Ne de güzel bir deyimdir bu… Yani gerçeklerin gün ışığına çıktığını ifade eden… Yani ayıpların, yanlışların bir şeylerle kapatılmasının sona erdiğini anlatan bu deyim…

Önce geçen sezonun şampiyonundan söz edelim… Ben ne dedim; Galatasaray bu teknik adamla bir yere varamaz… Hem de daha resmi müsabakalar başlamadan önce ettim bu sözleri… Çünkü hazırlık maçı falan, bu hoca hem maceracı, hem de bilgisiz… Hele hele Steau Bükreş maçının son on dakikasında Hasan’ın yerine genç Erhan’ı aldığında, Galatasaray’ın bu teknik adamla çok sıkıntı çekeceği gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya çıktığında… O Erhan nerede şimdi? Kiralık gitti. Madem kurtarıcı idi, neden çabucacık gönderildi. Antalyaspor maçının genel teknik kritiğini yapmadan çok önemli bir noktaya temas edelim… Tek ön libero Ayhan, 70. dakikada oyundan alınıyor, yerine Lincoln giriyor… Yani Galatasaray dörtlü savunmasının önünde ön liberosuz bırakılıyor. Kaç dakika? Tam yedi dakika… O sırada Antalya ne oynuyor… Siyahi oyuncularıyla müthiş bir kontratak oyunu… Yani gel beni yen davetiyesi… Peki bu arada kim ön libero oluyor? Kewell… Oha yani… Galatasaray maça nasıl başlıyor? Ayhan tek ön libero, önünde Arda… Yani orta saha fizikman bitik… Baros neden alındı acaba? Hazır mı değildi? Hayır… Milli takımda maç bile oynadı… O zaman Ümit Karan, tıpkı Gerets ve Kalli’de olduğu gibi Almanca bilenler kontenjanından mı oynuyor? Tek diyeceğim olmayan konu, Hasan’ın sağ bek oynaması… Hasan gibi büyük bir oyuncuyu nereye koysanız oynar zaten… Yeter ki, fizikman ve kafa olarak hazır olsun… Tamam Galatasaray, Antalya’yı abluka altına aldı… Aldı ama rakibin ikramından… Daha doğrusu rakip, Galatasaray’ın üstüne oturduğunda, fizikman yıpranmayacağını bildiğinden bunu yaptı… Ah ah, gel de birini arama… Nasıl olsa Adnan beyler yeni bir formül bulup, takımı yine şampiyonluğa taşırlar diye düşünüyorsanız, bu hoca buna izin vermez derim… Asıl sakatlar iyileştiği zaman tiyatroya bakın siz… Kimler nerelerde, hangi görevlerle oynayacaklar, görün o zaman… Sahi Mehmet Topal çok mu kötü de yedeğe gitti?

Ya Fenerbahçe

Gelelim Fenerbahçe’ye… Aziz Bey takımından çok memnun olduğunu açıklamıştı ya… Hah işte… Bu kadronun büyük işler yapacağından emindi ya… Maldonado ve Josico çift ön libero… Bana bu ikilinin maç sırasında rakip ceza alanına yaklaştıklarını söyleyebilir misiniz? Peki, aynı konumda beş sene oynayan Aurelio yaklaşıyor muydu? Hem de nasıl… Kazım ve Uğur, neden arkalarındaki bekleri öksüz bırakırlar? Belki de Güiza ve Alex’e yardımcı ön libero bulunmadığından işi barı biz yapalım diyorlar. Tamam da, geri dönmezseniz ne olur? Gökhan Gönül’le kedi fare oynar gibi oynadılar. Ayıp değil mi? Sonra Carlos’u da aynı duruma düşürdüler? Peki, hem Lugano, hem Edu olmadığından Önder bu takımda stoper oynamaz mı? Yahu bu Önder geldiği sezon Belçika liginin en iyi stoperi seçilmedi mi? Aragones gibi bir usta bunu nasıl göremez? Sahi Emre nerede? Milli maçlarda çok mu yoruldu? Peki, ligin hiç mi önemi yok? Elalem iki günde bir maç oynuyor… Gökhan aynı maçları oynamadı mı? Emre’nin torpili kim? Belli de, kimsenin dili varmıyor, yüreği yetmiyor yazıp söylemeye… Peki, koca Aragones, kulübede oturan ve sezon başı çok da iyi oynayan Selçuk’u maça atmayı hiç mi düşünmez? Yoksa adı yerli diye mi bunu yapmaz… Kazım’ın artık bu takımdan gitmesi gerekir. Ben şimdiden söyleyeyim… Hem oyunu karmakarışık edeceksin, arkandaki beki yalnız bırakacaksın, sonra da oyundan alındığında teknik direktörünü protesto edeceksin… Sanırın bu defa Aragones de görmüştür… Özetle durum vahimdir… Alex’in kırk yılda bir koşacağı, mücadele edeceği tuttu, onda da takım uyudu… Peki kaleci Volkan? Ben ne dedim, sezon başlamadan… Bu kaleci portföyü ile Fenerbahçe’nin sonu iyi olmaz demedim mi? Hadi bakalım Aziz bey, Fenerbahçe’nin kadrosu yeterli mi hala?