Doğru Söze Ne Denir
Köşede kalmış yazarları bulup çıkarmak, emaneti ehline vermek hepimize farzdır.
BETONUN MEDENİYET SAYILDIĞI BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ ORASINI ANLADIK.
Her yeri beton kaplayınca rahat ediyoruz, bir gram kum, bir gram toprak, bir gram yeşil rahatsız ediyor.
Hadi rahatsızlık bir kenara, matematik, fizik kanunlarını da mı bir kenara bıraktınız? Görünen o ki öyle olmuş.
Suyu emecek olan toprağın her santimetrekaresini betonla kaplayıp, dev binalar dikip, yoğun yağmurda her yanı sel basınca, tam olarak neye şaşırıyorsunuz?
Yağmurun gideceği yeri düşünmemek, elmayı havaya atıp yere düşmemesini beklemek gibi.
Akıl ve mantık kaidelerini ir kenara bırakıp önlem almayınca, fizik kanunlarını hiçe sayınca başımıza gelen büyüklü küçüklü her facianın ardından fıtrat mı demek gerekiyor?
Ne gerekiyor?”
Melike Karakartal Hürriyet’in Kelebek ekinde böyle yazıyor. (24 Haziran 2015, Kelebek, s.2)
Hiç Kelebek okumazdım artık ana gazeteyi ne bileyim bin Akif Beki’yi Ertuğrul Özkök’ü o Sedat’ı filan okumayacağım. Kelebek ekindeki kızların yazılarını okuyacağım.
Esasında onlar asıl gazetede yazmalı bence…
Türkiye’nin meselesi bu işte…
Yirmi otuz yıldır haykırıyorum.
Toprak ve su kaynaklarını muhafaza ve geliştirme meselesi asıl gündem maddemiz olmalı.
Bütün öteki gündem maddeleri sahte ve global statükonun dayatması…
Asıl meselesini bilmeyen toplumlar asıl meselesini bilen toplumların oyuncağı olurlar.
Türkiye’nin asıl meselesi toprak ve su kaynaklarının muhafazası ve geliştirilmesidir. Bu çerçevede şehir ve çevre sorunlarıdır.
Çarpık şehirleşme o kadar sınır tanımaz bir boyuta ulaştı ki bunları yapanların tanrıları kimler merak ediyorum.
Müslüman olmaları imkânsız zira…
Bu kadar hadnaşinas olunmayacağı Kur’an’ın emri çünkü…
Ama göğün imarı mı var diye yukarı yukarı daha yukarı çıkıp duruyoruz.
Topraktan fazla yükseliyoruz üstündekilerle diyordu Sezai Karakoç.
Anlaşılan Sezai beyin şiirlerini okuduklarını sananlar yüzeyden okumuşlar tıpkı üstadı yüzeyden okudukları gibi…
Tıpkı Arif Nihat’ı Mehmet Akif’i yüzeyden okudukları gibi…
En basit fizik kuralı Melike Karakartal’ın yazdığı gibi…
Su yağmur olup inecek ve toprakla buluşup toprağın o büyük ana yüreği onu içine alacak emecek ve yerin altındaki akiferlere gönderecek. Orada doğanın buzdolabında saklanacaklar.
Kur’an okumayı ilahiyatçı ve imam hatipçi yüzeyden okuma zannedenlere diyorum. Fizik tabiat kanunları, mühendislik hesapları mübarek kitabımızda bulunuyor. Hem de sır ve şifreli olarak değil. Açık açık…
Altınızdan su çekersek size kim su verebilir diyor.
Kur’an böyle dediği halde, şehirleri betonla kapatanlar ve sonra niye sel oldu diye şaşalayanlar aslında kitabı okumayanlardır. Yani okumuş gibi yapan münafıklar aslında…
Kuran açıkça yazdığı halde toprağı betonla kapatanlar, tokileri dere yataklarına yapanlar sel gelip de can aldığında Allah’ı suçluyorlar.
Afet canım ne yapalım filan diyorlar.
Cinayetlerine Allah’ı ortak ediyorlar. İki defa…
Hem kendilerini hem Allah’ı kandırıyorlar.
Mehmet Görmez bir ara kimi entelektüellerin de camilerimizden vaaz vermesinin doğru olacağını söylemişti bir sohbetimizde.
