Büyük Oyun
1 yıl önce İngilizce Öğretmeni Özay ile evlendi.
Erkek evladı olmasını çok istiyordu.
Duaları kabul oldu, eşinin hamile haberini aldı…
Eşyalarını ve odasını aylar öncesinden hazırladılar.
20 gün önce nur topu gibi bebekleri oldu.
Adını ‘Ali’ koydular…
Kulağına ezan okudular, her yerden tebrik mesajları yağdı.
Aileler de çok iyi anlaşıyordu, gençlerin böyle güzel bir yuva kurup, böyle güzel bir evlat vermeleri hepsini mutlu etti.
Artan terör olayları bunaltmıştı 4 yıllık polis memuru Abdullah Ümit Sercan’ı…
Yeni doğan evladını 2-3 gün gördükten sonra eşiyle birlikte babasının evine tatile gönderdi.
İlk evlatları olması nedeniyle anne ve babasından destek aldılar.
Kafası rahatladı, en azından “şu kirli ortamdan uzak dururlar” dedi.
Ama evlat özlemi ağır basıyordu. Aklı, bebeği ve eşindeydi…
“Artık dönün” dedi eşi Özay’a…
Özay hanım, bebeğiyle birlikte Mardin’e gitti…
Uçaktan indi…
Apronda hazır bekleyen emniyet yetkilileri ve sağlık görevlileri dikkatini çekti…
Çok geçmeden kendisine doğru yöneldiklerini görünce kalbi küt küt atmaya başladı…
“PKK terör örgütünün hain saldırısı sonucunda eşiniz Abdullah Ümit Sercan şehit olmuştur…”
20 günlük anne oraya yığıldı…
Önceki gün toprağa verildi şehit Abdullah Ümit…
Anne Özay’ın “Rabbim şehidimin kanını yerde bırakma. Bebeğimiz, Ali’mi getirin. O bana şehidimden emanet” sözleri kalpleri sarstı…
Şehit Abdullah Ümit’in katilleri her yerde aranıyor, ama bulunsa öldürülse ne olacak…
Ne arkalarından ağlayacakları var, ne de bir yuvaları…
Öldürmek için gelmişler sanki bu dünyaya, acı vermek, hüzün vermek için…
***
Gazetecinin misyonu, doğruları, gerçekleri araştırıp bulmak ve kitlelere iletmektir. Bizim de görevimiz, niyetimiz, çabamız bu… Lakin her ‘gazeteci’ sıfatını alan bunu yapamıyor. Rüzgar nereden eserse, güç nerede varsa oraya gidiyor, kalemini gerçekler için değil, güce sırtını dayamak, ondan nemalanmak için kullanıyor.
Milyonların gözü önünde büyük bir oyun oynanıyor.
Türkiye’de birçok yazar, peşmergeyi ‘Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ olarak tanımlıyor.
O gazeteciler, binlerce peşmergenin, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip HPG’lilere destek vermesine alkış tuttular.
Dahası, binlerce HPG’li teröristin Türkiye’deki hastanelerde tedavi edilmesini görmezden geldiler.
Dün Şırnak’ta o peşmergelerin desteklediği HPG’liler terhis olan askerlere ateş açtı, polise mayınlı pusu kurdu: 5 Şehit!
Bilmiyorum dikkatinizi çekiyor mu?
Seçimlerden sonra PKK’ya demediğini bırakmayan, çözüm sürecinin akil gazetecileri, Öcalan için tek bir olumsuz cümle kurmuyor, yorum yapmıyorlar.
Çünkü mutabakat devam ediyor.
Kurulan masa durduğu yerde duruyor.
İncirlik ABD’ye tahsis edildi. Oradan kalkan uçaklar Irak’ta, Suriye’de peşmerge ve PKK için yeni alanlar açıyor.
Suriye konusunda İsrail’le Roma’da yapılan görüşmeler medyaya sızdı.
Kıbrıs elden çıkıyor, tek bir kelam edilmiyor.
Doğu Türkistan’ın mazlum Türkleri bir günde “terörist” ilan edildi, katil Çin’e övgüler düzüldü.
Kanımıza dokunuyor kardeşim, kanımıza…
Ne oluyor, bu gidiş nereye?
Bu vatan sahipsiz mi?
Nereye sürükleniyoruz?
Şu 3 günlük dünyada gerçeği haykıramayan, esen rüzgara göre yön değiştiren, insanları yalanlarıyla kandıran gazetecilik yerin dibine batsın.
Kahrolsun sandalye sayınız, aritmetiğiniz, matematiğiniz, seçim hesabınız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.