul­tan'ın zen­gin ve gör­kem­li sa­ra­yın­dan muh­te­şem ve kud­ret­li or­du­suy­la üç kı­ta­ya hük­met­ti­ği bir ül­key­di. Henry Blo­unt 1636 yı­lın­da 'Türk­ler mu­ha­re­be­de her za­man üs­tün ve İm­pa­ra­tor­luk­la­rı bir­denbi­re bü­tün dün­ya­yı iş­gal et­miş olan tek mo­dern ulus­tur' di­ye yaz­mış­tı. (Blo­un­t’­un Lon­dra­’da ba­sı­lan bu ki­ta­bı­nın adı çok uzun: İn­gil­te­re­’den baş­la­ya­rak Dal­maç­ya, Bos­na, Ma­ca­ris­tan, Ma­ke­don­ya, Te­sel­ya ve Mı­sı­r’­a ka­dar uza­nan se­ya­ha­tiy­le iliş­ki­len­di­re­rek Türk­le­rin bü­yük bir im­pa­ra­tor­luk al­tın­da na­sıl mo­dern bir kon­dis­yon or­ta­ya koy­duk­la­rı­nın öze­ti­ni su­nu­yor. A Vo­ya­ge İn­to the Le­vant) 

Kıs­kanç­lık ya­hut ör­nek alı­ş…

So­nuç ola­rak İn­gi­liz­le­rin kü­çü­men ada­la­rın­da fark­lı et­nik kö­ken­den ge­len­le­ri bir­leş­tir­me ve Bri­tan­ya­lı­laş­ma da­ha son­ra­sın­da dı­şa açı­lıp em­per­ya­list­leş­me ül­kü­le­ri­ne hiz­met eden bir sü­reç­ti ya­şa­na­n…

Eworth'ün So­uth­wark'ta ya­şa­mış ol­du­ğu yıl olan 1549 ta­ri­hi atıl­mış olan bu tab­lo, şöh­ret­li Os­man­lı­la­rın res­me­dil­me­sin­de yer­leş­miş olan ge­le­nek­sel un­sur­la­rın pek ço­ğu­nu birara­ya ge­tir­mek­te­dir ve bu şöh­ret­li ki­şi­le­rin üze­rin­de hü­küm sür­dü­ğü top­lu­mun tas­vir edi­li­şin­de sü­rek­li tek­rar­la­na­cak olan ba­zı öğe­le­ri de ba­rın­dır­mak­ta­dır. Eworth'ün bu tab­lo­yu ya­par­ken esin­len­miş ol­du­ğu muh­te­mel kay­nak­lar ara­sın­da Pie­ter Co­ec­ke van Aelst'in 1533 yı­lın­da­ki İs­tan­bul se­ya­ha­ti sı­ra­sın­da çiz­miş ol­du­ğu skeç­ler, Augs­burglu Hie­rony­mus Hop­fer'in yap­mış ol­du­ğu Ka­nu­ni Sul­tan Sü­ley­man gra­vü­rü ve Sul­tan II. Meh­met'in Cos­tan­zo di May­sis ta­ra­fın­dan bir ma­dal­yon üze­ri­ne ya­pıl­mış olan at üs­tün­de­ki por­tre­si gös­te­ri­le­bi­lir. Ka­ren He­ar­ne' e gö­re Eworth bu eser­de 'Türk şa­hıs­la­rı, özel­lik­le de hü­küm­dar­la­rı, at üze­rin­de res­met­me ge­le­ne­ği­ni ta­kip et­miş­ti' ve 'res­me­di­len ki­şi­nin ba­şın­da­ki ka­vu­ğu de­va­sa bo­yut­la­ra abar­ta­rak ki­şi­nin eg­zo­tik­li­ği­ni ve teh­dit­kâr za­ra­fe­ti­ni vur­gu­la­mış­tı.' Re­sim­de­ki eg­zo­tik oto­ri­te his­si,

