HIV – SIV – H1N1 ve Daha Kötüsü... H1N2
Peşinen belirteyim, bu yazı bir tıp yazısı değildir.. Zaten ben de hazık bir hekim falan değil, emekli pilot bir subayım.. O halde bu virüslü konuyu neden seçtim?..
Virüs... Mikrop gibi ama mikrop (bakteri) falan değil(miş). Normal bir mikroskopla dahi görülemiyorlar(mış).. Bakterilerden yüz kat kadar küçük ve bir hücreye girmemişlerse kristalize olarak varlığını sürdürür, cansız gibi dururlar(mış).. «mış, miş, muş» diyip duracağım, zira bu tür bilgileri hep aktarıyorum...
Canlılara musallat olan virüslerden sonra çağımızda bilgisayarlara musallat olan insan yapımı programcık virüsler de çıktı.. Onlar da bilgisayarları bozmak ve sonra antivirüs programı satmak için üretiliyorlar.. Canlı virüslerle ne kadar benzer, Allah, Allah ne ilginç değil mi? Antivirüs programcılığı ve farmakoloji... Para para para..
«Swine Influenza Virus» kelimelerinin baş harfleriyle kısaca SIV olarak adlandırılan ve şu anda aşısı bulunmayan bir virüs varmış.. Influenzavirus A (genellikle) ya da Influenzavirus C (nadiren) tipinde oluyormuş.. «Influenza A» virüsünün alt türlerinden biri de H1N1 yani halk deyişiyle «Domuz Gribi» imiş..
Tehlikeli bir virüs bu H1N1. Bulaştığı insanlar tedavi edilemeden ölüyor, ciddî bir tehlike.. Sağlık Bakanlığı’nun şu anda alarmda olması gerekiyor.. Allah muhafaza eylesin, Mersin’de 2 insanımızı öldürdü. İnşa’allah yayılmadan kesilir.
Bu işlerin arkasında da «Türkiye Düşmanları» var. Bundan kuşkunuz olmasın.. Günümüzde böyle tehlikeli virüsleri özel labaratuarlarda bilerek üretiyorlar.
Gûya biyolojik harp beynelmilel anlaşmalarla yasaklanmış ama gayr-i resmî olarak bal gibi de yapılıyor işte... Kuş gribi, domuz gribi, hattâ AIDS’e yol açan HIV virüsü... Hepsi ama hepsi özel harp imalatı silahlar...
Çok kısa bir bilgi aktarayım: HIV İngilizce, «Human Immunodeficiency Virus»ün baş harfleri, Türkçesi, İnsan Yetersiz(bağışık)lık Virüsü (İYV). Bağışıklık yani vücut savunma sistemine zarar vererek AIDS hastalığına sebep oluyormuş..
Aslında birçok hastalık zaten savunma sistemimiz yetersiz kaldığında ortaya çıkıyor. Misâl olarak şu anda tedavisi bilinmeyen MS (Multiple Sclerosis) dahi, hastayı bizzat öldürmüyor. MS ile hasta kımıldayamaz (mefluç) ya da bozuk bir biyofiziksel ritme girdiği için bağışıklık sistemi zamanla çöküyor ve sonra sıradan bir grip virüsü bile hastanın ölüme sebep olabiliyor!..
Bu bilgileri (aktarmak suretiyle de olsa) kısaca verdik çünkü anlatacaklarımız ancak bunlar bilindiği takdirde bir anlam kazanacak.
Fakat bizim asıl konumuz gerçek H1N1 domuz gribi virüsü veya diğer virüsler falan değil. Bahsedeceğim H1N1 başka. Esasen o H1N2 virüsü. Çok daha korkunç!..
Tıpkı şu C.Ö’nün 5N1K’sı gibi bizim H1N2. Uzatmayayım, sizlere «Haram 1, Namussuzluk 2» (H1N2) ölümcül virüsünü anlatacağım. 1) Haram 2) Namussuzluk.
Normal H1N1 birkaç kişinin canını alırken «Haram 1, Namussuzluk 2» bütün bir toplumu mahvediyor, hattâ dünya harpleriyle global boyutta çok daha fazlasını..
Muhterem okurlarım, «haram» arapçadır. Mánâsı «yasak».. Allah’ın dinen yasak ettiği şeylerin hepsidir. Haramın zıddı helaldir. «Hürmet» kökünden. Harem, harim, Muharrem, hürmet gibi kelimelerin kökü. Kâbe’nin diğer adı Mescid-i Haram’dır. Hakeza Medine’deki peygamber (nebi) mescidinin diğer adı da «Haram»dır. Mekke’yi mükerremenin Mescid-i Haram’ı, Medine-i Münevvere’nin Mescid-i Nebi’si ya da yerli arapların deyişiyle «Haram»ı.
Yasaklar Allah’ın koyduğu, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah’ın emri ile koyduğu tüm yasaklar olduğu için hürmet edilir, gereği yapılır.. Harem, kadına hürmet. Erkeklerin bakışlarından ve türlü fitnelerden korur. «Haremlik selâmlık» diye kanı bozukların dillerine doladıkları şey hürmeti kaldırmaya ve Allah’ın yasaklarını çiğnemeye matuftur. Onlar kadına hürmet etmez, onlar için kadın bir metadır.
O yüzden siz siz olun bu H1N2’ye yani «Haram 1, Namussuzluk 2»ye karşı da son derece müteyakkız (ágâh, tetikte) olunuz. Zaten haramlara riayet edildiğinde ikinci tehlike kendiliğinden ortadan kalkar. H1 tamamsa N2 de tamamdır. Tersi de aynı sonucu verir. Yani N2 tamamsa H1 tamam sayılır.
Kur’ân bize nice kavimlerin bu virüs yüzünden helâk olduklarını haber veriyor. Bir kavim Allah’ın yasaklarını çiğnemedikçe helâk olmaz. İsterse Çanakkale’de olduğu gibi bir avuç insana, «Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer», «Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ..» bir sürü kuduz haçlı saldırsın...
Bir toplumun kadınlarında «namus» denilen iffet abidesi salim kaldıkça, o toplumun erkekleri bi iznillah arslan kesilir, bütün kalaları devirirler... Meşhur «Çarşafa ve Peçeye Dair» isimli risalesinde ne demişti Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)?
“Bunlardır ki bana muhabbeti öğretiyor, hayata muhabbeti, aşka muhabbeti, memlekete muhabbeti öğretiyor; bahusus memlekete muhabbeti... (.....) Peçenizin kudsiyetini şuradan anlayınız ki, bir yabancı elin ona [namusunuza... REB] uzanması ihtimali bile gayz nedir, hırs nedir, intikam nedir, kin nedir hiç bilmiyen bu tenbel ve yorgun ruhda beldeler yıkacak, burç ve barular devirtecek bir ateş alevliyor.. Gördünüz mü? Peçenizden bahsederken haşin adımlarla yüksek surlar etrafında dolaşan bir eski kahraman gibi söz söylemiye başladım. (.....) Sakın onları çıkarmayınız, sakın onları atmayınız. [Namusunuza halel getirmeyiniz... REB]
(.....) İnsanlar, senelerden beri, insanlığı terzil (rezil etmek) için ve cemiyetlere manzaraların en fenasını vermek için sevimsiz bir cinnetle her şeyi devirdiler. [namusunuzu bozmaya uğraştılar... REB] Bu güruha peyrev olmak size yakışır mı?” (Y. K. Karaosmanoğlu, Çarşafa ve Peçeye Dair; Makalenin tamamı için «O küpte ne yazıyordu?» başlıklı ve 11 Mart tarihli makalemize bakılabilir.)
Muhterem okurlarım, bilmiyorum, «Haram 1, Namussuzluk 2» meselesini bir nebze olsun anlatabildik mi? Bu H1N2, günün değil tarihin en mühim işidir.. 19 Mart 2015