Kurtulmuş 25 bin dolar diyor...
Ak Parti hükümetleri döneminde ekonomide önemli atılımlar atıldı. Makro dengeler açısından başarılı bir dönem yaşadık. Büyüme rakamları, enflasyonla mücadele, döviz kurlarının dengede kalması başarıyla sağlandı. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki, Türkiye üretim ekonomisine geçemedi. Kabul etmek gerekir ki üretim ekonomisine geçmek risk almak demektir. Adama bedel ödetirler.
Günümüz dünyasında ekonomide başarılı olmak için uluslararası finans kapitalin dümen suyunu gitmek yeterlidir. Bu başarı gerçekçi bir başarı olmaz sanal bir başarı olur. Siz eğer üretim yerine faizi esas alırsanız sizi başarılı görürler.
Ben de bakan olsam ilk faizler artacak desem beni de överler. Çağırırım Reuters Haber ajansını derim ki faizler düşmeyecek, hatta daha da yükselecek kısa zamanda Sinan Burhan’ın ne denli önemli bir ekonomist olduğunu yazarlar. Uluslararası finans kapitalin dümen suyuna giderek büyük ekonomi olunmaz. Üreteceksin kardeşim üreteceksin....
Rahmetli Erbakan Hoca boşuna milli sanayi demedi. Boşuna üreten ekonomi demedi. Böyle dediği için partisi kapatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kaç zamandır faiz düşsün diyor. Üretelim diyor. Ama bu cümleleri kurmak kolay da bu düşüncenin bir bedeli var. Halk tabiri ile adamı öttürürler. Ama başka yolumuz da yok.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ülkemizin önde gelen ekonomi uzmanlarından birisidir. Kaç zamandır ekonomide faz değişiminden bahsediyor. Yani üretim diyor. Kurtulmuş bu hafta ekonomi gazetecileri ile bir araya gelmiş ve önemli konulara değinmiş.
Kurtulmuş ilk olarak gelir idaresinin özerkleştirilerek, duyunu umumiyeye geçmek isteyen birileri olduğunu belirterek, Ak Parti iktidarının bu sömürü anlayışını engellediğini belirtmiş. Kurtulmuş ayrıca CHP’nin gelir idaresinin özerkleşmesini isteyerek, bir nevi mandacılığa geçmek istediğini de vurgulamış.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, AK Parti hükümetleri dönemlerinde alınan tedbirler sayesinde bütçe açığının disipline edildiğini, kamu borçlanması, işsizlik, enflasyon gibi makro göstergelerin istikrara kavuşturulduğunu da söyleyerek, ekonomide yeni bir döneme geçilmesi gerektiğini belirterek şunları söylemiş:
“Türkiye bundan sonraki süreçte daha güçlü bir üretim yapısına geçmek durumundadır. Yeni dönemin ana sloganı ‘Makro istikrardan mikro başarılara yönelmek’ olmalıdır. Daha fazla üreten, daha fazla ihracat yapan ve yüksek katma değerli ürünlerde küresel anlamda rekabet edebilen bir Türkiye’nin oluşmasını istiyoruz. Bununla birlikte ihmal edemeyeceğimiz diğer bir konu da orta direktir ve orta direğin güçlendirilmesidir. Türkiye ekonomisinin ekonomik büyüklük olarak yüzde 65’ini ve istihdam büyüklüğünün de yüzde 80’ini KOBİ’ler oluşturuyor. KOBİ’lerin daha güçlü ve daha atak olması, işsizliğin azaltılması ve Türkiye’nin etkin yatırım alanlarına geçmesi açısından önemlidir.”
Kurtulmuş’un en iddialı cümlesi ise üretim ekonomisine geçildiği takdirde kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolar olacaktır demesi. Gerçekten üretim ve sanayileşme olmadan büyük ülke olunmuyor. Bugün kendi yaptığımız bir uçağımız, bir otomobilimiz var mı? Bırakın bunları mili sanayi adına üretilen neyimiz var. O nedenle milli ekonomiye, üreten ekonomiye geçmek şarttır. Elbette bunun bir bedeli var. Bunu göze almak yarınlarımız için şarttır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.