CHP bildiğiniz gibi... Şark cephesinde dahi her şey değişir, CHP değişmez. Milliyetçi görünür, milli ne varsa düşmanı olur. Böylece “milli” kelimesini bile eskitir; bu sefer “ulusalcı” olur, en şiddetlisinden. Ama son zamanlarda hep HDP ile sarmaş dolaş. AK Parti tek başına iktidar olamayınca Kılıçdaroğlu Kemal’in en sağlam kozu HDP idi. Eğer MHP’yi dışardan desteğe razı edebilse idi, bir CHP-HDP koalisyonu memleketin başına kâbus gibi çökmez miydi? 

Diyelim ki öyle oldu... Olabilecekleri tasavvur edebiliyor musunuz? Dağlıca’da teröristler tuzak kuruyor ve 16 aslanımız şehid ediliyor... Bu durumda Kılıçdaroğlu Kemal nasıl bir açıklama yapardı acaba? 

Onun açıklamasını bir tarafa bırakalım, “eş-başbakan yardımcısı” sahte Selahattin derhal ve âcilen oraya koşar, emniyet güçlerinin askerleri öldüren PKK’lıları cezalandırmasını canlı kalkan olarak engellerdi. 

Başbakan yardımcısının canlı kalkan olması ne kadar şık değil mi? 

Bu sahtekâr Selahattin başbakan yardımcısı olarak değilse bile, PKK militanlarına canlı kalkan olmak için “eş parti başkanı” olarak bölgeye gitti. Cizre’ye girip, vekilleriyle beraber teröristleri kurtarmaya çalıştı. 

Tamam onun tiyneti buna müsait ya CHP ne yaptı?

CHP’de bir Allah’ın kulu çıkıp da “yahu siz nasıl parti başkanısızın, güya tekrar seçim icabı bakansızın, devletin mücadele ettiği terör örgütüne canlı kalkan olmak istiyorsunuz bu ne iş” demedi. 

Allah’ın kulu olan demez zaten, fakat Tanrıkulu bir şeyler söyledi...

CHP’de Allah’ın kulu, yani Abdullah yok ama Tanrıkulu var. Hem de Genel Başkan yardımcısı...

Sicili zaten sahih değil, ağzı hayli bozuk, devirdiği çamlar üç Gezi parkını doldurur. Daha evvel PKK’lı teröristlerin avukatlığını yapmış. Huylu huyundan vazgeçer mi? Sezgin Tanrıkulu bu defa da Cizre’de teröristlerle mücadele için uygulanan “sokağa çıkma yasağı”nın kaldırılması gerektiğini savunmuş. 

Hadi bunu bir kenara bırakalım… Sivil ahali için böyle bir hukuki talepte bulunmuş olsun. Ya teröristlere canlı kalkan olmak için eylem yapan HDP’lilerin yolunun açılması gerektiğini öne sürmesine ne demeli? 

Ona göre, çembere alınan teröristlere karşı uygulanan tedbirler “kanunsuz”muş! 

Tabii genel başkan yardımcısı böyle konuşunca bir CHP Grup Başkanvekili de aynı mealde bir açıklama yapmış. 

Buyurun bakalım!

Efendiler! Yahut baylar! Veya her ne iseniz! Bu memlekette olan bitenden haberiniz yok mu sizin? Vicdansızlar çatır çatır asker ve polis öldürüyorlar. Buna rağmen, ülkemizin bir şehrinin terör unsurlarından temizlenmesine neden itiraz ediyorsunuz? 

Hadi HDP ediyor, çünkü ipinin ucu terör örgütünün elinde. O her türlü yolu deneyip “ben de varım, senin hizmetindeyim” diyecek. 

Ya CHP?

Neyse, dün bu mevzuları konuşurken, biraz da öğle vakti. HDP’nin bilcümle terörist aşnafişnası vekilleri yola çıkmış, polis araçları durdurunca emniyet güçlerine bir hayli saldırdıktan sonra yürüyerek gitmeye savlet etmişler. Bunu anlatan ahbabıma ”dönerler” demiştim. O öğle açlığı ile bir kendine bir de bana döner söylemiş! 

Biz “şimdi bu dönerler de nerden çıktı”nın kavgasını yaparken, bu güzide canlı kalkanların döndüğü haberi geldi. 

Döneceksiniz! Sırf o yoldan değil, devlet erkânına hakaretlerinizden döneceksiniz, terör yandaşı beyanlarınızdan döneceksiniz. Size vatandaş öyle veya böyle bir temsil emaneti teslim etti. Siz ona hıyanat ettiniz. Hiç bir Allah’ın kulu size o reyi gönüllü veya gönülsüz verirken terör örgütünün kuyruğuna takılın diye vermedi. O reyler terörü azdırın diye atılmadı. Aksine, Ankara’ya gidin, bizim adımıza Türkiye’nin demokrasisini işler hale getirin. Doğu ile batının demokratik birliğini ilan edin, kardeşliğimizi pekiştirin diye verdi...

Siz de oy isterken aynı dili kullanıyordunuz, sonra döndünüz! Hani Türkiye partisi olacaktınız ya, demokratik özerk çukuristan partisi oldunuz çıktınız.

Şimdi seçim öncesine döneceksiniz. Fakat millet bunu yiyecek mi? 

Müslüman feraset sahibidir...

Geçmiş olsun!