Fırat’ın katilleri
Ülkücülerin, bu üniversite dekanları ve rektörlerinden çektiği ne Allah aşkına?
Dün de üvey evlattılar, bugün de.
Üniversiteler halen “kurtarılmış bölgeler” de bizim mi haberimiz yok.
Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi illerdeki büyük üniversitelerde marjinal sol ve bölücü terör örgütü sempatizanları hoş görülürken, ülkücü öğrenciler horlanıyor, eziliyor.
Nedir bu “sol” aşkı, anlam veremiyorum.
Bir yerlerden bu yönde emir mi var?
Yoksa “üniversite, bilim solcuların işi, onlara bırakmalı” düşüncesi mi hakim, bizim dekan ve rektörlerimizde acaba?
“Bizim” diyorum çünkü, bakıyorsunuz her biri AK Parti döneminin idarecileri.
Ama iş, terör örgütü sempatizanları ile ülkücüler arasındaki mücadeleye gelince, kahreden bir tutum sergileniyor.
Marjinal sol ve terör sempatizanlarının illegal eylemleri önemli oranda görmezden gelinirken,
Meydanı boş bulup günden güne daha da şımaran bu gruplara karşı doğal olarak bir duruş sergileyen ülkücülerin en ufak tepkisi “faşist eylem” olarak nitelenip, sindirilmeye çalışılıyor.
Bölücülük legal, bölücülüğe tepki göstermek illegalite!
Oluşturulan ortam bu.
Acizlikten midir, korkaklıktan mıdır, yoksa ideolojik yakınlıktan mı kaynaklanıyor, anlayamıyorum!
***
Asıl mevzumuza gelecek olursak, İzmir Ege Üniversitesi’nde Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun katledilmesi olayı baştan sona, yukarıda anlatmaya çalıştığım “kahreden tutum”un eseridir.
Üniversite yönetiminin eline Fırat’ın kanı bulaşmıştır.
Bir kere, olay öyle medyanın aktardığı gibi “karşıt görüş kavgası” falan değildir.
Olay, bölücü terör örgütü sempatizanlarının yeni bir gövde gösterisidir. İzmir’den gelen haberlere göre, öğrenciler arasında aylardan bu yana süregelen bir bölücü kalkışma ve buna “dur” deme mücadelesi yaşanıyordu.
Üniversite yönetimi üzerine düşeni yapmıyor; bölücü eylemleri, terör propagandasını seyrediyordu.
Haliyle birileri çıkıp bu bölücülüğe “dur” demeye çalışıyordu.
(Düşünün, bulunduğumuz kamusal alanda bir grup bölücü eylemler gerçekleştiriyor, terör sloganları atıyor gözünüzün içine baka baka, Üstünüze geliyor, güç gösterisi yapıyor. Duvarlara, masalara ‘Biji Serok Apo’, ‘PKK burda’, ‘Ege faşizme mezar olacak’ şeklinde sloganlar yazıyorlar ve idarecileriniz kılını kıpırdatmıyorsa siz olsanız ne yaparsınız?)
Sonuç:
Bölücü kalkışmaya karşı duran ülkücü öğrenci Fırat, üniversite içinde PKK sempatizanları tarafından bıçaklanarak katledildi.
Henüz 20'li yaşlarda, Tarih Bölümü son sınıf öğrencisiydi. Bölüm birincisiydi.
Katledildi.
Fırat’ın katili sadece onu bıçaklayanlar değildir.
Onlar sahip oldukları zihniyetin gereğini yapıyorlar.
Asıl failler, o vahşi zihniyetin orada yeşerip, dallanıp budaklanmasına zemin hazırlayan üniversite yöneticileridir; YÖK’tür.
Asıl failler, bu olayı da “karşıt görüş kavgası” diye geçiştirenlerdir.
Asıl failler, hiçbir şey olmamış gibi siyasi faaliyetlerini sürdürenlerdir.
Asıl failler, gidişatın vahametini siyasi çıkarları uğruna görmezden gelip, toz pembe bir tablo çizen idarecilerdir.