Failin Faili
Önceki gün karşılaştığım bir bürokrat, “Neler oluyor böyle” deyip, şu yorumu yaptı:
“Elini vermişsin bir kere, kolunu kolayca kaptılar. Sen misin IŞİD’le savaşa nazlanan (AK Parti Hükümeti’ni kastediyor). Hemen Suruç’u tertiplediler. Buna karşı PKK’yı harekete geçirdiler…”
Son günlerde yaşanan olayların özeti bu bence de.
Küresel sömürge güçlerince, düne kadar katil Esad Rejimi terörist olarak değerlendirilip, buna karşı mücadele edenler ve ettiklerini söyleyenler destekleniyor ve “devrimci” ilan ediliyordu.
Dayatılan bu politika ile bölgede at izi it izine karıştırıldıktan sonra, gebelik süreci bile belirsiz bir doğum gerçekleştirilerek, IŞİD sürüldü sahneye.
Şimdi varsa yoksa IŞİD!
IŞİD üzerinden İslam “terör”le anılıyor; bu arada bir de lütfedilip “yok aslında biz radikal İslamcılara karşıyız, onlarla mücadele ediyoruz” ayağına yatılarak, alkış bekleniyor.
Ki, kimi anlı şanlı uzmanlarımız avuçlarını patlatırcasına alkışlamıyor da değil.
Afganistan’da, Irak’ta da böyle değil miydi? El Kaide’yi ne çabuk unuttuk.
IŞİD gibi sözde İslamcıydı fakat varlığıyla İslam’a, samimi Müslümanlara en büyük zararı veriyordu.
Şimdi de IŞİD?
Ne için, kimin için, neyin mücadelesini veriyorlar?
Aynı şekilde bu PYD, ne ayak?
Bunların arkasında kimler var?
Kamuoyunda bugünlerde sürekli IŞİD ve PKK konuşuluyor.
Yaşanan terör eylemlerinin failleri ya PKK ya da IŞİD gözükürken, fail değerlendirmelerinde bu çemberin dışına asla çıkılmıyor!
PKK’ya ilişkin yorumlar bir noktada anlaşılır da, IŞİD’le ilgili sınırlama ne iş?
Doğrudur, görünürde onlar vardır. Peki ya onların arkasındakiler? Kurucular, koruyucular, oynatıcılar, vaatçiler?
Kim onlar?
Biz saf saf bu sorulara kafa yora duralım, Ankara’da “Amerika’nın İncirlik Üssü’nde istediğini elde ettiği” konuşuluyor.
“İzni” koparmış!
-Ne izni?
Buradan IŞİD’i bombalama iznini.
-PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YPG’yi de bombalayacak mı?
Hayır.
-Neden?
Onlarla müttefikler.
(Önceki gün, ABD’nin en çok satan gazetelerinden Wall Street Journal, “Amerika’nın yeni Marksist müttefikleri” başlığı altında, PKK/YPG’nin IŞİD’le savaşta ABD’nin en büyük silahı olduğunu yazdı.)
-Kime karşı müttefikler?
(Cevap yok.)
-Katil Esad’a karşı mı?
(Cevap yok.)
-Bu savaş kimin için; kime fayda sağlıyor, kime zarar veriyor?
(Cevap yok.)
-Bu şekilde kimlere neyin alanı açılıyor?
(Cevap yok.)
…
Bu noktada hatırlatmakta fayda var:
PKK’nın Suriye kolu PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslim, Suriye Ordusu’nun Rojava’ya dönüşüne izin verilebileceğini, bu durumda kendi silahlı kolları olan YPG’nin orduya bağlanacağını söyledi.
Buradan şu sonuç çıkıyor:
Katil Esad’a karşı savaş tamtamları çalıp, tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’de bugünkü kaos ortamının fitilini ateşleyen ABD’nin, PYD/YPG ile müttefikliği Esad’a karşı değil.
Peki kime karşı?
Türkiye’ye karşı değildir herhalde!
Ne de olsa “müttefik” iki ülke Türkiye ile Amerika, öyle değil mi?!
***
Biz bu sorulara da kafa yora duralım; şimdi Türkiye, Suriye’de IŞİD’i bombalıyor; Kuzey Irak’ta da PKK’yı bombalar gibi yapıyor.
(Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti IŞİD gerçeğinden bihaberdi de yeni mi öğrendi? 2014’te Niğde’de 1 polis 1 asker bir de sivil vatandaşımızı şehit eden bu kukla örgüt değil miydi? Ve PKK bugünkü eylemleri ilk defa mı gerçekleştiriyor. İçinde bulunduğumuz sözde ateşkes döneminde bile sokak ortasında Mehmetçiğin kafasına kurşun sıkmadı mı bu hainler? Dün neden verilmiyordu gerekli karşılık?)
PYD/YPG’ye ise dokunmuyor.
Çünkü Hükümet, tıpkı “müttefikimiz” gibi PKK ile PYD’yi bir tutmuyor; Kürtlerin Suriye’de bir şeyler elde etmesinden rahatsız değil.
Sayın Başbakan açık açık söyledi, “Ya niye rahatsız olalım, niye rahatsız olalım? Rahatsız olsak Kürtlerin kazanımlarından Barzani’nin Kürt bölgesinden de rahatsız olurduk” diye.
Sonuç:
Suriye sınırımızda yaşanan olaylar ve Türkiye’deki terör eylemleriyle ilgili failler belli de, faillerin faillerinden ne haber?
Biz asıl faillere odaklanıp, onlarla mücadele etme cesaretini gösteremediğimiz sürece, ülkenin terör gündeminden kurtulması zor görünüyor.