Artık mehter marşı çalmalıdır...
1699 yılında yaptığımız Karlofça Antlaşması’ndan bu tarafa psikolojik ve sosyal gerilememiz sürüyor. Fetih anlayışından vazgeçme sonrası başlayan mevcut toprakları koruma refleksi bizi iyiden iyiye içe kapanmacı yaptı. İçe kapanma süreci beraberinde iç tartışmaları ve özgüven kaybını beraberinde getirdi. Kıbrıs Meselesi, Musul-Kerkük meselesi gibi alanlarda verdiğimiz kayıplar bizi iyice kabuğumuza çekti. Misak-ı Milli sınırlarına bile sahip çıkamadık. Bırakın Misak-ı Milli’yi bugün var olan topraklarımız içerisinde bölünme ve parçalanmayı tartışıyoruz.
Peki neden bu geriye gidiş ya da çöküş. Bunun bir tek nedeni var. Fetih ruhu ve Osmanlıcılık ruhunu kaybetmemiz. Bu kısır döngüden çıkmanın bir tek yolu var o da fetih ruhuna sahip olan uluslararası bir vizyondur. Türkiye ya ölçek genişletecek bölgede büyük bir güç olacak ya da maalesef parçalanacaktır. Böylesi bir dönemde Ahmet Davutoğlu Bey’in büyük ve güçlü Türkiye vizyonu, Osmanlı vizyonu bizim için hayati bir öneme sahiptir.
Geçtiğimiz günlerde Osmanlı’yı kuran Ertuğrul Gazi’nin babasının yani Süleyman Şah’ın işgal altındaki ya da muhasara altındaki türbesine bir operasyon yapıldı. Bu operasyon ile ilgili Başbakan Davutoğlu, “Son derece başarılı bir operasyon daha gerçekleşmiştir. Bildiğiniz gibi milletimizin Anadolu’ya yürüyüşünün öncüsü olan Kayı boyu yürüyüşünün öncüsü Süleyman Şah’ın Fırat kenarında vefat etmesi Kabil Kalesi’ne defnedilmesi suretiyle orada bizim için son derece mukaddes bir mekan oluşmuştur” diyerek bizim eziklik duygumuzu pozitife çevirmiştir.
Bu operasyon tarihi bir öneme sahiptir. Artık gerileme devri bitmelidir. Bizler fetih ruhu anlayışına dönmeliyiz. Bir dönem üç kıtada at koşturan Osmanlı’nın torunlarıyız. Bu bir masal ya da destan değil. Türkiye, bölgesinde belirleyici ülke olmalıdır. İslam coğrafyası gözünü Türkiye’ye dikmiştir. Bölgedeki tek istikrarlı ülke Türkiye’dir. Artık şunu iyi anladık. Geri çekilme psikolojisiyle topraklarımız korunamıyor.
Şah Fırat Operasyonu 39 tank, 57 zırhlı araç, 100 araç ve 572 personelle Suriye’ye girilmiştir. Operasyon 21.00’da başlamış takriben 00.30, yani yarımda birliklerimiz, Süleyman Şah Saygı Karakolu’na ulaşmışlardır. Bu cümle bile benim tüylerimi diken diken ediyor. Artık Mehter Marşı çalmalıdır.
Kurtuluş Savaşı başladığı zaman İngiliz Mandacılığını savunanlar var. Almanlarla birlik olalım diyenler vardı. Bu millet nasıl Çanakkale’de onları denize döktüyse, Kurtuluş Savaşı’nda da işgal kuvvetlerini yerle bir etmiştir.
Bu operasyonu küçük görenler var. Seçim öncesi oy toplamak için yaptı diyenler var. Bunları söyleyenler tıpkı Kurtuluş Savaşı’ndaki mandacılar gibi hareket etmektedirler. Bu türbeye saldırı olsaydı, askerlerimiz şehit edilseydi o zaman muhalefet ne diyecekti. Bu işi beceremediniz, elinize yüzünüze bulaştırdınız, zaten dış politikanız iflas etmişti diyeceklerdi.
Kardeşim ben onu bunu bilmem operasyon bütün eksikliklerine rağmen milli gururumuzu okşamıştır. Kendimi Viyana önlerinde buldum. Aklıma Yahya Kemal Beyatlı’nın şu şiiri geldi:
Akıncılar akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
Ak Tolgalı Beylerbeyi haykırdı ilerle,
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle.
Artık Fetih Marşı çalmalıdır. Gerileme dönemi son bulmalıdır. Türkiye yeniden şahlanmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.