Kemal Derviş Hükümeti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüştü.
Koalisyon alternatifleri tartışılırken seçim sonucu Başkan olamasa da bir inisiyatif ortaya koydu Erdoğan.
Yine siyasetten anladığını cümle âleme gösterdi.
Kaç zamandır seçim üstüne seçim kazanan bir ekibe sahip olan Erdoğan’ın muhtemel hükümet yapılarını değerlendirerek bir ön-alış fırsatı yakaladığı açık.
Deniz Baykal ile görüşen Erdoğan aslında kendi partisine de mesaj vermiş olmaktadır. Her ne kadar Davutoğlu, gelişmelerden haberi varmış gibi davransa da “parlamenter sistem içinde yapılması gerekenler bellidir” gibisinden açıklamaları boşuna yapmıyor.
AKP’nin hükümetten ayrılması bu parti ve çevresi için olacak bir şey değil.
AKP hükümetten ayrı düştüğünde başına gelecek felaketleri elbette biliyor.
Fakat asıl hükümetten ayrı düşmeme mecburiyetinde olan CHP ve Kılıçdaroğlu…
Çünkü seçimlerin aslında tek galibi var: HDP.
Akparti, CHP ve MHP seçimlerden umduğunu bulamadı ama her üçü de kendince bir zafer tablosu çıkarmaya çalıştılar.
Fakat seçimin bütün dünyaca kabul edilen tek galibi var o da HDP.
HDP’nin seçimden galip çıkması aslında Kürt Sorunu Çözüm Süreci’nin tamamlanması demek.
Terör örgütü ile istihbaratçıların kapalı kapılar ardında çözüm süreci icat etmesi ve takip etmesi gibi bir uygulamaya gerek olmadığı anlaşıldı. Sistem, sorunu kendi içinde çözdü. Artık Kürt sorunu yoktur. Bunu Demirtaş, bizzat seçim sürecinde ve sonrasında kanıtlamış olmalıdır.
Bazı çevreler eski türküleri söylese de sorunun demokratik süreç içinde yani seçimle çözüldüğünü Demirtaş kabul etmiş gözükmektedir.
Bundan daha iyisi olabilir mi?
Demek ki MHP’nin üç başlık altında topladığı kırmızıçizgilerinden biri kendiliğinden çözülmüş ve gündemden kalkmış olmaktadır.
İkincisi ise başkanlık sisteminden vaz geçilmesi idi. İşte vaz geçildi. Daha ne olsun. Kim bundan sonra bu sonuçlara inat başkanlık lakırdıları eder. Etse etse yandaş ve yanaşma medyanın neyin olup bittiğini hala anlamayan angut veya sazan davranış koduna sahip yeni yetme gazeteciler eder.
Ediyor da…
Demek ki MHP’nin ikinci şartı da ortadan kalkmış durumda.
Fakat MHP liderinin ikinci gece söylediği gibi “sabahlara kadar TV yorumcuları konuşup dursunlar…”
Yok, “MHP ile çözüm süreci sıkıntıya düşermiş, yok MHP yi kim kullandı?” Cart curt...
Adam hâlâ, “Gezi parkının intikamını aldılar. Gezi parkında yapamadıklarını seçimle yaptılar” diyebiliyor. Demokrasi anlayışı bu kadar işte…
Bazıları da bu seçim sonuçlarının başkanlık sisteminin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunu iddia edebiliyor. Bunlar nerede okudular? Hangi eğitimden geçtiler? Bu oğlanları ve bu kızları kimler doğurdu?
Seçimlerin sonucuna göre birinci koalisyon ihtimali, AK Parti karşısındaki güçlerin, ilk iki maddesi gündemden kalkan MHP’nin kırmızı çizgileri etrafında hükümet kurmalarıdır.
Yani yolsuzlukların ortaya çıkarılması ve restorasyon hükümeti…
Fakat medya ve iş dünyası elbirliğiyle bu ihtimali ortadan kaldırmaya azmetmiş gözüküyor. Hemen herkesin ağzında ve onlara paralel koalisyon kurması beklenen partilerin içlerindeki uzantıları durmaksızın eski düşmanlıkları ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. MHP ile HDP karşıtlıklarını… CHP ile MHP karşıtlıklarını… CHP ile HDP karşıtlıklarını…
Kısacası AKP - CHP koalisyonu alternatifinin öne çıkması hedefleniyor.
CHP koalisyona mahkûm…
AK Parti de koalisyona mahkûm…
Dolayısıyla AKP ile CHPnin hükümet kurması diğerlerinden daha kolay gibi…
İşte Sayın Erdoğan’ın adamları bu çerçevede mesai harcamışlar anlaşılan…
Düşünülen bir Kemal Derviş hükümeti…
Zaten AK Parti’yi iktidara sürükleyen sürecin önünü açan Kemal Derviş dönemi değil mi?
Kemal Derviş’in ekonomiyi düzeltmek üzere yurt dışından transfer edilmesi ile DSP, MHP ve ANAP hükümeti kursakları kontrol eden bir dizi uygulamaya imza attılar. Kemal Derviş tedbirleri uzun vadede ekonomiyi kendi sistemi içinde düzeltti. AK Parti o miras üstüne oturdu. 2007 yılına kadar da sürdürdü. Sonraki dönem, yeniden Türkiye’nin, Kemal Derviş’in ekonomiye yön vermesini talep eder bir sürece girdiğini gösteriyor.
Deniz Baykal ile Erdoğan bu alternatifi tespit etmiş olmalılar ki arkasından hareketlenecek olan siyasetteki yeni düzenlemeleri planlamış olmalılar.
Erdoğan-Baykal görüşmesinin arkasında yatanı ben böyle anlıyorum.
Yani gündemde Kemal Derviş hükümeti var.
Kılıçdaroğlu ile Davutoğlu ise çaresiz bu süreci izleyecekler…
Her ikisi de, başta Davutoğlu olmak üzere, kendi partileri üzerinde bir lider inisiyatifi geliştirirlerse o zaman başka…
Fakat her ikisinin de bunu başarabilecek donanımları olsa da kozlarının olup olmadığı tartışma konusu…
AK Parti üzerinde Erdoğan her zaman rol oynayabileceğini yakın süreçte birkaç kez gösterecek bence…
Mesela Numan Kurtulmuş’u verdiği sözü tutabilir bu dönem…
Sayın Davutoğlu aslında seçim öncesi yapacaktı ne yapacaksa…
Ve seçim öncesi kendi lider kişiliğini ispat etse idi, sorumluluk da, yetki de kendisine ait olacaktı. Sahalara inen Erdoğan miti artık bu ihtimali gündemden çıkarmış gibi…
Halbuki Davutoğlu birikimi ve söylemi itibariyle MHP ile daha sağlıklı ve uzun vadeli koalisyon hükümeti kurabilirdi.
Belki hâlâ bu şansı var.
Ama parti üstünde gerçekten kendisinin bir yetkisi var mı?
O yüzden en başta hiç ihtimal verilmeyen AKP - CHP koalisyon hükümeti daha gerçekçi çözüm diye öne sürülecek.
O da Kemal Derviş hükümeti olacak.
Yani restorasyon ihtimali başka bir veçhesiyle daha kolay halledilecek.
Aylar önce “devri sabık yaratmayacak bir MHP-AKP koalisyonuna Türkiye hazır olmalıdır” diye yazmıştım. Seçimden aylar önce…
Ama şimdi devri sabık yaratmayacak bir CHP’li hükümeti, ‘üst akıl’ planlıyor gibi..
Şaşılacak bir şey gibi de görülmüyor günümüz Türkiye’sinde bu…
Olmaz olmaz demeyin…
Oluyor işte…
Böyle bir durumda muhalefeti temsil edecek MHP ile HDP’nin yeni pozisyonları da ilginç olacak…
Her iki partinin muhalefetinin AKP ile CHP hükümetine olumsuz değil, bilakis olumlu tesirleri olabileceğini söyleyebiliriz.
Dünyaya da iki kimlik siyasetinin yanlışlığını anlatan merkez, yine krizden yırtmış olacak böylece…
MHP Türkçülük, HDP de Kürtçülük yaftasına kilitlenecekler ve merkez kendini böylece kurtaracak.
Umulan bu…
Demirtaş’ın bu tehlikeyi fark ettiğini zannediyorum. MHP’deki eski ezber tavırlar ise onu bu kategoriye sokabilir. Bu da MHP için acıklı bir tablo ortaya çıkarır.
Hayırlı olsun Kemal Derviş hükümeti merkeze diyebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.