İsrail Lobisi ve Filistin Aynası
Tel Aviv’in Rabin Meydanı’nda Netanyahu’yu protesto etmek için toplanan 30 bin kişiye hitap eden MOSSAD eski başkanı Meir Dagan, “Bu durum İsrail tarihinin en büyük krizi” dese de bölgedeki ‘devrim karşıtı’ gelişmelerden en çok İsrail’in kârlı çıktığının farkında. ABD başta olmak üzere İsrail eksenli Ortadoğu politikası yürüten ülke ve örgütlerin bu dönemde İsrail için yapmadıkları ‘fedakârlık’ kalmadı çünkü. Hatta İsrail bu dönemde geçmişte hiç olmadığı kadar Arap ülkelerinden müttefik bile buldu. Geçen hafta Mısır darbe yönetiminin Hamas’ı ‘terör örgütü’ ilan etmesi bile Netanyahu için ‘başarı’ değil mi?!
Seçime 7 gün kala, Siyonist Blok’la Likud’un oyları hemen hemen eşit ve biri diğerini aratmayacak kadar Filistinlilere ve İslam Dünyasına bakışları barbarca! Devlet terörü uygulamakta ve terör devleti inşa etmekte yarışabilecek tıynetteki bu tarafları frenlemesi beklenen ABD ise İsrail Lobisi’nin esareti altında.
Her ne kadar Netanyahu’nun ABD Kongresi’ndeki konuşması İsrail’de ve ABD’de tartışmalara ve bir tür krize sebep olsa da ve Meir Dagan’a göre İran tehdidini ABD düşmanlığını kazanarak bertaraf edemeyiz dese de bu durumun ABD’de dış politikaya makas değiştirtecek bir ‘itici güç’ olamayacağı aşikâr.
Başkan Obama ve partisi çoktan bu politika değişikliği şansını kaybetti ve başkanlığının başında beklenen cesur hamleleri şimdiki yaralı haliyle yapmasını beklemek sadece boş bir hayal artık.
ABD dış politikasındaki süreklilik unsurlarınının ‘İsrail aleyhine’ değişmesini sağlayacak olan şartlar hâlâ çok muhkem. Konuyla ilgili en taze çalışmanın başından geçenler bile bunu anlamak için yeterli: 2002 sonbaharında Atlantic Monthly dergisinin talebi üzerine “İsrail lobisi ve Amerikan dış politikası üzerindeki etkisi” üzerine üç yıla yakın süren bir çalışma ile bir makale hazırlayan Chicago Üniversitesi’nden John J. Mearsheimer ve Harvard Üniversitesi’nden Stephen M. Walt makaleyi sipariş eden dergi dahil olmak üzere birçok dergi yayınlamayı kabul etmedi. Nihayet 23 Mart 2006’da London Review of Books’ta “İsrail Lobisi” başlığı ile yayınlandı. 3 ayda 275 bin defa indirilen makale büyük yankı uyandırdı ama yazarları dokuz köyden kovuldu. Makalenin amacı Amerika’nın İsrail’e verdiği diplomatik ve maddi desteği ortaya koyduktan sonra, bu desteğin ne stratejik ne de ahlâkî bir zeminde tam anlamıyla savunulamayacağını ispat etmekti. Bu desteğin sadece İsrail Lobisi’yle açıklanabileceğini savunan yazarlar ABD dış politikasında paradigma değişikliğini teklif ediyorlardı ve niyetleri de ABD’nin Ortadoğu’daki menfaatlerini maksimize etmekti. Gördüğü ilgi sebebiyle 2007’de kitaba dönüştürülen makalenin Türkçe baskısının 2009’da yapılmış olması bu kıymetli eserle tanışmak için önemli bir fırsat oldu bizim için. (Küre Yayınları)
Tüm engelleme girişimlerine ve kampanyalara rağmen Netanyahu’nun seçimlerde birkaç puan daha fazla oy alabilmek uğruna ABD Kongresi’nde Amerikan başkanına kafa tutabilecek cesareti aldığı ve güvendiği mercii işte bu lobi. Amerikan dış politikasını İsrail yanlısı yöne çekmeye ve ABD’nin İsrail’i 51. eyalet gibi görmeye devam etmesini sağlamaya çalışan kişiler ve teşkilatlardan oluşan gevşek bir federasyon olan lobi, İsrail’e “hayır” diyemeyen bir Amerika için gece-gündüz savaşıyor. Bu lobinin etkisini kıracak karşı lobiler olmadığı ve İsrail’in bölge politikalarını engelleyecek İslam Dünyası’ndan güçlü bir blok tesis edilmediği müddetçe de durum değişmeyecek. Likud veya Siyonsit Birlik iktidarları sadece savaşın vitrinindeki yüzleri değiştirecek. Hepsi bu.
Meir Dagan’ın “bağımsızlık savaşından beri en uzun askeri operasyon” diye eleştirdiği ve 2200 Filistinlinin şehid olmasına sebep olan 2014 yazındaki, İsrail’in “Koruyucu Hat” diye isimlendirdiği operasyon aslında Netanyahu’dan çok İsrail güvenlik projelerinin hezimete uğradığı bir savaştı. Tüm ablukaların delindiği, İsrail’in en gelişmiş birliklerinin ağır zayiatlar verdiği ve Filistinlileri birliğe sevk eden savaşın masum kayıpları yanında en büyük eksikliği İslam Dünyası’ndan Filistin’e yeterli destek verilmemiş olmasıydı. Türkiye ve Katar dışında siyasi destek bulamayan Filistin’in bu başarısı bile İsrail’i ürküttü!
17 Mart seçimleri sonrası da değişen birşey olmayacak; İsrail korktukça ve İslam Dünyası’ndan tepki görmedikçe saldırganlığa ve teröre devam edecek. İslam Dünyası da Filistin aynasında acziyetini veya gücünü izlemeyi sürdürecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.