SP’nin başkanlığa bakışı
Önceki gün akşam Milli Gazete Ankara Temsilcisi Mustafa Yılmaz ile Milli Gazete Yazarı Abdülkadir Özkan Beyefendilerle birlikte TV5’te yayınlanan Gündem Özel programındaydık.
Mustafa Kara’nın sunumunda gerçekleşen programda gazeteciler olarak bizler sorduk, Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk cevapladı.
Asiltürk özellikle Başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili ilginç yorumlarda bulundu.
Bugünkü sistemde Cumhurbaşkanı’nın, Başkan’dan daha fazla yetkisi bulunduğunu, TBMM’ye tamamıyla hakim olduğunu, ne isterse Meclis’ten çıkardığını anlatan Asiltürk, “Burada başka bir sorun var” mesajı verdi.
Başkanlık sistemine karşı olmadıklarını, 1973’te Milli Görüş’ün ilk partisini kurduklarında “Türkiye’ye en uygun sistem Başkanlık sistemidir” dediklerini hatırlatan Asiltürk, ancak bugün ülkede derin bir kutuplaşma olduğunu, sorunun da bundan kaynaklandığını kaydetti. Tepkinin önemli bir bölümünün aslında Başkanlık sistemine değil, Başkan olacak kişiye yöneldiğini belirtti.
Öncelikle bu kavganın sona erdirilmesi gerektiğini, Saadet’in bu noktada önemli görevler üstlenebileceğini vurgulayan Asiltürk, bunun için de mutlaka Meclis’e girmeleri gerektiğini söyledi.
***
Asiltürk, Güneydoğu’da olup biten olaylara da işaret ederek, toplumda “orada devlet yok” algısının oluştuğunu kaydetti.
Sürecin bu hali ile Türkiye’nin parçalanmasına doğru gittiğine işaret ederek, buna dur denilmesi gerektiğini ifade etti. Bu meselenin milli bir mesele olduğunu, herkese sorumluluk düştüğünü vurgularken, fakat iktidarın süreç hakkında kendi milletvekillerine bile bilgi vermediğini kaydetti.
“Geçmişte birlikte çalıştığımız pek çok isim var iktidar içinde. Karşılaşmalarımızda bu konular gündeme gelince ‘Valla biz de bilmiyoruz abi’ diyorlar. ‘Tayyip Bey bunu yürütüyor’ diyorlar” diyen Asiltürk, milli bir meselenin böyle yürütülemeyeceğini aktardı.
İktidarın Meclis içi ve dışındaki tüm siyasi partilerin temsilcileriyle biraraya gelip, görüş alış verişinde bulunması, iyi niyetli ve yapıcı uyarılara kulak vermesini istedi.
Ayrıca TBMM Başkanı’nın da bu konuda inisiyatif alıp, tüm siyasi partilerin temsilcilerini biraraya getirip, memleket meselelerinin görüşülmesi ve karşılıklı fikirlerin dinlenilmesine imkan oluşturabileceğini söyledi.
***
Oğuzhan Bey’in, Erdoğan-Gülen kavgası karşısındaki duruşu da bir hayli dikkat çekiciydi. Devletin gizli bilgilerinin dinlenerek, yurt dışına sızdırılmasının büyük bir yanlış olduğu, diğer taraftan hırsızlık, yolsuzluk iddialarının da üstünün örtülemeyeceği görüşünde olan Asiltürk, her iki taraf da hatalarını kabul edip birbirlerinden özür dilemedikçe bu kavganın son bulmayacağını belirtti.
***
Asiltürk’e Fatih Erbakan’ın durumunu da sorduk.
Bağımsız adaylığı gündeme getirilen Fatih Bey’le Parti Yönetimi arasında uyuşmazlık mı var? Varsa bunun nedeni nedir? Bu durum rakipler tarafından fırsata dönüştürülmek istenebilir mi?
Oğuzhan Bey, bu konuda da çok açık konuştu.
“Fatih benim evladım sayılır. Hoca da bana emanet etmiştir” dedikten sonra, Fatih Erbakan’ın ayrı baş çektiğinden yakınarak, partiye, parti yönetimine itaat etmediğini anlattı.
Erbakan Hoca’nın “Kim Milli Görüş’e hizmet etmek istiyorsa, Milli Görüş’ün partisi olan Saadet’e gelir, ona tabi olur, hizmet eder” sözünü hatırlatan Asiltürk, ancak Fatih Bey’in buna yanaşmadığını, tekliflerini geri çevirerek, ayrı baş güttüğünü, problemin de buradan çıktığını söyledi.
Asiltürk kapıyı yine de kapatmadıklarını şu sözlerle ortaya koydu:
“Halbuki gelse bize, ben bu davaya teslim oluyorum dese, itaat etse, hiçbir şey olmamış gibi hareket eder, geçmişe bir sünger çekeriz.”