Dâvâ Sayın Başbakan’a ithaf…
Dün dâvâ nedir diye sorduk içtenlikle…
Nurettin Topçu’nun o bizce meşhur ve fakat cemiyetçe garip bulunan mesuliyet anlayışı içinde ve Mehmet Âkif’in Safahat’ının başında vuzuhla değindiği samimiyet hüneriyle cevap vermek isterdik.
Hatta şanlı bir karşılama tertip ederdik diye belirttik, altını çizdik…
Keşke bir dâvâ olsaydı…
Dâvâ nedir Sayın Başbakan?
Dâvâya sadakat nerede başlar nerede biter!..
Hıyanet nedir?
Gerçekten mesele, seçim öncesi bir kısım dalkavukların verdikleri ilanlarda yazıldığı gibi bir kurtuluş savaşı mıydı? Birinci Cihan Harbi’nin bir intikamı mı idi?
Bir diriliş neslinin amentüsü mü idi?
Neydi dâvâ?
Dâvâ Bakara Suresi ile dalga geçilmesi ve bütün kutsal değerlerimizin siyasete alet edilmesi mi idi?
Dâvâ 700 bin liralık saat ve o saatin müdafaası mı idi?
Dâvâ ayakkabı kutuları ve fısır fısır telefon konuşmaları karşısında üç maymunu oynamak mı idi?
Dâvâ kentsel dönüşüm planları başlığı altında kentin bütün tarihi dokusunun bozulması ve şehir kimliğinin dejenerasyonu mu idi?
Kubbeyi yere koymak mı idi dâvâ?
Dâvâ “Hacı Bayram ve çevresini restore edeceğim” diye Hacı Bayram’ın mahzunlaştırılması mıydı?
Saat kuleleri miydi dâvâ? Tuhaf ve fabrikasyon şehir kapıları mı? Dâvâ toplu konut mu, dâvâ halkı dilenciliğe alıştırmak mı? Nedir dâvâ?
Dâvâ kaba, nobran, haddi aşan beton inşaatların pıtırak gibi her yeri kaplaması mıydı?
Dâvâ Nex Level miydi?
Dâvâ Anteras mıydı?
Dâvâ Ankamall mü idi?
Dâvâ kumpasa gelmek miydi?
Dâvâ Esad’la tatile gidip sonra birdenbire ABD ile stratejik ittifak olduğumuzu zannedip Büyük Ortadoğu Projesi eş-başkanı olarak gururlanmak mıydı?
Dâvâ “musluklar akarken küpünü doldurmaya bakacaksın” diyenlerin dâvâsı mıydı?
Dâvâ inanmadığı halde inanmış gözükenlerin dâvâsı mıydı?
Dâvâ münafıklarla birlikte bile bile aynı tezgâhların içinde gelin güvey olma dâvâsı mıydı?
Dâvâ neydi?
Dâvâ emek miydi? Emeği sömürmek mi?
Dâvâ neydi?
Dâvâ çile miydi?
Dâvâ neydi, gariplerin dâvâsı değil miydi? “İslâm garip geldi garip gidecek” diyen o ismi en güzelin dâvâsı değil miydi?
Mazlumların, mazlum milletlerin, adaletin, merhametin, sadakatin, vefakârlığın, fedakârlığın, hürmetin, hikmetin, aşkın, basiretin, faziletin, emanetin, emaneti ehline vermenin, îmânın, merdaneliğin, civanmertliğin, adanmışlığın, cihan hâkimiyeti mefkûresinin, nizâm-ı âlemin, ilâ-yı kelimetullah’ın… neyin evet neyin dâvâsı…
Kentsel dönüşüm yalanlarının, talanlarının dâvâsı mı?
Dâvâ rantiye dâvâsı mı?
Dâvâ kubbesi tabak kadar mahalle camilerinin sipsivri, acemice dikilmiş, göğü delecekmiş iddiasındaki minarelerinin dâvâsı mı?
Dâvâ mersedeslerin dâvâsı mı?
Dâvâ tekebbürün dâvâsı mı?
Dâvâ Sezai Bey’in bir şiirinde geçtiği gibi “yerden fazla yükseliyoruz üzerindekilerle birlikte”nin dâvâsı mı?
Plazaların, towersların, devasa konut sitelerinin, avm’lerin dâvâsı mı?
Dâvâ meraların işgali yani hayvan haklarının ilgası dâvâsı mı?
Dâvâ meralara yeni konutlar dikme dâvâsı mı?
Dâvâ toprak ve su kaynaklarının gasbı dâvâsı mı?
Dâvâ bankalardan yandaşlara kredi dağıtma dâvâsı mı?
Dâvâ yalakalara ve cahillere gazete ve televizyon kanalı bahşetme dâvâsı mı?
Dâvâ ne hakikaten?...
Kleantalist ilişkilerle hısım akraba, hemşehri, partili, yandaş yanaşma her içten pazarlıklıya temenna dâvâsı mı?
Dâvâyı biri anlatsın bana!
Dâvâ ne bilelim…
Anlayalım.
Ve biz de her zaman elini taşın altına koyma alışkanlığı olan birisi olarak sorumluluk yüklenelim.
Ben sana inanıyorum, zira tanıyorum.
Dâvâ de canımı ye…
Buna kendin inanıyor musun ismi en güzel adam?
Lütfen bana söyle!
Kulağıma söyle. Bir dâvân olduğunu bileyim, uğruna canım feda olsun…
Rubai
Sebat etmeye ne var yalan dolu davada
Ne söz varsa verilmiş kaldı hepsi havada
Bir tesellim var o da mazi unutulmuyor
Gözetliyor intikam izini masivada
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.