2 Mayıs’da, Prens Charles’ın bir kız torunu oldu. Adını Charlotte koydular. Üç gün sonra da Japonya’daki Takasakiyama Doğal Yaşam Parkı’nda, bir maymun yavrusu dünyaya geldi. Park yetkilileri oybirliği ile adını Charlotte koydular. Yâni, Charlottelar’ın kırkları karıştı.

Haber doğru ise Buckingham Sarayı sâkinleri, bu duruma çok kızmış. 

Öğrendiğim kadarıyla Charlotte, tatlılık, şirinlik mânasına geliyormuş. Hattâ, bir tatlının adıymış. Dolayısıyla, insan ismi olarak da maymun ismi olarak da kullanılabilir. Kaldı ki Japonlar’ın yeni prensese hakâret olsun diye bu ismi tercih ettiğini sanmıyorum. Öyle bile olsa, Batılılar’a olan bu nefrete iki isimden dolayı hak veririm: Enola Gay ve Fat Man.

Bu İngilizler, çok garip insanlar. Hânedânları, onlardan daha garip. Bundan üç yıl önce, Kraliçe Elizabeth’in Monty adındaki çoban köpeği öldü. Corgi cinsi köpek, 13 yaşındaydı. Monty isminin nereden geldiğini biliyor musunuz? BBC'de yayınlanan “Atlara Fısıldayan Adam” belgeseline konu olan Monty Roberts'dan. Roberts, Kraliçe'ye atlar ve köpekler husûsunda danışmanlık da yapmış. Yâni, bir insanın ismi kraliçenin köpeğine verilmiş. Elbetteki itiraz yok. Muhtemelen, ismin sâhibi, şeref kabûl etmiştir.

Bu, çok mühim bir şey değil. Nihâyetinde kendi meseleleri. Fakat, başka bir hayvan olsa neyse de prensesin ismi maymuna verilince İngilizler’in köpürmesini anlamak mümkün değil. Niye böyle düşündüğümü îzâh edeyim.
Ma’lûmunuz, evrim teorisini dünyânın başına belâ eden Darwin, bir İngiliz. Darwin, sağlığında, kilise tarafından reddedilirken saray tarafından ödüllendirildi. 2009 yılı, Darwin’in 200. doğum yıldönümüydü. Çeşitli anma faaliyetleri yapıldı. İngiltere’de, üzerinde 1809 DARWIN 2009 yazısıyla çevrelenmiş ve bir maymunla yüz yüze duran Darwin portesi olan, kenarında ise "ON THE ORIGIN OF SPECIES 1859 (TÜRLERİN KÖKENİ 1859)" yazısı bulunan iki poundluk özel anma parası basıldı. İngiltere kilisesi de “Seni yanlış anladık” diye özür diledi.

Bu sene, Lucy adında bir film yapıldı. “İnsanoğlu, beyninin tamamını kullanırsa ne olur?” sorusuna cevap arayan bir film. Beynin tamamı kullanılınca ne oldu biliyor musunuz? İnsanoğlu, ilk atası olan maymuna ulaştı. Bu şu demek: Beyni kıt olan, Hz. Âdem’den geldiğine; beyni çok çalışan, maymundan geldiğine inanır. 

Beynini kullanma oranı arttıkça duyguları yok olan ve enerjiye dönüşmeye başlayan Lucy, ilk atası maymunla karşılaşınca gözlerinden yaş geldi. Yönetmen, Darwin romantizmi uğruna, bu hatâyı bayıla bayıla yapmış. 

Birileri evrim teorisinin iflâsından paniğe kapılmış olmalı ki bu filmi piyasaya sürdüler.

Şimdi, dönelim prenses ve maymuna. İngilizler’in, böyle bir redd-i mîrâsa hakkı var mı? Sen, dünyâyı maymuna çevir. İsmin maymuna konulunca da köpür.

YA BİZDE DURUM NASIL?    

Yıllar önce, Kavak Yelleri dizisinde, bir köpeğe Hüseyin ismi verildi. Efendimizin torununun adı... Yayınlayan kanal önünde, küçük bir protesto yapıldı, o kadar. Daha sonra, Merhamet dizisinde, köpeğe “Babür” adı verildi. Bâbür İmparatorluğu’nun kurucusu Bâbür Şah’ın adı. “Çıt” çıkmadı.