Pek Sayın Vâlim
Facebookda öğrencilerine tavsiye ettiği kitaplara baktım. Neler yok ki… Çok sevdiğim romanlar var içlerinde. Gazap Üzümleri, Veba, Yabancı, Bulantı, Germinal… Hepsi de anarşik kitaplar değil mi sayın vâlim? Ama Huzur da var. Tanpınar’ın Huzur’u. Peki Huzur’a anarşik diyebilir miyiz sayın vâlim? En iyisi mi en doğru soruyu sorayım. Sizin bu kitaplardan haberiniz var mı sayın vâlim?
Anarşist ve dilenci öğretmenimiz Halil Serkan Öz’ün tavsiye ettiği kitap listesini görünce, öğrencilerinin ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. Çok şükür lise yıllarımda, sağcısıyla solcusuyla hoca gibi hoca gördüm. Herşeyi okumayı öğrettiler. Halil Serkan Öz, bana hiç yabancı değil.
Rahmetli Öz’ün, facebook hesâbında Tolstoy’un bir sözü var. Siz, Tolstoy’u tanır mısınız sayın vâlim? O da anarşiktir. Çar’a mektup yazıp uyaracak kadar cesurdur. Söz şöyle:
“İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifâde edilecek olursa payı gerçek kişiliğini gösterir; paydası da kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.”
Öğrencilerinin değerini büyütmeye çalışan bir matematik öğretmeni için ne kadar anlamlı bir söz. Sizin payınız küçük; paydanız pek büyük sayın vâlim.
Bir söz de Hz. Mevlânâ’dan paylaşılmış: “İnsanı gördüklerinden ibâret sayma; göremediklerinde ara. İçidir hakîkatin resmi; dışı sâdece bir manzara.”
Ya siz ne yaptınız? Manzaraya bakıp karar verdiniz. Benim komplocu tarafım diyor ki siz zâten, o sınıfa adrese teslim gittiniz. Anarşist bir öğretmeni enselemeye. Nasılsa bir hayli muhbiriniz ve yalakanız vardır. Hakkınız yokken, yetkiniz yokken o sınıfa girdiniz. Haddinizi aştınız. Ders esnâsında sınıfa girmek vâlinin haddi değildir. Hele de öğrencileri karşısında öğretmene hakâret etmek. Yorgun bir kalbi kırdınız.
Keşki, bu ihbârı alınca sakal traşı olmayıp kravatı çıkarıp gitseydiniz fen lisesine. Sınıfın kapısını çalıp dersi dinlemek için izin isteseydiniz. Pay nasıl büyütülür gösterseydiniz geleceğin bilim adamlarına, öğretmenlerine, politikacılarına. Sonra, teşekkür edip çıksaydınız. Varsın paydanız büyümesindi ne olur sayın vâlim? Hem muhbirlerin oyununu bozardınız hem de başka oyunları.
Yok, olmaz. Belli ki siz lâcileri, kravatı ve traşı pek sevmişsiniz.
Ne oldu şimdi sayın vâlim? Yalova’nın eğitim karnesi düzeldi mi? Duyduğuma göre siz Ardahan Vâlisi iken Ardahan ÖSS’de en son sıradaymış. Orayı da böyle mi düzelttiniz?
“Osmanlı Osmanlı” deyip duruyoruz ya sayın vâlim? Şehzâde ile ders yaparken derse müdâhil olan sultanı elinde sopa ile kovalayan hocayı bilmem duydunuz mu? Keşki Halil Hocam da sizi sopayla kovalasaydı da âleme ibret olsaydı.
Bizler, bu kıyâfet takıntılı kafadan çok çektik. Bu yüzden karşı durmak zorundayız. İstifâ etmelisiniz sayın vâlim. Bir öğretmeni aşağıladığınız ve 28 Şubat kafası taşıdığınız için istifâ etmelisiniz.
CHP’ye:
Bu statükocu kafayı AK Parti îcâd etmedi. Sizin eseriniz. Vâlinin yaptığı, iknâ odalarından daha aşağılık değil. Kamusal alana sokmadığınız ve kamusal alandan kovduğunuz insanların neler yaşadığını şimdi hissettiniz mi? Kaç hayat mahvoldu, kaç hayat söndü biliyor musunuz? Sizin bu konuda konuşmaya, kıyâfet serbestliğini savunmaya hiç hakkınız yok.
Halil Serkan Öz gibi insanlar, sizin kısır dünyânızın çok dışında. Durumdan vazîfe çıkarmayın.
Not : Hâdise, ne AK Parti ne CHP hikâyesi. Tam bir “Ölü Ozanlar Derneği” hikâyesi. Dilerim bundan sonra, Türkiye’nin herhangi bir yerinde böyle bir şey yaşanırsa sınıftaki öğrenciler öğretmenlerinden önce vâliye, “Ders yapıyoruz. Dışarı çıkın.” derler. Böyle öğrenciler yetiştirdiğimiz gün kazanacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.