res­me­di­len ki­şi­nin bin­di­ği ener­jik ve güç­lü at üze­rin­de ko­lay­lık­la ve ne­re­dey­se hiç ça­ba har­ca­ma­dan sağ­la­dı­ğı hâ­ki­mi­yet ile de pe­kiş­ti­ril­miş­tir. Ol­duk­ça ka­vis­li bir boy­nun ağır ka­bar­tı­sı­na, ba­şın son de­re­ce kü­çük ol­ma­sı­na ve uzuv­la­rın za­ra­fe­ti­ne ba­kı­la­cak olur­sa, tab­lo­da­ki bu at çok yük­sek ih­ti­mal­le bir Os­man­lı Türk (Türk­men) ve­ya Arap ay­gı­rı­nı tas­vir et­mek­te­dir. An­cak, to­puk ek­lem­le­rin­de­ki uzun kıl­lar Do­ğu­lu at­la­rın bir özel­li­ği de­ğil­dir ve bel­ki de Eworth'ün mem­le­ke­ti olan Flan­ders'ta gör­dü­ğü at­lar­dan esin­len­me­si­nin bir so­nu­cu­dur. Res­sa­mın o dö­nem­de İn­gil­te­re'nin her­han­gi bir ye­rin­de bu den­li bü­yük ya­pı­lı ama yi­ne de bir o ka­dar za­rif bir at gör­müş ol­ma­sı ih­ti­ma­li çok za­yıf­tır. Saf­kan Ya­kın Do­ğu at­la­rı uzun sü­re­den be­ri Av­ru­pa' da işin eh­li at bi­ni­ci­le­ri­nin ha­yal­le­ri­ni süs­le­miş, an­cak kay­da de­ğer sa­yı­da saf­kan atın İn­gi­liz top­rak­la­rı­na ayak bas­ma­sı çok da­ha son­ra­la­rı ger­çek­leş­miş­ti. İşin as­lın­da, Eworth'ün bu tab­lo­yu yap­tı­ğı dö­nem­de İn­gi­liz­ler ken­di ye­tiş­tir­dik­le­ri yer­li cins at­la­ra kar­şı bir gü­ven kri­zi ya­şa­mak­tay­dı­lar. Zi­ra, bu at­lar Kral VI­II. Henry'nin İs­koç­ya ve Fran­sa' da atıl­dı­ğı as­ke­ri ma­ce­ra­la­rı des­tek­le­me­de hem cüs­se hem de da­ya­nık­lı­lık açı­sın­dan çok za­yıf ve ye­ter­siz kal­mış­lar­dı. Jo­an Thirsk' e gö­re, '1530'lar­da at ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği­ne önem ve­ril­me­si ve İn­gi­liz at­la­rı­nın ıs­la­hı ka­mu po­li­ti­ka­sı ha­li­ne gel­miş­ti.' Bu po­li­ti­ka­nın' ale­nen ifa­de edi­len he­de­fi ül­ke sa­vun­ma­sı­na kat­kı­da bu­lu­na­cak "iyi ve güç­lü at­la­rın," di­ğer bir de­yiş­le, sa­vaş at­la­rı­nın ye­tiş­ti­ril­me­siy­di.' 1547'de, Eworth' ün ese­ri­ni ta­mam­la­ma­sın­dan iki yıl ön­ce, ye­ni bir se­fer­ber­lik ki­ta­bı ya­yım­lan­mış­tı ve soy­lu sı­nı­fın­dan her­ke­sin ka­mu hiz­me­ti­ne 'bel­li sa­yı­da at tah­sis et­me­si'ni zo­run­lu kıl­mış­tı. Yer­li cins İn­gi­liz at­la­rı­nın sa­yı­sı­nı, ya­pı­sı­nı ve gü­cü­nü ar­tır­mak kra­li­yet po­li­ti­ka­sı­nın bi­rin­cil ga­ye­si ol­muş­tu ve bu ne­den­le de şüp­he­siz Ewort­h’­ün por­tre­sin­de res­me­di­len ce­sur ve güç­lü ay­gır bü­tün İn­gi­liz at bi­ni­ci­le­ri­ni cez­bet­miş­ti. 

Ge­rald Mac Le­an, Do­ğu­’ya Ba­kış – 1800 Ön­ce­si Dö­nem İn­gi­liz Yaz­ma­la­rı ve Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu, çev. S. Akıl­lı, OD­TÜ Ya­yın­cı­lık, An­ka­ra 2009

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi