Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Kapitalizm Fıtrata Ters Bu Topraklarda

Kapitalizm Fıtrata Ters Bu Topraklarda

Üçün­cü Dün­ya­’da ege­men olan ço­ğu ide­olo­ji­ler bu iki­si­nin bir har­ma­nı­nı ve­ya ka­rı­şı­mı­nı içe­rir. Bun­lar ara­sın­da­ki ge­ri­lim açık ve acı ve­ri­ci­dir.

Ka­dim dün­ya­nın en azın­dan kıs­men bu aç­maz­dan kur­tul­muş gö­rü­nen bir ke­si­mi var­dır: İs­lam top­lum­la­rı, bil­has­sa kır­sal böl­ge­ler­de ka­lan Müs­lü­man top­lum­lar. Bu il­ginç is­tis­na bu­gü­ne ka­dar ge­niş öl­çü­de fark edil­me­miş­tir. 

Bü­tün bü­yük ge­le­nek­sel inanç sis­tem­le­ri ara­sın­da sa­de­ce İs­la­m’­ın za­yıf­la­mak şöy­le dur­sun, gi­de­rek güç­lü bir top­lum­sal ve sa­ya­sal ha­re­ket­len­di­ri­ci kuv­vet ha­li­ne gel­di­ği, tu­haf ama son de­re­ce önem­li bir ol­gu­dur. 

İs­la­m’­ın ki­ta­ba da­ya­lı, düz­gün sı­nır­lı te­olo­ji­si onu hem mer­ke­zi­leş­miş re­jim­le­rin, hem de ge­li­şim prog­ram­la­rı­nın ge­rek­le­ri­ne uy­gun kı­lı­yor­du.

Öl­çü­lü ve sı­nır­lı tev­hid­çi­li­ği (uni­ta­ri­anizm), ah­lak­çı­lı­ğı ve ma­ne­vi fır­sat­çı­lık­tan, hi­le­den ve te­vec­cüh­ten ka­çın­ma­sı; kı­sa­ca­sı ‘p­ro­tes­ta­n’ özel­lik­le­ri, İs­la­m’­a mo­dern dün­yay­la bir ya­kın­laş­ma sağ­la­dı. Mo­dern dün­ya­yı do­ğur­ma­ma­sı­na rağ­men di­ğer inanç­la­rın dı­şın­da mo­dern dün­ya­ya en iyi bi­çim­de uyar­lan­mak üze­re ken­di­ni dö­nüş­tür­me­yi ba­şar­dı. Ken­di­si­ni hem halk ‘hu­ra­fe­le­r’­in­den, hem de onun ar­ka­ik hi­ye­rar­şi­le­rin­den ay­rış­tı­ra­bil­di ve bu iki­si ta­ra­fın­dan sü­rük­len­me­di.

El­bet­te bü­tün bu ger­çek­ler İs­lam ül­ke­le­ri­ni ne mil­li­yet­çi­li­ğin ne de sos­ya­list kök­ten­ci­li­ğin et­ki­sin­den kur­tar­dı. 

Er­nest Gell­ner, Bryan S. Tur­ne­r’­in Or­yan­ta­lizm, Ka­pi­ta­lizm ve İs­lam ki­ta­bı­na yaz­dı­ğı ön­söz­de bu gö­rüş­le­re yer ve­ri­yor. Ona gö­re İs­lam top­lum­la­rın­da mu­ha­fa­za­kâr çı­kar çev­re­le­ri, mil­li­yet­çi ve sos­ya­list et­ki­len­me­ler va­sat bul­sa da ne­ti­ce­de ka­pi­ta­list ha­yat bi­çi­mi­ni iç­sel­leş­tir­me­de yi­ne de çok uy­gun bir alt ya­pı var­dır. 

Tur­ner da ki­ta­bı­na baş­lar­ken bu te­mel gö­rüş­le ha­re­ket edi­yor:

Hı­ris­ti­yan­lık ve İs­la­mi­yet ta­rih­sel ola­rak ben­zer­lik­ler ve fark­lı­lık­lar ya­şa­mak­ta­dır. 
1. İs­la­mi ku­rum­lar ve gi­ri­şim­ci­lik fa­ali­yet­le­ri gi­bi ik­ti­sa­di dav­ra­nış­lar
2. Hı­ris­ti­yan­lık ve İs­lam ara­sın­da ta­rih­sel ça­tış­ma­la­rın ti­ca­ret yol­la­rı üze­rin­de ce­re­yan et­me­si
3. 19.yy’­da İs­lam top­lum ya­pı­sı üze­ri­ne tar­tış­ma­lar si­ya­si mü­ca­de­le­ler bağ­la­mın­da ya­pıl­mış­tı. Şim­di ka­pi­ta­lizm ve İs­lam iliş­ki­le­ri bağ­la­mın­da ele alın­ma­sı ge­re­ki­yor.

Tur­ner, gi­riş­ti­ği çö­züm­le­me­nin as­lın­da Ba­tı­’nın Do­ğu­’ya üs­tün­lü­ğü­nü tes­cil an­la­mın­da­ki de­rin mis­yo­nun bir par­ça­sı ola­rak yap­tı­ğı­nın far­kın­da­dır. Av­ru­pa vic­da­nı ola­rak or­ta­ya çı­kan es­ki sos­ya­list-ko­mü­nist çö­züm­le­me­nin mi­ma­rı Marks bi­le bu mis­yo­na sa­hip­ti. Ona gö­re de İn­gi­li­z’­in  Hin­dis­ta­n’­ı iş­ga­li ora­ya me­de­ni­yet gö­tür­mek için­di ve Os­man­lı gi­bi ma­ter­ya­list di­ya­lek­ti­ğin uy­ma­dı­ğı do­ğu top­lum­sal ve ik­ti­sa­di ni­za­mı ATÜT gi­bi kes­ti­rip at­ma­ca bir çö­züm­le­me ile ge­çiş­ti­ril­di. 

Şim­di Tur­ner, or­yan­ta­lizm bah­sin­den yo­la çı­ka­rak ge­le­nek­sel İs­lam top­lum­la­rı­nın ta­rih­sel süz­ge­ci­ni tah­lil edi­yor. 

Tem­bel­lik, şeh­vet, des­po­tizm, mu­ha­fa­za­kâr çı­kar­cı­lık, kış­kır­tı­cı mil­li­yet­çi po­tan­si­yel, dev­let ve si­vil top­lum ara­sın­da­ki zım­ni söz­leş­me­yi tet­kik et­mek­te ve İs­la­m’­ın mo­dern uyu­mu için ye­ni var­sa­yım­lar ile­ri sür­mek­te­dir.

Gibb ve Bo­wen gi­bi or­yan­ta­list­le­rin et­ki­le­ri­ni araş­tı­ran Tur­ner, da­ha son­ra We­be­r’­de­ki or­yan­ta­list­le­rin et­ki­le­ri­ni ele al­mak­ta­dır.

Fe­oda­lizm­de top­ra­ğın ta­sar­ruf hak­kı, as­ke­ri hiz­met kar­şı­lı­ğın­da mi­ras bı­ra­kı­la­bi­len bir hak ola­rak soy­lu­lar ta­ba­ka­sı­na ait­ti; pat­ri­mon­ya­lizm­de ise top­rak mül­ki­ye­ti dev­let ta­ra­fın­dan alı­kon­muş­tu, bir hiz­met kar­şı­lı­ğı olan kul­la­nım hak­kı ise mi­ras ola­rak bı­ra­kı­la­maz­dı. (S.27)

We­be­r’­in İs­lam hak­kın­da­ki par­ça­lı yo­rum­la­rı ve pat­ri­mon­yal hâ­ki­mi­ye­tin sis­te­ma­tik ana­li­zi, ras­yo­nel ka­pi­ta­list ge­liş­me­nin or­ta­ya çı­kı­şı ve sü­rek­li­lik şart­la­rı­nı in­ce­le­di­ği ça­lış­ma­sı­nın uzan­tı­sı­dır. We-
­be­r’­in İs­la­mi bil­gi­si, Ya­hu­di­lik ve Hı­ris­ti­yan­lık hak­kın­da­ki bil­gi­si­ne gö­re çok za­yıf­tır. İs­la­mi­yet hak­kın­da­ki bil­gi­si­ni ve ba­kış açı­sı­nı Sno­uk Hur­gron­je, C. H. Bec­ker ve Ju­li­us Well­ha­usen gi­bi ya­zar­lar­dan edin­miş­tir. (S.26)

Di­ni de­ğer­ler ve ka­pi­ta­list ku­rum­lar ara­sın­da­ki iliş­ki hak­kın­da­ki ge­nel yar­gı­ya ka­tı­lır Tur­ner.
Şe­hir­li çev­re em­ni­yet­siz­di ve em­per­ya­list or­du­la­ra açık­tı. Bu yüz­den ora­da or­ta sı­nıf ge­liş­me­di. Ay­rı­ca mül­ki­yet kav­ra­mı­nın ba­tı­da­ki gi­bi ol­ma­ma­sı da ka­pi­ta­list te­mer­kü­zü en­gel­li­yor­du. Ser­ma­ye do­ğu­da sa­de­ce ki­ra­cı ola­rak kul­la­nı­la­bi­len bir şey­den mey­da­na çı­kı­yor­du. Bu yüz­den de sü­rek­li bir kriz var­dı. 

En­gel­s’­in, Tür­ki­ye­’de ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­nin –ki­şi gü­ven­li­ği ve mül­ki­ye­tin- te­mel ön-ge­rek­li­lik­le­ri­nin (pre­re­qu­isi­te) yok­lu­ğu­nu sa­vu­nan gö­rü­şün­den bir far­kı ol­ma­yan, is­ten­me­yen bir so­nu­ca yol açar. (S.28)
Or­ta­do­ğu or­du­la­rı­nın me­mur elit­le­ri­nin için­den be­lir­li bö­lüm­le­rin, Av­ru­pa­’da ta­ri­hi ola­rak bur­ju­va­zi ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­len top­lum­sal ve eko­no­mik iş­lev­le­ri­ni yü­rü­tüp yü­rü­te­me­ye­ce­ği tar­tı­şı­lır. 

Pa­ul A. Ba­ra­n’­ın (The Po­li­ti­cal Eco­nomy of Growth) tes­pi­tiy­le “en­düs­tri­yel ka­pi­ta­liz­min yok­lu­ğun­da en­düs­tri­yel ka­pi­ta­list­ler yok­tur ve en­düs­tri­yel ka­pi­ta­list­le­rin yok­lu­ğun­da en­düs­tri­yel ka­pi­ta­lizm yok­tu­r”. (S.34)

Eko­no­mik fa­ali­yet­le­rin az­lı­ğı, bu­na rağ­men iş­siz­li­ğin yük­sek oran­da se­yir iz­le­me­si yi­ne de Or­ta­do­ğu­’da ku­rum­sal ve top­lum­sal ola­rak bir de­ği­şi­mi zor­la­ma­mak­ta­dır. 

İn­ter­na­list – iç­sel­ci fak­tör­ler ka­pi­ta­list gi­ri­şim­ci­li­ği ön­lü­yor. 

Frank, Mag­doff, Dos San­tos ve Fur­ta­do gi­bi ya­zar­lar ise ulus­lar ara­sı ko­num üze­rin­de du­rur­lar. Ya­ni bu ül­ke­ler ge­ri bı­rak­tı­rıl­mış­lar­dır. 

As­ya­’nın du­ra­ğan­lı­ğı, özel mül­ki­ye­tin yok­lu­ğu, dev­let ege­men­li­ği ve köy eko­no­mi­si­nin As­ya Ti­pi Üre­tim Tar­zı­nın te­mel özel­li­ği­dir.
(S. 54)

Im­ma­nu­el wel­lers­te­in, The Mo­dern World System ad­lı ese­rin­de, Av­ru­pa­’nın As­ya­’yı an­la­ma­sı ça­ba­sı­na kat­kı­da bu­lun­muş ve Av­ru­pa eko­no­mi­si­nin te­şek­kü­lü­nü im­pa­ra­tor­luk­la­rın çö­kü­şü­ne da­yan­dı­rır­ken As­ya­’da­ki ya­pı­nın fark­lı­lı­ğı üze­rin­de du­rur. Fe­oda­lizm­le so­nuç­la­nan Av­ru­pa sis­te­mi ka­pi­ta­liz­me de va­sat ha­zır­la­mış­tır. 

“Oy­sa Türk-İs­lam ve Çin im­pa­ra­tor­luk­la­rı du­ru­mu pre­pen­da­li­zas­yon sü­re­ciy­di. We­be­r’­in tar­tış­tı­ğı gi­bi, fe­oda­lizm­de top­rak sa­hip­le­ri gö­re­ce­li ola­rak yük­sek ge­lir, özerk­lik ve mer­ke­zî dev­le­te nis­pe­ten bir gü­ce sa­hip­ti­ler; oy­sa pre­pen­da­lizm­de top­ra­ğı sa­hip­le­nen sı­nıf za­yıf­tı ve dev­let bü­rok­ra­si­si­nin ha­tı­rı sa­yı­lır eko­no­mik ve as­ke­rî gü­cü var­dı. Bu­nun için ba­tı Av­ru­pa­’da­ki feo­dal­leş­me Ro­ma­’nın im­pa­ra­tor­luk ya­pı­sı­nın par­ça­lan­ma­sı­na yol aç­tı, fa­kat Çin ve İs­lam pre­pen­da­li­zas­yo­nu im­pa­ra­tor­lu­ğun ko­run­ma­sıy­la so­nuç­lan­dı. 

Wel­lers­te­in’­in te­zi pre­pen­dal im­pa­ra­tor­luk­la­rın feo­dal­leş­me ve ka­pi­ta­lizm ih­ti­ma­li­ni en­gel­le­di­ği gö­rü­şü­ne da­ya­nı­yor­du. 

Av­ru­pa­’nın par­ça­lı ya­pı­sı onun ka­pi­ta­list te­mer­küz sağ­la­ma­da avan­ta­jı ol­du. Do­ğu im­pa­ra­tor­luk­la­rı ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­ne fır­sat ver­mi­yor­du. İle­ri bü­rok­ra­si ve güç­lü mer­ke­zî si­ya­sî ya­pı Çin ve İs­lam im­pa­ra­tor­luk­la­rı­nın te­mel vas­fıy­dı. Ge­liş­me ve ya­tı­rım dev­let eliy­le ola­cak­tı. Her ne ka­dar Av­ru­pa­’da bir dün­ya im­pa­ra­tor­lu­ğu kur­ma­ya ham­le­den Fran­sa ve İs­pan­ya gi­bi dev­let­ler ol­duy­sa da ba­şa­rı­sız kal­mış­lar­dır. Böy­le­ce Tur­ner, Wel­lers­te­in’­i den­ge­le­yen bir tez ge­liş­ti­rir. Di­na­mik Ba­tı ve du­ra­ğan Do­ğu kar­şıt­lı­ğı de­ğil­dir me­se­le.

Be­nim Köy­lü İm­pa­ra­tor­lu­ğu adı­nı ver­di­ğim, Tur­ne­r’­in pre-ka­pi­ta­list bir sis­tem de­di­ği, Meh­met Gen­ç’­in Dev­let ve Eko­no­mi ki­ta­bın­da işa­ret et­ti­ği bi­çim­de fis­ka­list eko­no­mi adı­nı ver­di­ği Os­man­lı ATÜT na­za­ri­ye­le­rin­den be­ri bir tür­lü net­leş­me­miş bir ik­ti­sa­dî si­ya­set bü­tün­cül­lü­ğü­nü ya­şat­ma­ya ça­lı­şı­yor­du. Ama in­ter­nal çö­züm­le­me ya­nın­da ex­ter­nal fak­tör­le­ri ya­ba­na at­ma­mak la­zım­dır. 

Top­ra­ğı iş­le­yen ve mer­ke­zî bir ide­olo­ji et­ra­fın­da ke­net­le­şen top­lu­mun ay­rıl­maz par­ça­sı hü­vi­ye­tin­de olan tı­mar­lı si­pa­hi­ler ti­ca­rî mülk­leş­me tı­ma­rın önü­ne ge­çin­ce za­yıf­la­dı. Mer­ke­zî dev­let ve yü­rüt­tü­ğü sis­tem(hem ken­di­ni ya­şa­tan hem de ya­şat­tı­ğı) za­yıf­la­yın­ca de­re­be­yi­ler ve ayan­lar güç­len­di. Ayan ve de­re­be­yi sı­nı­fı, aca­ba Ba­tı Av­ru­pa­’da­ki gi­bi, bir sis­tem ye­ni­len­me­si­ne ve ka­pi­ta­list te­mer­kü­ze alt ya­pı ola­bi­lir miy­di? 

Meh­met Genç, Os­man­lı­’da Dev­let ve Eko­no­mi ad­lı ese­rin­de “o­la­ma­z” di­yor ki hak­lı­dır.
O hal­de çiz­gi­den çı­kıp da İs­la­m’­ı ka­pi­ta­list­leş­tir­me­ye kalk­ma­nın ve böy­le­ce de iman­dan ol­ma­nın âle­mi var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi