“Ey inananlar! Allah'tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırdedecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük, bol nimet sahibidir.”  

Annesinden İslam fıtratı üzerine, ama sıfır tecrübeyle doğan insanoğlu bazı kişilerin öğretileriyle hayatı tanır ve bir yandan kişiliği şekillenirken diğer yandan hatalarından tecrübeler çıkarmaya çalışır…

Gün gelir islam davetçisiyle tanışır… İslam davetçisi kendisine Allah’ı ve Allah’ın bazı kanunlarını ve Allah’ın insan üzerindeki haklarını anlatır… Nasihate kulak veren insan başıboş yaratılmadığını hissettiği oranda Allah’a yakınlaşır…

Hayatının her alanında Kur’an ve sünnet ışığında yürümeye çalışır… Bu yürüyüş bazı özel zevklerinden mahrum kılabilir ama Allah’a olan itaatinin de kazancını görmeye başlar… Gün gelir hiçbir nasihatçiyle karşılaşmasa bile öğreticisinin Allah olduğunu kalbine gelen hayırlı fikirlerden anlar…

Evet…

O kişi Allah’ın hudutlarını görmüş ve Allaha olan sevgi ve saygısından haramlar sınırına yaklaşmamıştır… Bu hassasiyetin karşılığında ise kendisini cennet yolundan alıkoymaya çalışan şeytanın bütün tuzaklarını görür gibi olma makamına ulaşmıştır… Sanki gizli bir ses, kulağına; ‘ şu fikir hatalıdır, şu şahsın inancı bozuktur, şu belde haram beldesidir, şu fikir güzeldir, şu kişiyle dost olabilirsin’ gibi sözler fısıldar…

O an anlarsın ki Allah azze ve celle sizinle özel ilgilenmiş… Mayınlı bir tarla da mayınların yerlerini göstermiş, karanlık bir yolda ışık tutmuş…

Allah’ın hudutlarına saygı anında karşılığını bulur;

“Ey inananlar! Allah'tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırdedecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar…”

İyiyi kötüden ayırd edecek bir anlayış demek hayatın her alanında minimum zararla çıkmak demektir… Kötülüklerden ve hatadan uzak kalmak cennet yolunda emin adımlarla yürümek demektir…

Allah’ın hudutlarına saygılı olmanın getirisi bununla da sınırlı değil… Okuyoruz;

“kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük, bol nimet sahibidir.”

Bir yandan hatalarımız görmezden gelinirken diğer yandan günahlarımız bağışlanır… Allah’ın hudutlarına saygılı olduğumuzda o saygımız sanki adımıza Allah’tan özür dilemiş ve bu özür Allah tarafından kabul görmüş gibi karşılanır…

Allah’tan korkmak denince sadece cehenneminden korkmak akla gelmemeli… Allah’ın sevgisinden uzak kalmak, cennetinden uzak kalmak, mahşerde karşısına mahcup olarak çıkmak da gelmeli…

Evet…

Eğer Allah’ın emir ve yasakları karşısında mutlak itaat gösterirsek öğreticisinin Allah olduğu bir şerefe yükselmiş oluruz…

Bu büyük bir müjde…