Kime neyi anlatacağız?
Avrupa Parlamentosu’nun “soykırım” kararı karşısında şaşıranlara şaşıyorum doğrusu.
Başka ne bekliyordunuz ki?
“Hayal kırıklığı ve üzüntü bildirimi” ile “gerçekleri anlatma çabası” diplomatik bir dil olarak kabul edilebilir ancak, milletçe fiili duruşumuz bu olmamalı.
Kime, neyi anlatabiliriz ki?
Dün bizde olan “gücü” bugün eline almış olan emperyalistler kafaya koymuş, Türk milletini “Ermeni katili” ilan etmekte kararlılar.
Burada kendimizi savunmaya çalışmak bile, onların işine yarar.
En onurlusu, “Ne yapmaya çalıştığınızı görüyor ve size sadece ‘hadi ordan’ diyoruz” tavrıdır bence.
***
Peki bunu yapabiliyor muyuz?
Maalesef hayır!
İşte dün sürmanşet haberimizden okudunuz, önde gelen bir devlet üniversitesi “Ermeni soykırımı” konferansına hazırlanıyor.
Bu küçücük bir örnek!
Memleketimizin “aydın” çevresinde köşe başları adeta “Türk milletine düşman kişilerce” tutulmuş.
Ve yazar-çizer takımımız, bunlardan geçilmiyor!
Bugün AK Parti iktidarının en hararetli savunucularından olan “yazarlar” içinde bile varlar ve Sayın Erdoğan’a yaktıkları yağa sözkonusu “Ermeni meselesi” oldu mu anında ara verip, şu şekilde diş gösterebiliyorlar:
“100 bin Ermeni’yi ‘gerekirse kovarız’ diyebilen Başbakan, 100 yıl önce atalarının ‘gerekeni’ yapmadığına kimi inandıracak acaba”.
Bunlar sadece “Ermeni” meselesinde değil, diğer tüm milli konulara karşı kendilerine biçilen rolü layıkıyla oynuyorlar!
İşin garibi, devletin idarecileri bir takım “açılım” ve “tercih”le bilerek veya bilmeyerek bunların ekmeğine yağ sürebiliyor.
Son olarak yaşanılan “Başdanışman krizi” bu duruma en güzel örnek olsa gerek.
Ve çözüm süreci…
En fazla HDP’ye hizmet etti; bugün oyları artmış durumda.
Politikalarında değişim mi sözkonusu, hayır.
Aksine, gündemdeki Ermeni meselesinde açıkça “soykırımcıların” safında yer alabiliyorlar;
Yüzde 6-7’lerden yüzde 10’lu rakamlarla, yani daha güçlü bir şekilde.
Dün kahvaltılı basın toplantısında biraraya geldiğimiz TBMM Başkanı Cemil Çiçek, açıkladı.
Detaylarını manşet haberimizden okuyacağınız üzere, Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler AP’ye ortak bir açıklama ile tepki göstermek istiyor, HDP buna yanaşmıyor, bildiri diğer üçünün imzasıyla yayınlanıyor.
TBMM Başkanlık Divanı da benzer bir tavır ortaya koymak istiyor, üyelerden HDP’li Sırrı Süreyya
Önder “ben imza atmam” diyor.
Yani, “Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır” demiş oluyor.
(Bu Sırrı Süreyya Önder’i HDP’nin ilgisini çekecek kadar popüler yapan TV kanalları ve gazeteler hangileri; bu isme sabah akşam “şöyle sempatik adam, böyle vicdanlı bir aydın” diye övgüler düzen yazarlar kimler? Bakın sizin son derece vicdan sahibi Sırrı’nız, “Türkler Ermenileri katletmiştir” diyor.)
Vahdet’in haberleri üzerine, Kandil’de çekilen PKK filmine getirilen yayın yasağına tepki gösteren Ermenici çevrelerle bu şekilde paslaşmış oluyorlar.
Al gülüm ver gülüm durumu.
Sonuç:
Bu yapılanların adı evet belli de,
Bunları şımartıp, milletin tepesine çıkarmanın adı ne?