Muhafazakar kesimdeki ağırlıkları giderek hissedilen Süslümanların özelliklerini sıralamamız birilerini rahatsız etmişti.

Haksız isnatlarda bulunduğumuz savunulmuştu.

Oysa tespitlerimiz yerindeydi. 28 Şubat'ın silindir gibi ezdiği mütedeyyin cenahı bekleyen tehlikeye dikkat çekmek istemiştik.

Nitekim bu konuda yalnız olmadığımızı gördük.

“Endişeli Muhafazakârlar Çağı: Dinden Uzaklaşan Türkiye” isimli kitabı kaleme alan Sosyolog Volkan Ertit de yeni dönem muhafazakarlarını ele almış.

Süslümanlar ve sahte mücahitlerle ilgili önemli tespitlerde bulunmuş.

Ertit, bir söyleşisinde aynen şunları aktarmış:

"Yeni muhafazakâr kuşak, eskiler kadar dini umursamıyor.

Eş seçiminde, kılık kıyafet, tatil, evlilik öncesi flört ve cinsellik konularında eski kuşaklara kıyasla çok farklı bir pratiği deneyimliyor.

Bazı başı kapalı kızlar, aynen başı açık kızlar gibi dar jeanler ve bodyler giyerken, yine onlar gibi flört etmekteler.

Facebook'un 'ilişkisi var' modülünü sadece sekülerler kullanmıyor.

1970'lerde Alevi dedeleri ve Sünni imamlar, hayatın her yanına dokunabiliyordu. Eğitim, sağlık, hukuk, doğum, ölüm, evlenme gibi tüm detaylar onların etki alanındaydı. Yeni nesil bu konularda dinî büyüklere danışmıyor artık."

Evet, önlem alınmazsa bizleri zor günler bekliyor.

Kompleksli Süslümanların ve zevk düşkünü sahte mücahitlerinin etki alanının genişlemesi hayra alamet değil.

Süslümanlar el üstünde tutulurken, tesettürün hakkını veren hanımlar ise toplumsal yaşamdan dışlanıyor.

Sahte mücahitler her kapıyı kolaylıkla açarken, gerçek dava adamları ise kapı ardında bırakılıyor.

Süslümanların ve sahte mücahitlerin İslam davası diye bir dertleri yok.

Kılıktan kılığa girer, araziye uyum sağlar, savunma mekanizmaları geliştirir, dini keyiflerince yorumlarlar.

Nasıl olsa 'vicdanlarını rahatlatacak' hocaları ve ilahiyatçıları da hazırdır!

Gelin Müslümanları töhmet altında bırakan Süslümanlara ve sahte mücahitlere karşı birlik olalım...