Kampüsleri temizleyelim!
Üniversitelerdeki terör olayları yıllardır kanayan bir yara. Fırat’ın Ege Üniversitesi’nin orta yerinde şehit edilmesi yaşadığımız son acı hadise… Yürekler hâlâ acıyor ve acıyacak…
Fırat’ın şehit edilmesi sürecinde birden fazla sorumlu var.
Bunların başında üniversite yönetimi, savcılık ve emniyet geliyor.
Önceki yazılarımızda bu acı olayın detaylarını yazdık.
Ancak belli ki kimsenin umurunda değil.
Hâlâ hiçbir şey olmamış gibi yapanlar, olayı görmezden gelenler, sıradanlaştırıp, basit bir asayiş olayı olarak yorumlayanlar var.
* * *
Üniversitelerden Türkiye’ye yayılan büyük bir mikrop var.
Üniversitelerimiz, kampüs alanlarımız işgal altındadır.
Gözü dönmüşler evlatlarımızı katledip, ellerini kollarını sallayarak ortalıklarda dolaşmaya devam ediyorlar.
Durum sistematik bir terörizm olarak ifade edilebilir.
Ege Üniversitesi’ndeki PKK yapılanmasıyla ilgili geçtiğimiz yıllarda onlarca haber ve yorum yapılmıştı. Ayrıca üniversitede teröre tepki yürüyüşleri düzenlenmiş, öğrenciler rektörlüğe defalarca ‘terörü engelleyin’ çağrısı yapmışlardı. Üniversiteyle ilgili bu şikâyetler dikkate alınsa ve yasal süreç işletilseydi, Fırat aramızda olacaktı.
Bu olayı ağlayarak, slogan atarak, yürüyerek geçiştirebilmek, unutabilmek mümkün değildir.
Bu şekilde görevimizi yerine getiremeyiz.
* * *
Fırat artık bir semboldür; inanmışlığın, vatanseverliğin, yiğitliğin, bayrak aşkının sembolüdür.
Ve herkesin adı unutulduğunda Fırat’ın adı yaşacaktır: “Kahraman şehit”…
İşte bu şehidin bizlere bıraktığı bir mücadele var ve bu mücadele önce Meclis’e, oradan da Türkiye gündemine taşınmak zorunda.
“Üniversitelerden Terörü Temizlemek”…
Bu konuya duyarsız kalanlar, görmezden gelenler, “süreç” adı altında yasal sorumluluklarını yerine getirmeyenler, hesap vermek durumundadır.
Bizim bildiğimiz devlet sisteminde terör uygulayanları; polis alır, savcı sorgular, mahkeme tutuklar. Hukuk devletlerinde süreç böyle işler.
Ancak ne hikmetse Türkiye’de bu sistem bilhassa üniversitelerdeki terör yapılanmaları için işletilememektedir.
ODTÜ, Ankara, Hacettepe, Çukurova, Boğaziçi, İstanbul, Marmara, Mersin, 19 Mayıs, Gazi, Kocaeli başta olmak üzere birçok üniversitemizde terör örgütü yapılanmaları mevcuttur.
Bu yapılanmaların çekincesi olmadığı ciddi bir destek almaktadırlar.
Akademisyenlerden, STK’lara uzanan bu destek zincirinde ilginç ilişkiler söz konusudur. Üniversiteye yasa dışı yollardan yerleşen, daha sonrasında orada kadro alıp ‘akademisyen’ sıfatı kazananlar açıktan örgüt propagandası yapmakta, yeni kadrolar oluşturmaktadırlar. Bu düzen belirli yerlerde sistematik olarak işletilmektedir.
Yaptıkları rezaleti belgeleriyle birlikte yüzlerine vurduğumuzda ise “ifade özgürlüğüne, özerk üniversiteye saldırı” adı altında manipülasyon yaparlar.
“Kahrolsun faşizm, yaşasın halkların kardeşliği” gibi sloganların arkasına sığınıp, APO posterlerini açanları çok iyi biliyoruz.
Bu gibi çevrelerin Fırat öldüğünde ortalarda gözükmeyip, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” denildiğinde de “faşistler azdı” gibi laflarla Türkiye gündemine girdiklerini de çok iyi biliyoruz.
Artık bu süreç son bulmak zorundadır, üniversitelerimizdeki kirli oyuna son verilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.