Öcalan’ı da Üniversiteden Atmamışlardı!
Ege Üniversitesi’nde planlı ve organize bir şekilde uğradığı saldırı sonucunda hayatını kaybeden Fırat Çakıroğlu’nun kanı yerde kalmaya devam ediyor.
Ege Üniversitesi yönetimi, Fırat Çakıroğlu’nun hayatını kaybettiği olaya ilişkin göstermelik cezalar verdi.
Olaya karışan 17 öğrencinin 10’u 1 dönem, 7’si ise 1 ay okuldan uzaklaştırılmışlar. Okuldan atılan tek bir kişi bile yok!
Konuyu ilk günden bu yana “karşıt görüşlü öğrenci kavgası” olarak veren medya ise son gelişmeyi “ceza yağdı” şeklinde haberleştirdi.
Ege Üniversitesi’nin göstermelik cezaları, Abdullah Öcalan’ın Ankara Siyasal günlerini anımsatıyor.
* * *
Dönemin terör örgütü liderlerinden Mahir Çayan ve arkadaşlarının Kızıldere’de güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada öldürülmeleri üzerine Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, THKP-C örgütü tarafından bir protesto gösterisi düzenlendi. Aynı fakültenin öğrencisi olan Öcalan da bu eylemde aktif rol oynadı.
Hemen ardından Doğu Perinçek ve arkadaşları (Şafak Grubu) tarafından çıkarılan “Şafak Bildirisi” isimli yasa dışı yayını dağıtmak isteyen Öcalan, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmış ve 7 Nisan 1972 tarihinde tutuklanarak 6 ay kalacağı Ankara / Mamak Cezaevi’ne gönderilmişti.
Daha sonraki yıllarda davanın Savcısı Yüzbaşı Baki Tuğ, 22 öğrencinin tutuklandığı gösterilerde Öcalan için en uzun cezayı istediğini dile getirmişti:
“Kızıldere olaylarını protesto etmek için, siyasal bilgiler fakültesinde boykot edilmiş. Bildiri dağıtılmış. Sıkıyönetim komutanlığı da boykot yapan öğrencileri yakalayıp, getirdiler. 40 öğrenci. Bunların hepsinin ifadesini aldım. 20 öğrenci ‘biz katılmadık’ dedi. Onlar hakkında takipsizlik kararı verdim. Katılanları tespit ettim. Tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ettim. Mahkeme bu 20 kişiyi tutukladı. Bunlar içinde Abdullah Öcalan da vardı. Ondan sonra davayı açtım. Dava kısa sürede sonuçlandı. Bu öğrencileri 3-6 ayla mahkûm ettim. Öcalan’da 6 ay mahkûm edilenlerden biri idi. Ceza infaz edildiğinden dolayı serbest bırakıldı.”
24 Ekim 1972 tarihinde serbest kalan Öcalan üniversiteden sadece 15 günlük uzaklaştırma cezası alarak, eğitimine kaldığı yerden devam edebilmişti.
Bu durum, zamanın üniversite yönetiminin; yasa dışı eylem yapıp, olay çıkaran, kişileri devlet aleyhinde kışkırtan ve yasa dışı bildiri dağıtan ve 6 ay hapis cezası alan bir öğrenciye bakış açısını göstermesi bakımından oldukça dikkat çekici bir veridir.
Öcalan, cezaevi sürecinde, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Proleter Devrim Aydınlık (PDA) ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) gibi parti ve örgüt mensuplarıyla tanışarak çevresini daha da genişletmişti. Ayrıca sosyalizme yönelik bilgisi ve inancı da artırmıştı.
Öcalan’ın bu dönemle ilgili yorumunda kendini amatör bir önder olarak tanımlıyor:
“1972’nin Ocak, Şubat, Mart aylarında SBF, tamamen THKP-C’nin etkinliğindedir. Benim için de bu dönem bir yerde onların sempatizanlığıyla geçti. Bazıları kendilerine üye olduğumu söylüyorlardı. Doğru, ben onlarla derhal örgütlenmeye çalışmıştım. Fakat öyle tutarlı bir örgütlenmeye girmedikleri için, bir anlamda kendim amatör bir önder gibi ortaya çıkmaya çalıştım.”
Öcalan’ın sözlerinden de anlaşılacağı üzere, 1972 yılının Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, birçok terör eyleminin içerisinde yer alan THKP-C isimli bir örgütün kontrolündedir.
Bu kontrol öylesine güçlüdür ki; üniversite içerisinde yapılan yasa dışı eylemden dolayı mahkemelerin 6 ay ceza verdiği öğrenciler, okul yönetimleri tarafından neredeyse suçsuz bulunacak şekilde 15 gün uzaklaştırma cezası alarak, öğrencilik hayatlarına devam edebiliyorlardı.
Hâlbuki konuyla alakalı olarak okul yönetimi olaylara karışan öğrencilerin okulla ilişiklerini kesmiş olsa, Öcalan yeniden üniversiteye dönemeyecek, henüz temellerini atmaya başladığı PKK terör örgütüne yandaş bulamamış olacaktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.