Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Üniversite Öğrenci Profili Değişirken

Üniversite Öğrenci Profili Değişirken

Bı­ra­kın bi­zim za­man­la­rı­mı­zı (1976-1980), 1990’la­rın üni­ver­si­te öğ­ren­ci ti­pi­ni mum­la arı­yo­ruz.

El­bet­te, “ta­lep eden in­sa­n” de­mek olan “ta­le­be­” ke­li­me­si ye­ri­ne “öğ­ren­ci­” ke­li­me­si­ni uy­dur­du­ğu­muz adan iti­ba­ren mey­da­na çı­kan zih­ni­yet, “ta­lep et­me­ye­n” ne­sil­ler ye­tiş­me­si­ne yol aç­mış­tır. İki ke­li­me­yi de an­lam­bi­lim­sel (se­man­tik) açı­dan de­ğer­len­di­ren Ce­mil Me­riç, o tra­jik çö­kü­şü, ge­ne tra­jik bir dil­le an­la­tır.

Ha­di “ta­lep et­mi­yo­r” di­ye­lim; bu­gü­nün üni­ver­si­te gen­ci, öğ­ren­mek de is­te­mi­yor ve için­de bu­lun­du­ğu va­him du­ru­mun da far­kın­da de­ğil ne ya­zık ki.

Üni­ver­si­te genç­li­ği, bi­lim­sel bi­ri­kim­den uzak ol­du­ğu gi­bi, için­de bu­lun­du­ğu olum­suz du­rum yü­zün­den, me­ra­mı­nı an­la­ta­cak men­tal se­vi­ye­den de çok uzak. Öğ­ren­ci­ler, şu cüm­le­yi kur­mak is­ti­yor­lar ama bu­nu ku­ra­cak bir zih­ni ya­pı­dan bi­le çok uzak­lar: “Ho­cam, ba­na bil­gi de­ğil; dip­lo­ma la­zım. Ve­rin dip­lo­ma­yı, gi­de­yim.” Ya­şa­dık­la­rı bu ama bu­nu bi­le ifa­de­den aciz ço­ğu öğ­ren­ci.

Kim­se, “Bi­zim üni­ver­si­te­de/bö­lüm­de  böy­le de­ğil.” de­me­sin. Böy­le di­yen­ler, ya uzay­da ders ya­pı­yor­lar ve­ya öğ­ren­ci­le­rin bil­giy­le do­nan­ma hu­su­su­nu sa­de­ce sı­nav  ka­ğıt­la­rın­da gö­rü­yor­lar de­mek­tir. Ta­bi­i bu da öğ­ren­ci­nin bil­giy­le do­na­nıp do­nan­ma­dı­ğı­nı gös­ter­mez, sa­de­ce so­ru­lan so­ru­ya ce­vap ve­rip ver­me­di­ği­ni gös­te­rir ve bu da çok sağ­lık­lı bir gös­ter­ge de­ğil­dir. (Öğ­ren­ci bey­ni, sı­nav­dan 15-20 da­ki­ka son­ra, ver­di­ği ce­vap­la­rı da unu­tur. Çün­kü o, bil­gi­yi, do­nan­mak için de­ğil, sı­nav­da so­rul­du­ğun­da söy­le­mek için öğ­re­nir.) Bu tür ho­ca­lar, “fil­di­şi  ku­le­le­ri­ne çe­kil­mi­ş” di­ye­ce­ğim; fil­di­şi ku­le­ye zu­lüm ola­cak; çün­kü bu tür ho­ca­lar de­ğil fil­di­şi ku­le ge­ce­kon­du ol­ma şah­si­ye­ti bi­le gös­ter­me­yen der­me-çat­ma zih­ni­yet dün­ya­la­rın­da de­be­le­nip du­ran in­san­lar­dır. Bun­lar­dan hiç­bir şey ol­maz.

Ön­ce­ki se­ne öğ­ren­di­ği bil­gi­yi, son­ra­ki se­ne de kul­lan­ma­sı ge­rek­ti­ğin­de “A­ma ho­cam o ge­çen se­ne­nin bil­gi­si idi.” Di­yen öğ­ren­ci­ler var ar­ka­daş­lar. Öğ­ren­me ve bil­me ol­gu­su­nun bi­ri­kim­sel (kü­mü­la­tif) bir sü­reç ol­du­ğun­dan ha­ber­siz olan bu kit­le, her ya­rı­yıl ba­şın­da ken­di­ni oto­ma­tik ola­rak re­set­le­yen bil­gi­sa­yar gi­bi.

Öğ­ren­ci­ler, ar­tık öğ­ren­me­yi, ho­cay­la bir alış ve­riş gi­bi gö­rü­yor­lar. “Ho­cam bu ma­ka­le­yi, sı­nav­da so­ra­cak­sa­nız oku­ya­lım.” de­me mo­dun­da ço­ğu. Ya­ni ne ka­dar not, o ka­dar öğ­ren­me.

Ken­di ala­nım­da­ki (ede­bi­yat) bir tra­je­di­den söz et­mek is­ti­yo­rum.

Bu­gün Türk Di­li ve Ede­bi­ya­tı, Türk­çe, Çağ­daş Türk Leh­çe­le­ri ve Ede­bi­yat­la­rı bö­lüm­le­rin­de oku­yan 30 bin ci­va­rın­da öğ­ren­ci ol­ma­sı la­zım. En ka­ba bir he­sap­la, bu öğ­ren­ci­le­rin üç­te bi­ri­nin ede­bi­yat-sa­nat der­gi­si oku­du­ğu­nu farz ede­lim. Bu du­rum­da ede­bi­yat-sa­nat der­gi­le­rin­den ba­zı­la­rı­nın en az 10 bin ti­raj yap­ma­sı la­zım. Fa­kat en ka­ba­da­yı ede­bi­yat der­gi­le­ri­nin bin ci­va­rın­da sat­tı­ğı da bi­li­ni­yor.  Ya­ni hiç ede­bi­yat der­gi­si oku­ma­yan ede­bi­yat­çı­lar ye­ti­şi­yor (Ger­çi hoş; ho­ca­la­rı da oku­mu­yor­lar ya!...)

 “Bi­zim alan­lar­da hiç de böy­le de­ğil.” de­me­ye kalk­ma­yın; aşa­ğı yu­ka­rı her bö­lüm­de du­rum ay­nı. Öğ­ren­ci­le­rin ge­ne­lin­de “Dip­lo­ma­yı ve­rin de gi­dek.”  ha­va­sı var.

Ba­zı öğ­ren­ci­ler da­ha da tu­ha­f…. Bun­lar, kam­pü­se, fa­kül­te ko­ri­dor­la­rı­na ve­ya kan­ti­ni­ne gel­dik­le­rin­de, gü­ne­şin vü­cu­da C vi­ta­mi­ni ver­me­si gi­bi, hiç­bir gay­ret sarf et­me­den bil­gi ışın­la­na­ca­ğı­nı ve bil­gi­le­rin be­yin­le­ri­ne böy­le gi­re­ce­ği­ni zan­ne­di­yor­lar ve zah­met edip gel­dik­le­ri fa­kül­te­de ne ders­lik­le­re gi­ri­yor­lar ve ne de kü­tüp­ha­ne­yi kul­la­nı­yor­lar!...

Ey mil­let!... Dip­lo­ma­lı in­san sa­yı­sı­nı art­tı­rı­yo­ruz ama bu dip­lo­ma­la­rın ni­te­li­ği­ni ar­tı­ra­mı­yo­ruz; far­kın­da mı­sı­nız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi