‘Seküler toplum’ öyleyse, ‘Müslüman toplum’ da b
Önce, son günlerin kavgasına kısa bir değinme: ‘Başbakanlık Meydan Muharebesi’nin (harb’in değil, muharebenin, yani bir harbin ilk merhalelerini oluşturan küçük çaplı çatışmaların) asıl büyük savaşı ortaya çıkarıp çıkarmayacağını gelecek günler gösterecek.
Aydın Doğan’ın, bir zamanlar ele avuca sığmaz kalemşörleri olan F. Altaylı ve E. Çölaşan, şimdiden A. Doğan’ın havlu atacağını yazıyorlar.. A. Doğan’ın, Hürriyet’ten ’kendisini bir Tanrı gibi zannettiği için’ uzaklaştırdığını söylediği E. Çölaşan, dün şöyle diyordu: ‘Bir medya patronu bir sürü işe girişmişse, devletle ve hele bir tek parti iktidarı ile POAŞ’tan rafinerilere, enerji ihalelerinden özelleştirmelere, Hilton arazisinden bilmem neye kadar bin bir işi varsa, ortalıkta milyarlarca dolarlık çıkar ilişkileri mevcutsa, o patron iktidar partisinin güdümünden çıkamaz. (...) Patron da zaten haddini bilir ve geri çekilir. ‘Bay Aydın Doğan’ın milyarlarca dolarlık çıkarları, Tayyib’in iki dudağının arasındadır. (...) Aydın Doğan en kısa zamanda biat edecektir. Bekleyin ve görün..’
Ama, Hürriyet’tekilerin kafası oldukça karışık.. Nitekim, Hürriyet’in (O. Ekşi isimli) başyazarı dün yazısının sonunda, sokak kabadayılarının ‘Ulan, sen Balık Pazarı’nda levrek satarken, biz can pazarında ecel dağıtıyorduk..’ lafını hatırlatan bir edâ ile şöyle diyordu: ‘Başbakan (...) bizi korkutacağını sanıyorsa haber verelim: Kendisinin Kasımpaşa sokaklarında çember çevirdiği tarihlerde biz bu kavgaların içindeydik.’
Kendilerine ‘kesin sesinizi diyecek bir emir komuta düzeni olmadığını’ iddia eden ve amma Erdoğan’a, ‘Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var..’ sözünü hatırlatacak kadar inançlı bir kılığa bürünen, beyaz bayrak sallamaya hazır, (M.Y. Yılmaz gibi) kimseler de vardı..
Gen. Yn. Md. Özkök ise, dünkü yazısını, ‘Yeter ki kendi partisindeki yolsuzluklara şöyle damardan bir girsin. Bir de dağlarda teröre karşı mücadele eden çocuklarımıza biraz daha ilgi göstersin. Bak, artık her akşam 3-5 yuvada ağıtlar yakılmaya başlandı.. Başbakan bu iki meseleyi çözsün, söz veriyorum susacağız’ diye, öyle bir dürüstlük ve hamiyet gösterisi yapıyordu ki; insanın gözlerini yaşartıyordu! Özkök Efendi! Grubunuzun yayınlarına bir bakınız, çocuklarını kurban veren ailelerin dünyasıyla bir ortak yanınız var mı?..
Bu hengâmede, Millî Gazete’nin bu kapışmadan, birinci sahifesinde günlerdir tek kelime bile söz etmemesi ve MHP lideri Bahçeli’nin de, tıpkı Baykal gibi A. Doğan’a desteği ilginç!
Bu konuya bu kadar işaretle değinip geçelim.. Evet, ‘bu hamur daha çooook su götürür..’
•
‘LAİK MOLLA’NIN, MÜSLÜMANLARA DİN ÖĞRETME KÜSTAHLIĞI!
‘Allah’la kandırmak’tan yakınıyor gibi gözüküp, bazı sığ kesimlere ‘Allah’la kandırma’nın daniskasını gösteren ‘ilâhiyatçı laik amigo’lardan birisi, Hürriyet’te A. Doğan’ın kavuğunu sallayacak şekilde fetvalar verip dururken.. Kervana, Yargıtay Başkanı da katılmaz mı?
Yargıtay Başkanı Gerçeker’in Yeni Adlî Yıl’ın açılışında, Ramazan günü, alenen su içmesi, beni hiç mi hiç rahatsız etmiyor. Ahmet N. Sezer içtiğinde de rahatsız olmamıştım.. Bana ne? Onun oruçlu gibi gözükmesine ne Müslümanların ihtiyacı var, ne de Rabbimizin!
Kendi inancının gereğince yaşıyor; yaşasın.. Sahtekârlık yapsa daha mı iyiydi? Yeter ki, haddini bilsin ve ‘Müslüman toplum’a din öğretmeye kalkışmasın!..
Ama o, bunu yaptı ve altın sırmalı, geniş kırmızı yakalı cübbesinin içinde gizlenmiş gibi duran kafasının içini önümüze boşaltıverdi.. Ve önceleri ‘laik rejim’ derken, şimdi, ‘Müslüman toplum’u, ‘laik / seküler toplum’ merhalesine geçirdiklerini zannederek, ‘Müslüman toplum’a din öğretmeye kalkıştı; ‘seküler bir toplumda, Tanrı'dan nakledildiği öne sürülen ve bu nedenle mutlak gerçek olarak kabul edilen kurallar yerine, akla dayalı ilkeler geçerlidir’ gibi laflar etti..
Biz büyük kitle olarak, ‘laik’lerin / seküler’lerin nasıl yaşayacağına karışıyor muyuz ki, bir avuçluk azınlık grup, ‘Müslüman toplum’un üzerine ‘seküler toplum’ yaftası yapıştırınca bütün milletin ‘seküler’ olduğunu zannederek, ondan sonra da bize akıl vermeye, yol göstermeye kalkışması? Bu ne cüret? Kendisini o cübbe içinde ‘ulemâ’dan mı sandı yoksa?..
Biz sizin ‘seküler / laik’ kanunlarınızın ‘Müslüman toplum’a uygulanamayacağını, Müslüman toplum açısından o kanunların nasıl olması gerektiğini söyleyebiliyor muyuz ki; siz bir avuçluk ‘seküler topluluğunuzun’ hoşuna gitmeyen konular söz konusu olunca, ‘Laik devletin koyduğu kurallar dinî inançlarla bağdaşmıyorsa, dinî kurallar insan eşitliğine yönelik evrimin amaçlarına uygun olarak yeniden yorumlanmalıdır..’ diyor ve sonra da ‘Devlet tüm dinî inançlar karşısında tarafsızdır..’ lafını edebiliyorsunuz.. Bu ne yaman çelişki?!..
Biz Müslümanların sizin gibilere, ‘Lekum dinikum veliyedin..’ (Sizin dininiz size, benim dinim de bana..’ âyetiyle karşılık verdiklerini hiç mi duymadınız? Haydi işinize..
Ve bir gün, size ‘seküler toplum’ öyleyse, ‘Müslüman toplum’ da böyle olur mîrim!’ denilebileceğini; milletin uyanışının o noktaya varabileceğini de unutmayınız! Millet sizin maaşınızı, ‘kendi dinine saygısızlık yapasınız’ diye vermiyor vergilerinden..
Ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu ile o kurumun diğer yetkili mensupları, siz de yargının nasıl olması gerektiğine dair Yargıtay Başkanı’na tavsiyede bulunabilecek misiniz?..
•
EYVAH, “2. ŞEMDİNLİ VAK’ASI” MI GELİYOR?
Adalet Bakanı Şahin, ‘Ergenekon Dosyası’nın Savcısı Zekeriya Öz hakkında inceleme başlatıldığını duyurmuş.. Bu yolda birtakım teşebbüsler zâten biliniyordu.. Hattâ, Ankara Savcılığı’nın mahkeme kararıyla bazı dosyalara elkoydurmak istemesi gibi teşebbüslere kadar..
Baykal da, Ergenekon Soruşturması’nı yürüten Savcı’ya, isim vermeden, ‘Van'daki iddianameyi hazırlayan savcı meslekten atıldı. (...)Burada bu savcı ne olacak? Ergenekon dâvası ne olacak? Bunu bilmiyoruz..’ diye Şemdinli'yi soruşturan Ferhat Sarıkaya'nın âkîbetini hatırlatıyordu, partisinin genel merkezinde evvelki gün yaptığı açıklamada..
Eğer müfettişlerin raporlarında cezalandırma yönünde bir taleb olursa, savcılar, (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) HSYK’ya sevk edilir. Tıpkı Şemdinli’de olduğu gibi.. Cezalandırma talebi ne yönde olursa olsun, son karar Kurul’undur. Şemdinli’de ‘ihtar’ verilmesi istenmişti; adamcağız, yaptığı kamu hizmeti ile meslekten bile atıldı..
Ve, Org.Büyükanıt müdahalesi bununla da kalmamış ve ‘39’ar seneye mahkûm olan ‘iyi çocuklar’ dediği astsubaylar, bir de tahliye edilmişti..
Şimdi, Org. Başbuğ dönemi.. Genelkurmay Başkanı olur olmaz, TSK adına ziyaret ettirdiği ‘İyi paşalar’ da tahliye olup, aykırı savcı cezalandırılacak mı, ‘süngücü’ yönlendirmeli ‘kanunî’(!) yorumlarla.. Başbuğ da Büyükanıt gibi, ‘yargıya güveniyoruz’ demedi mi hem?..
Tayyib Bey, seni Aydın Doğan değil, ama bu duruma seyirci kalırsan, işte bu vurur!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.