Çözüm Mektubu
Değerli okuyucular, Üniversitelerden, bölgeden ve Türkiye’nin birçok noktasından e-postalar alıyoruz.
Vatandaşların sorunlarını, sıkıntılarını, olabildiğince dile getirmeye, açıklamaya çalışıyoruz.
Bazı gelen postalar yorum yapmayı imkansız kılıyor.
Tıpkı aşağıda bir bölümünü yayınladığımız mektup gibi. Van Ercişli bir Türkmen vatandaşımız bölgede yaşananları anlatıyor:
“2002 öncesinde bölgede Türk-Kürt mevzusu kaşınmamış ayrımcılık halk tarafından benimsenmemişti. Yine aynı şekilde PKK halk tarafından fazla destek görmüyor örgüte katılanlar halk tarafından hoş karşılanmıyordu. Bu yüzden örgüt için çalışma yapanlar hem devletten hem milletten çekinerek korkarak faaliyetlerini sürdürüyordu. Halk başlıca geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılıkla geçiniyor bir kısmı batıya sezonluk işçi olarak göç ediyordu.
2002 sonrasında bölge halkına önce ‘Sen Kürtsün sen Türksün’ diye ayrıştırmaya başlanıldı. ‘Bizden önce sizi çok ezdiler çok sömürdüler, haklarınızı ihmal ettiler biz size gereken önemi vereceğiz’ diyerek bölge halkına ezilmişlik potansiyeli yüklediler.
Tabi halk bu kadar ezilmişlik moduna girmişken 1999’dan beri bitme noktasına gelmiş ve tek taraflı ateşkes ilan etmiş PKK boş durmadı ve kendisini ezilmiş hakkı çalınmış olarak hisseden halka haklarını aramak için dağın yolunu gösterdi.
İlk başlarda bölge halkının olgun insanları bunlara kanmazken gençlerini kandırmayı başarıyorlardı. Örgüt kısa sürede sayı olarak kuvvetlendi.
Onlar sayı olarak kuvvetlenince arkasından dış mihrak dediğimiz devletler tarafından ekonomik lojistik olarak destekleri daha da artıyordu.
Örgüt hem sayı hem ekonomik hem lojistik olarak büyüyüp güçlenince bu defa muallakta kalan bölge halkının bir kısmı örgütü desteklemeye başladı.
İyice cesaretlenen örgüt bölgedeki aşiretlerden destek istemeye başladı. Destek vermeyen aşiret ileri gelenlerinin çocukları, torunları dağa kaçırılıp destek vermek zorunda bırakıldı.
Bunlar olurken siyasilerden halkın arkasında duracak hiç bir hareket gelmedi. Köylü kendince hesap yapmaya başladı; ‘başıma bir iş gelse devleti çağırsam ne zaman gelir belli değil ama örgüt bir saatte dağdan köye iner’ diyerek örgütü destekleme kararı aldı.
Destek vermeyen köyler yakılıp yıkılarak köy meydanında bir iki kişi öldürülerek ya da çocukları dağa kaçırılarak çoğu köyler örgütü desteklemeye mecbur bırakıldı.
Örgüt, gücün doruğundayken saldırmaya başladı. Şehit haberleri gelmeye başlayınca kamuoyunun tepkisinden dolayı siyasiler "mücadele var ki şehit geliyor" dedi.
Sonradan aynı siyasiler tarafından “şehit haberleri gelse daha mı iyi" denilecekti.
Yine de milletimizin gazı alınsın diye kış mevsiminde PKK’lılar mağaralarına çekilip ortalıkta olmadıkları zaman Diyarbakır’dan havalanan F-16’lar boş dağları ve kayaları bombaladılar.”
Yarın, mektuba kaldığımız yerden devam edeceğiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.