Selahaddin Çakırgil

Selahaddin Çakırgil

Her başkaldırı, bir haksızlığa direniş ruhu taşır, amma..

Her başkaldırı, bir haksızlığa direniş ruhu taşır, amma..

*Pazarları, okuyucularla yazışmalardan derlemelere ayrılan bir ’Hasbihal’e daha, selâmla..
-Kadiir (15 Kasım günü, habervaktim.com’da) yazıyor: ’Mustafa’ filmi dolayısiyle ’kemalist devrim’in üzerinde yükseldiği hususlar ekranlarda tartışılırken, ilginçtir, müslüman tarihçi ve yazarlara pek söz verilmedi. Ama, tutarsızlıklarını kemalistler bile itiraf ediyorlar, artık..’
*SEÇ: Bu vesileyle belirteyim. Şevket Süreyya Aydemir, ölümünden kısa süre önce, 1975’de, tarihî belgeleri değerlendirirken ’kendi kalesine elbette ki, gol atmıyacağını’ itiraf etmiş ve bu arada, 10 Kasım 1938’den sonra, M. Kemal’e aid belgelerin 35 büyük sandık halinde, sonraki Cumhurbaşkanı’na değil de, Gen. Kur. Harb Tarihi Enstitüsü’ne teslim edildiğini belirtmişti. O notlardan bir kısmının açılmasına izin veriliyor, şimdi.. Yine de bir gelişme..
-M. Mus’ab (Haksoz.net’te, 20 Kasım günlü yazım için) yazıyor: ’Baykal oy ümidiyle, başörtülü kadınlara rozet takıyor.. O ham hayalinin sonucunu seçimlerde görür. Bir müslüman kürt olarak söyliyeyim ki, Ahmet Türk de ancak, ırkçı kürdler adına konuşabilir’
-Hakan Akay yazıyor: ’Baykal’ın siyasî taktiğini dine dönüş eğilimiyle izahınız tutarsız..’
*SEÇ: Onun dine dönüşünden değil, ateizme karşı dünyadaki ’dinlere dönüş’ten sözettim..
-İbrahim Sediyanî (Haksoz.net’te, 20 Kasım günü’ yazıyor: ’Ortadoğu mes’elelerine sadece Türkiye penceresinden değil, Türkiye’nin mes’elelerine de Ortadoğu’daki denge oyunları penceresinden bakmakta fayda var.’ tesbitinize aynen katılıyorum..’
-Yüksel Coşkun (haksoz.net’te, Dersim’le ilgili yazım üzerine) yazıyor: ’Her isyanın haklı bir sebebe dayandığını belirtiyorsunuz da, Dersimlilerin haklı sebeplerini yazmamış ve Dersimlilerin Zaza olduklarını da belirtmemişsiniz.. Türk ırkçılarının ısrarla ’kürdler türktür’ demesi gibi, kürd ırkçıları da zazaları kürd sayar.. Aynı konuda, İran'ın tavrına ne diyorsunuz?
Bu arada müslümanlara uygulanan ’tehcîr’leri/ zor göçettirmeleri de unutmayınız. Ayrıca İttihad- Terakkî Cemiyeti’ne niye o kadar olumsuz bakıyorsunuz? İslamcıların önderleri olan Said Nursî, Mehmet Âkif, Elmalılı Hamdi Yazır, Filibeli Ahmed Hilmi vs.ler de İTC'li idi.’
*SEÇ: Ben ’her isyan bir hakka dayanır..’ demedim, ‘her isyanda, kendisi hakka dayanmasa bile, bir haksızlığa karşı bir direniş ruhu vardır’ dedim.. Zazalara gelince.. Her kavim sunnetullah’ın gereğidir.. Bütün insanlar aynı anne-babadan geliyorsa, maddî hamurlarına dayalı bir ayrımın mantığı yoktur. Zazalar veya kürdler de, Benî Âdem’dir. Hz. Âdem’in çocukları arasında, taqvâ ve fazîlet dışında bir ayırım yapılması büyük zulümdür, insanlık suçudur.. Onu, kim yaparsa yapsın.. Geçmişteki nice müslüman şahsiyetlerin İTC’li olması bize, onların da yanlış yapabileceği hayıflanmasından öte, bir örneklik teşkil etmemelidir.
-Muradî (haksoz.net’te, aynı konuda) yazıyor: ’Başkalarının müslümanlara uyguladığı 'tehcîr'ler (zorla göçettirmeler) müslümanlar için de bir örnek teşkil edemez. Müslümanların, hele de ahlâk ve adâlet konusunda diğerlerinden temel bir farklılığımızın olması gerekir.’
-F. Zehra (Haksoz.net’te) yazıyor: ’Günümüz insanını pençesinde kıvrandıran yığınla beşerî ideolojiler gibi, ‘ulus-devlet’ anlayışı da bir insanlık suçudur..’ belirlemenize katılıyorum.. Ama, bu arada, hele de Balkan müslümanlarına yapılan zulümler de unutulmamalı..’
*SEÇ: Doğru.. Bir rum olan Herkül Milas'ın bir yazısını okumuştum, bir süre önce.. Yunanistan ve diğer Balkan müslümanlarına uygulanan ’tehcîr’ ve zulümleri anlatıyordu. O da, kendi toplumunun geçmişindeki zulümlerine gözyumsaydı, onları yazamazdı.
-Azad (haksoz.net’te) yazıyor: ’Dersim’de, Seyyid Rıza’nın, ’direnişinin bir kürd ulusal hareketi olduğu, bir kürt devleti istemine dayandığı’ anlatılmalıydı.. Bir de şartlar..’
SEÇ: Seyyid Rızâ'nın hareketinin bir 'ulusal kürd hareketi' olduğu ve 'kürd devleti istemine dayandığı' iddianızı doğrulayacak bilgilere şahsen sahib değilim.. Eğer öyleyse, her yönünden başka bir devlet otoritesi ile kuşatılmış mekânda öyle bir hareketin tutarlılığı da ayrı bir konu..
-Ali Göçer (haksoz.net’te) yazıyor: ’Diktacı ve katliâmcı uygulamaları Dersim'den kalkarak gündemimize uzatmışsınız. Ancak, 'zulme uğradığına inanan bir halk, ikna edilememiş' deseniz de, pek isabetli değil.. Zira Dersim/ Tunceli halkı o dönemlerden beri hep kemalist çizgiyi destekliyor. Laikliğin en önemli savunucuları haline getirilmişler. Bir nev’i Kunta Kinte'lik bu. Obama, beyazların tezgahına başkan seçilince, mekanizma unutulur mu diye sorduğumuz bir durum bu. Alevîleri de tarihleriyle yüzleştirmemiz ve yaşadıkları acıyı türk ve kürd ulusculuklarına bölünerek unuttturma üçkağıtçılığını da ifşa etmemiz gerekiyor..’
-Ogün Şabanoğlu Zonguldak’tan yazıyor: ’Dersim ve Seyyid Rıza’yı geçen haftaki yazınızdan öğrendim, ilgimi çekti.. Sahi, Seyyid Rıza, M. Kemal’i niye o kadar kızdırmıştı?’
*SEÇ: O yazıda yeteri kadar ipuçları var.. İtikadî bakımdan, halkın genelinden epeyce aykırı bir çizgide.. O öyle de, onu ezen zihniyetin halkın genelinin inanç yapısıyla irtibatı nasıl ki? Ancak, onun filanı kızdırması değil, devlet gücünün nasıl acımasız ve ölçüsüz kullanıldığı önemli.. Asıl dikkat edilmesi gereken ise, o yönetim zihniyetinin ceberrutluğu ve geçersizliği..
-Bayram (17 Kasım günü, haksoz.net’te) yazıyor: ’Tunceli halkının katı laik ve kemalist olması yüzünden, bu cinayetleri sanki müslümanlar yapmış sanılabiliyor. Ben orada askerlik yaptım da biliyorum. Hemen her evde M. Kemal resmi vardır, ipini çekene âşık idâmlık gibi..’
-İlker Eti İstanbul’dan yazıyor: ’Ermeni kırması kızılbaşları değil, Başbağlar’ı hatırlayınız..’
*SEÇ: Ben kimseyi savunmadım, sadece 70 yıldır resmen konuşulamayan bir zulme biraz değindim. 1937’deki o hadiseyi 1993’deki Başbağlar’a nasıl bağlıyorsunuz? Hele o ’ermeni kırması, kızılbaş’ lafınız, yakışıyor mu size? Kanı kanla dengeleme düşüncesi, âdâlet değildir.
-Kütahyalı, (18 Kasım günlü yazı dolayısiyle, habervaktim.com’da) yazıyor: ’Naziland’ın (Almanya’nın) ’führer’i A. Hitler, saf aryen ırkını, germenleri Atlantislilere dayandırmak için Himalaya’ya bilim adamları gönderirken; bizim ’führer’ de rakı sofralarında, türklere başka medeniyet dayanakları oluşturmak için, ’güneş-dil teorisi’ ve ’bütün ırkların türklerden türediği’ iddialarını resmî ideoloji diye dayatmıştı. Bunu postal kafalılar bilmez.’
-İzzet Terzioğlu Malatya’dan yazıyor: ’Geçen haftaki ’Hasbihal’in girişinde Şeyma Caner’in çok doğru mesajına katılmadığınızı belirttiniz, merak ettim, neresine katılmadınız, niçin?’
*SEÇ: Hayır, onun yazdıklarına ayrı birşey yazmak gereği duymadım, aktarmakla yetindim. Siz, adını (S.A.) diye verdiğim bir okuyucunun mesaj özetini benim ona cevabım sanmışsınız.
-Hakan Ergin yazıyor: ’19 Kasım akşamı, Samanyolu Haber tv.’de Bülend Arınç, ’Halkın seçtiği belediye başkanlarının ziyaret edilmemesi ve Meclis’e gelenlerle el sıkışılmaktan kaçınılmasının yanlışlığını’ söyleyerek, üstü kapalı olarak Tayyib Bey’i de ikaz ediyordu..’
*SEÇ: Bülend Bey doğru söylüyor.. Tayyîb Bey’in de bu çizgiye gelmesini temenni ederim.
-Lamia Tigrel yazıyor: ‘Niye SP Gen. Başk. Nû’man Kurtulmuş hakkında hiç yazmadınız.’
*SEÇ: İyi takib edememişsiniz.. Üstelik de, o kongreden 6 gün önce, 20 Ekim günü yazdım..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selahaddin Çakırgil Arşivi