Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Çayırda Çiçekler Ayrıkotu ve Ulu Çınar

Çayırda Çiçekler Ayrıkotu ve Ulu Çınar

Bugün bir masal anlatmak istiyorum size aziz okurlar. Gözümüzün önünde bir bahçede, çayırda geçiyor olay. Bumeranya çayırlığı mı desek acaba bu ülkenin adına?... Tane tane okuyup nerede geçmiş olabileceğini çıkarabiliriz aslında… 

-Rahmetli Galip Erdem Ağabeyime-

Şirin papatyaların, yemyeşil çimenlerin

Renk renk menekşelerin, kokulu sümbüllerin

Nazik gelinciklerin, güzel yaseminlerin

Yaşadığı çayırda saltanatsa güllerin

Bu çayıra eyvah ki bir ot geldi dışardan

Ne idüğü belirsiz, nasipsiz dosttan, yardan

Çayır önce şaşırdı, kimdi bu gelen konuk

Bu davetsiz misafir, bu suratı pek donuk:

“Seni tanımıyorum adın ne, kimlerdensin;

Nasıl toprak seversin, nereli çimlerdensin?”

Ot ezilip büzüldü, merhametle dilendi

Ayrık otu diyorlar diye birden dillendi:

“Kimseye yok zararım, iyilik gayem benim

Her toprakta güzelim, güzellik payem benim

İktisadî, siyasî düsturum liberalizm

Diğerleri delilik değil mi ki azizim?”

Bilmez mi Ayrıkotu bu şifre kapı açar

Liberal olmasın ot, çınar gibi nur saçar

Çayır: “pekiyi, ama yalnız karar veremem

Arkadaşlar olmasa ben önümü göremem

Bizde demokrasi var keyfi idare yoktur

Onlara danışayım sayıları pek çoktur”

Ortak kanaat için toplandı otlar yine

Ayrıkotu temenna gösterdi her birine

Pek sevindi çiçekler: “bir arkadaş gelecek!”

Onlar gibi bahara yeni bir renk gülecek

Çiçekler oy birliği içinde fikir sürdü

Bir tek ulu bir çınar itirazla öksürdü

Kaç asırlık çınardı çok yaşamış, çok görmüş

Toprakla haşır neşir, kökü dünyayı örmüş:

“Kusura bakmazsanız çalındı kulağıma

İşinize karışmak gibi olmasın ama

Bence bu kararınız pek yanlış, çok hatalı

Unuttunuz her şeyi huzur bulup yatalı

Kanma görünüşüne arzın en bela otu

Masum yüzlü gördüğün bu zalim Ayrıkotu 

Aranıza girerse huzur muzur bırakmaz

Herkes herkese küser, kimse kimseye bakmaz

Bana göre hava hoş, benim köküm kuvvetli

Ama size dokunur kalınamaz nusretli

Kökünüzü kurutur vallahi alimallah

Yok eder özünüzü vallahi alimallah”

Aldırış eden biri çıkmadı bu toplumdan

“Muhafazakâr!” dendi yine, “geçilmez kurumundan”

“İhtiyar saçmalıyor düpedüz durduk yerde

Koskoca çayırlıkta yer mi yok garip ferde

Zavallıcık yaşamak istiyor insan gibi

Eski olan her şeyden bıktık şu yasan gibi”

Anlaşılan gündemden düşürdüler çınarı

Sandılar Ayrıkotu arzın gözde pınarı

Böylece Ayrıkotu bir köşeye yerleşti

Bu izinden sonra da çayır bütün körleşti

Ayrıkotu doğası ne emrettiyse yaptı

Yetinmedi köşeden, her yerden toprak kaptı

Her tarafa kök saldı, her bir çiçeğe daldı

O birini yutanda öteki bakakaldı

Yavaş yavaş herkesi yerinden ediverdi

Bütün çiçekler soldu, çimenler gidiverdi

Çayırda kalmadı huzur, eski ahenk, eski renk

Araları onunla olmaz ki hiçbir an denk

Artık şimdi bir hayal eski dostluk ve çevre

Menekşeler kirli renk, Çimenler abus çehre

Gelincikler pejmürde Sümbüllerde koku yok

Ölü sarı, Papatya; Gül, bülbül sesine tok

Toplandılar sonunda zor olsa da bir daha

“Tedbir almalı yoksa olacağız boş saha”

Yazık ki, ne yazık ki; iş işten çoktan geçti

Kurultay çaresizdi, şikâyet etmeyi seçti

Çayır Ana’ya varıp dertlerini saydılar

O kadar halsizdiler, sanki rüyadaydılar

Çayır Ana hiddetle ayrıkotuna vardı

Vakti yeri geldi mi taşı gediğe kordu:

“Sana verilen yerde haddini pek aşmışsın

Her yanı istila edip ötekine taşmışsın

Sana acımışlardı nasıl candan, yürekten

Sense onlara kıydın kanların dökerekten”

Bak bu huyundan vazgeç; ya çekil, ya da çek git

Pişman ettin herkesi, seni sandılar yiğit”

Ayrıkotu tınmadı, keyfini kaçırmadı

Deminki yüz kızartan laflara aldırmadı:

“Memnunum ben yerimden, şikâyetçi değilim

Buralar benim yerim emanetçi değilim

Rahatsız olan varsa, bakın ısrarcı olmam

Dilediği yerlere gitsinler kusur bulmam

Beyhude yorulmayın ne gelir elinizden

Köklerim çok derinde korkmam hiçbirinizden

Artık beni hiç kimse buradan söküp atamaz

Benden başka da biri malına mal katamaz”

Bu hikâye böylece nihayete erermiş

Ulu Çınar ağlamaktan gözlerini vermiş

“Ben demedim mi?” bile diyememiş ne zaman

Üzüntüden, kederden, ayrılıktan el aman!...

basliksiz-5-085.jpg

Maziden:

Galip Erdem bizim aksakalımızdı. Bu masalda geçen öğüdü ilk o vermişti. 

 

Dağarcık:

“Bütün suçumuz yeterince
birbirimizi sevmeyişimizdir.”
Galip Erdem

Günün Tweet'i

Şefik Kantar Saat 8.40
“Yatcaz kalkcaz hoop o dil var ve milletçe filozof olcaz.”

 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi