Caydırıcı tedbirler ama ne?
Özgecan cinayeti için ne söylesek azdır.Baştan sona şeytani bir olay.
Allah ailesine sabır versin inşallah.
Günlerdir yazılıp çiziliyor ayrıntıları, tepkiler, değerlendirmeler, öneriler…
Kızıyor, kınıyor, küfrediyor, protesto gösterileri düzenliyoruz.
Samimi bir şekilde üzülen, kahrolanlar, çözüm arayanlar olduğu gibi…
Olay üzerinden siyasi rant devşirmeye,
Sapık emellerini normalleştirmeye,
Kurunun yanında yaşı da yakmaya,
Feminizm zehrini “şurup” niyetine topluma içirmeye çalışanlar da yok değil.
Özgecan cinayetini “dans edip, siyasi demeçler vererek” protesto edenler örneğin.
Olay üzerinden (ne alaka ise) toplumun değer yargılarını gündeme getirip, sorgulayanlar örneğin.
İnternet sitelerinden hergün çarşaf çarşaf pornoya varan fotoğraflar, videolar yayınlayarak, sapıklığa, tacize, tecavüze davetiye çıkarıp, bugün ise en fazla “vay sapık vay” diye bağıranlar örneğin…
Hayat kadınları ile toplu seks partisi düzenleyip, ücrette yaşanan anlaşmazlık sonucu karakolluk olmalarıyla tanınan popçuların, bugün toplumun önemli bir kesiminin hoşuna gidecek bir çıkış yapıp “Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın” diyerek, prim yapmaya çalışması örneğin.
Yine, her fırsatta meydanlara inip “dini eğitimi, değerler eğitimini” protesto edenler ile onbinlerce insanın katili teröristbaşı Öcalan’ın affını isteyenlerin bugün Özgecan cinayetlerinin durdurulmasını istemeleri ne kadar samimi olabilir ki?
Bu örnekleri saymakla bitmez.
Biz iyisi mi, iyi niyetli çözüm arayışlarına bakalım.
Samimi tepki ve önerilere bakıldığında genel talebin “caydırıcı tedbirler getirilmesi” yönünde olduğunu görüyoruz.
Evet, bu kadar “tartışma” yeter; artık “bu tür olayların önüne nasıl geçilebilir”i konuşmalıyız.
Bu noktada “bu tür suçlar için idam geri gelsin” diyenler de var; “hadım etme cezası verilsin” diyenler de.
Bu tür suçlar için caydırıcı olabilecek bu önerileri Hükümet, acilen başı ve sonuyla ele alıp, neticeye bağlamalı.
Daha öncekilerde olduğu gibi konuştuğumuzla kalınmamalı.
Ne yapılacaksa acil yapılmalı.
Mümkün değillerse de nedeni açıklanmalı.
Ama sonuçta bunlar, son derece radikal gözükse de kısa vadede atılabilecek adımlar olacaktır.
Sorunu kökten çözmeye yetmeyecek; bu tür olayları sonlandırmayacaktır.
İçinde azgın şehvet duygularının olduğu bu tür olaylar için “beşeri kanunlar”ın en ağırının bile yeterince caydırıcı olmadığı, Batı örneğiyle sabit.
Oralarda hem de alası yaşanıyor bu tür olayların.Dolayısıyla köklü çözüm daha ziyade “vicdan sahibi, ahlaklı bireyler yetiştirip yetiştiremiyor olmamızla” alakalıdır.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in dediği gibi:
“Bu insanlığını kaybetmiş habis ruhların nasıl bu kadar pervasız olabildiklerinin hemen her düzlemde müzakere edilmesi gerektiği açıktır. Artık devlet ve toplum olarak nerede nasıl hata yapıldığının ve insan yetiştirme düzenimizin sıkı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Başkan’ın bu değerlendirmesinden herkes üzerine düşeni almalıdır.
Hem medya mensupları olarak bizler, hem topluma örneklik teşkil eden ünlüler, hem ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip siyasiler…