Doğru bir karar.
Melike Karakartal da versin bir vaaz bence…
Ve fizik kurallarının ve metafizik kuralların; adetullahın ve tabiat kanunlarının benzeş olduğunu öğrenelim.
Allah’ın gücüne giden işler yapmayalım. Şehirleri betonla kapayıp suyun akışını engellemeyelim. Bir gram toprağa bir gram yeşile hasret bırakmayalım çocuklarımızı.
Ondan sonra da şaşırmayalım. Bu çocuklar niye ışidçi oldu diye…
Böylesi terör şehirleri ancak terörist yetiştirir…
Terör şehrin ve şehreminin bizzat kendisidir. Rantiye terördür. Kentsel dönüşüm talanları terördür. Dere yataklarına konut yapmak terördür. Haddini aşmak terördür. Kubbeyi yere koymak terördür.
Tarihi dokuyu bozmak terördür. Eski şehre bir çivi bile çakmak terördür. Kat artırımı terördür. Parkları avm yapmak, plaza yapmak towers yapmak terördür. Mera alanlarının özelliğini değiştirmek hatta oralara üniversite yapmak terördür. Koca koca adliye binaları yapmak terördür. Kubbesi tabak mahalle camilerine üç şerefeli dört sipsivri minare dikmek terördür. Devasa varyaplar, devasa konut siteleri, devasa oran arkası betonlar terördür. Televizyondan sürekli yalan söylemek terördür. Soru çalmak terördür. Kul hakkı yemek terördür. İhale canbazlığı terördür. Bakara süresi ile dalga geçmek terördür. Ehliyetsiz adamı göreve getirmek terördür. Kubbeyi çanak yapmak en büyük terördür.
O kadar…
Sedat Ergin ile diğer köşe yazarları Kelebek’te yazsın Kelebek yazarları ana gazeteye geçsin Aydın Bey…
Belki yandaş yahut yanaşma medyada bundan ders çıkarır, ne bileyim…
AKİF BEKİ KEŞKE PAÇOZLUK KONUSUNDA EVVELCE UYARSAYDI
Malum yakındı beyefendiye…
Paçozluk konusunda estetik konusunda şehir eminlerini, ülke idarecilerini uyarmak görevimiz değil mi?
Ne zaman yükseldi bu tuhaf binalar şehirlerimizde?
Son on yılda ne kadar iğrenç yapılar konduruldu şehrin orasına burasına…
Oysa Ak parti iktidara gelirken programına yazmıştı.
Süpermarketler bile şehrin dışına çıkarılacaktı.
Zira kapitalizmin beşiği ABD’de bile artık öyle yapılıyordu.
Fakat ne oldu ne oldu, bırakın süpermarketleri avmlar towerslar plazalar şehrin tam da orta yerine dikildi.
Cami mihverli medeniyetimiz avm mihverli medeniyet haline geldi.
Kim kandırdı?
Paralel yapı mı?
EVET PARALEL YAPI KANDIRDI
Paralel yapıdan bir doçent.
Utah Üniversitesinden bir doçent…
AKP’nin ilk programında büyük süpermarketler şehir dışına çıkarılacaktı.
Sonra ne oldu oldu, şehrin göbeğine yapma kararı aldılar.
Ve azıttılar.
Sebep: Doçentin raporu…
Gecekondudaki genç kız şehrin ortasındaki o mağazalara girip pahalı markaları elleyebiliyor, isterse standa girip selfi yapabiliyor, çalabilirse çalıyor, çalamazsa da tatmin oluyor.
Tıpkı dizilerdeki kahramanları aileden sayan ahmak ahali gibi…
İçselleştiriyor.
Benimsiyor.
O çarpık kapitalizme isyan edip devrimci olmuyor. Bilakis kendini modernizmin, gelişmenin ortağı sayıyor. Bu da Ak parti sayesinde olduğuna göre diyor…
Diyor da diyor…
Böylece kandırdı o doçent…
Madem şimdi paralel yapıyla mücadele ediyor Akparti devleti, bu kandırmacadan da kurtulsun.
İlk programına dönsün.
Şehre estetik kazandırmaya ve paçozluktan kurtulmaya çalışsın.
Gerçi çok geç ama…
Belki son yangından bir şeyler kurtarılabilir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.