Kime Oy Vermeli?
13 yılın bir yanlış-doğru cetveli çıkarılsa, elbette doğru kısmı daha çoktur. Gençlik yıllarımızı gömdüğümüz mücadelenin ilk ürünlerini almaya başladığımız yıllardı geçen 13 sene. Askeri vesayet sona erdirilmiş, milli irade siyasetteki ağırlığını kazanmaya başlamış, yüksek yargıdaki hukuki oligarşi yok edilmiş, üniversiteler 28 Şubat tesirinden kurtulmaya başlamış (Ama tam manasıyla henüz kurtulmamış.) sosyal ve ekonomik istikrar maya tutmaya başlamış, İstanbul sanayi cuntası dizginlenmeye başlamış, buna bağlı olarak İstanbul sanayi cuntasının basındaki borazanlarının etkisi azaltılmış, terörün kan akıtması engellenmiş... Duble yollar, hava alanları, kanalistanbul, 3. Havaalanı... Daha bir sürü doğru sayılabilir. Bunlara karşı çıkmak için Türkiye’nin müzmin muhalefet partilerinden birine mensup olmak lazım.
Çok iyi, çok güzel, çok hoş da... 13 yıllık iktidara rağmen, mesela gençlik bu yıllar zarfında yaşadığı boşluğu, hiç bir dönemde yaşamamıştır. İnşaat müteahhidi ufkunu aşıp işin “insana yatırım” boyutuna gelememiş ve mevcut görünüşüyle de geleceğe benzemeyen bir siyasi kadro var iktidarda. Hareketin gençlik tabanı diye bir şey olmadığı; tabanın altında büyük bir obruk olduğu; en ufak bir sosyal sarsıntıda mevcut tabanın bu obruğa gömüleceği belli iken, gençliği hiç umursamayan bir iktidar.
13 yıldan beri süren iktidar var ve hala üniversiteye gelen gençlerde kültürel seviye tartışılamayacak kadar feci. 13 yıldan beri bu yaraya merhem olunamadı. Milli Eğitim’in okullarından gelen mamuller hala çok defolu. İnşaat yatırımına kafa yoranlar, insan yatırımına kulaklarını tıkamış vaziyetteler.
Devlet kadrolarında liyakattan ziyade, iktidar gücüne yakınlık söz konusu olmuş; medyada, nev-zuhur, derinliksiz, popülist, zevksiz “beyaz Müslümanlar” piyasaya “A Takımı” olarak sürülmüş ve hatta bazıları “düşünce adamı” diye pazarlanmış... “Dava delisi Kerim”ler “siyah Müslüman” kategorisinde “tü kaka” mevkiine itilmiş...
Seçmeni yorulmuş ve bıkkınlaşmış... Çözüm süreci verimsizleşmiş... (Kendi alanım açısından) üniversite politikaları ve uygulamaları yanlış...
Aklıma sorsanız yukarıdaki cümleleri kurar ama vicdanıma sorsanız şu cevapları alırsınız:
İstikrar, asla vazgeçilmezimizdir... 13 yılın en büyük kazanımlarından biri istikrardır.
PKK ve HDP’nin peşine takılmış bir muhalefetle, ülke bir kaosa sürüklenmek isteniyor. HDP’yi parlatma gayretlerinin arkasında, İstanbul sanayi cuntasının çıkarları var. Çünkü, çıkacak kaostan en fazla İstanbul sanayi cuntası faydalanacak ve hatta tekrar politik belirleyici güç olacaklar.
Kemalist çizgiye demir atan MHP’ye mi oy verelim?
Bir türlü kendisini yenilemeyen CHP’ye mi oy verelim?
Boşa gideceğini bile bile ittifakçılara mı oy verelim?
Bütün bunları düşündükten sonra en önemlisi de şu: Gelinen şu noktadan sonra, tam da dar boğazdan geçerken, gemiyi terk etmek ahlaki mi?
Ben, gerçek dostluğun, bir şansa daha vermek üzere, dar günlerde dostu yalnız bırakmamak olduğuna inanıyorum.
Evet, 7 Haziran’da dostu yalnız bırakmayalım ama 8 Haziran’dan itibaren de hesap sormaya başlayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.