Ahmed Gürkan

Ahmed Gürkan

İKTİDAR BİZDE OLSA NE OLUR?

İKTİDAR BİZDE OLSA NE OLUR?

Geçtiğimiz günlerde Üstad Necip Fazıl Bey’in vefatının sene-i devriyesini idrak ettik. Üstad Necip Fazıl, Serdengeçti Osman Yüksel Bey’in ifadesiyle hiçbir boşluk bırakmadan dâr-ı bekaya göçmüştür. Ardında yüz küsur kitaplık bir külliyat bırakan Üstadın “lekesiz” bir mücadele hayatı vardır.

 

    
Şüphesiz ki Necip Fazıl’ı “Üstad” yapan Mürşidi Seyyid Abdülhakim Arvasî Efendidir. Abdülhakîm Efendinin irşadı ile nefsinin heva ve hevesinden tezkiye olmuş, nefsanî arzu ve isteklerden temizlenerek, eski bohem hayatını terk etmiştir.

Necip Fazıl Bey’in bizlere numune teşkil eden en mühim hususiyetlerinden biri ise istikamet sahibi olmasıdır. O hak olan kelamı eğip bükmeden, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan, devrimci yobazlara karşı en güzeliyle haykırmıştır. Bugün ne yazık ki siyaset ve fikriyat sahasında birkaç istisna hariç böyle bir duruş sergilenmemektedir.

Aşağıda Üstad’ın Tek Parti karanlık döneminde yazmış olduğu “İktidar Bizde Olsa Ne Olur?” isimli yazısını içinde bulunduğumuz seçim süreciyle alâkası olması açısından sizlerle paylaşıyorum. Naçizane tavsiyemiz sizden oy istemeye gelen adaylara aşağıdaki maddeleri sayınız ve bunları tatbik edebilecek cesaret, azim ve iradeyi kendilerinde görüyorlarsa onları destekleyiniz.

Üstad’ın dediği gibi “bunlar olur ve bunlar olmadıkça hiçbir şey olamaz!”.

“Kadın evine döner. İçki yasak. Kumar paydos. Kahvehane yok. Fuhuş imkânsız.

Yeni baştan programlaştırılıncaya kadar sinema namevcut...

Her fert, devlet emrinde vazifeli, murakabeli, semereli.

20 yaşından sonra bekâr erkek bulunamaz.

Çocuk doğurma seferberliği.

Bütün hapishaneler boşaltılmış, herkes serbest bırakılmış ve "dileyen bundan sonra dilediğini yapsın ve görsün!" denmiştir.

Adam öldüren yarım saat içinde muhakeme edilir ve hemen öldürülür.

Hırsızlık edenin kolu kesilir.

Sokağa tükürmenin bile cezası, en aşağı, suratına tükürülmektir.

Devlet mekanizmasında rüşvet, suistimal, iltimas, ele geçtiği zaman failine ölümü cana minnet bildirecektir.

En küçük suç mâna ve edasına göre, devlet ve cemiyet bütününe ve bu bütünün dayandığı mukaddesat köküne ihanet sayılabilir ve cezası hemen ölüm olabilir.

Devlet reisi, tesir altında kalan hâkimle, Allah’ı inkâr eden adam arasında fark görmeyecektir.

Bütün kanunlar, tek kaynaktan ve millî bünyenin içinden doğacaktır.

İçtimaîleşmeyen için nefes almak bile imkânsız olur.

Hususî şekilde yetiştirilmiş 100.000 mefkûreci genç, köy ve köylü kalkınması işine verilecek, bunlar bütün nefs ve hayatlarını köye gömen fedailer olacak.

Garbın müsbet bilgilerini ve fen harikalarını vatana getirip burada mayalandıracak, Türkleştirecek ve ananeleştirecek, yine fedaî çapında 10.000 mefkûreci...

Şahsî servet, kara mazisi bakımından evvelâ topyekûn devlete geçecek ve sonra oradan dağılacağı şekilde fertlerin olacak...

Servet ve sermaye dehhâmesine yüzdeyüz mâni ve ana köke bağlı iktisadî nizam...

Hiç bir fert dilenemez ve hiç bir fert ötekini istismar edemez.

İçinde tek aç olan sokak, tek aç olan semt, tek aç olan şehir, baştan başa hastadır.

Terbiye zabıta ve müeyyidesi. Temizlik zabıta ve müeyyidesi. Sıhhat zabıta ve müeyyidesi. Zarefet ve incelik zabıta ve müeyyidesi.

Kılıkta, edada, yapıda, şehirde, her yerde ve işde şahsiyet.

"En aşağı hayvan, taklitçidir" telâkkisi.

Politikasız tarih, gerçek ilim, saf sanat.

Namütenahi hak ve hakikat esareti içinde namütenahi hürriyet.

Tek hak ve hakikat noktası etrafında tam sınıfsızlık.

Tek hak ve hakikat noktası etrafında tam halkalanış ve fırkasızlık.

İman, lisan ve kan birliği; ve yabancı unsurlardan tam ayıklanış.

Din adamları, cemiyetin en derin, en bilgili, en ince, en yumuşak, en zarif, en zevkli şahsiyetleridir ve yalnız vecd ve aşkla doludur.

Din adına açılacak, bilgisiz, ahmak, karanlık ve kaba ağız hemen bir paçavra gibi yırtılır.

Mazinin bütün putları ve putlaştırmalarıyle büyük ibret müzesi...

Hayırsız adada, tâ alınlarından kızgın damgayla mühürlü, bilmem kaç bin zatı muhterem...

Ve yeni ahlâk, yeni iman, yeni nizam, yeni dünya görüşü, yeni plân ve eski din...

Bunlar olur; ve bunlar olmadıkça hiçbir şey olamaz!

En cahil çobanın bile tahteşşuurunda hasretini çektiği inkılâp budur!

İnkılâp budur!”

12 Mart 1948

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmed Gürkan Arşivi