1 Kasım'da yaşanılan siyasi depremin yankıları sanırım hükümet kuruluncaya kadar devam edecektir. Milletimizin teröre ve istikrarsızlığa ‘hayır’ sözleri sandığa oy olarak yansıdı ve sandıktan milletimizin sağduyusu çıktı.

Milletvekilliği için yapılan seçimlerinin üzerinden 5 ay geçtikten sonra yapılan seçimde AK Parti tarihi bir zafer kazandı.

Vesayete karşı çıkan milletin evlatları 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Menderes’in liderliğindeki Demokrat Parti'yi iktidara taşımıştı ki 27 Mayıs askeri darbesinin ardından 1965 seçimlerinde Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Parti'sini tek başına iktidara getirdi.

Şapkasını defalarca alıp tekrar başına geçiren Demirel ile birlikte siyasi yasakların getirildiği 12 Eylül askeri darbesinin ardından 1983 seçimlerinde Turgut Özal'ın Anavatan Partisi yani ANAP'ını tek başına iktidara taşıyan yine bu millettir.

3 Kasım 2002 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ı bağrına basan bu halkın kararına değişik zamanlarda farklı mahfillerde gömlek biçilmeye çalışılsa da Ak Parti memleketin has çocuklarının gayretleriyle ‘Durmak yok yola devam!’ diyerek sessiz yığınların sesi kimsesizlerin kimsesi olma tarzında söylemleriyle ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısı eşliğinde haydi Anadolu diyerek yola revan olduğunda bu fakir yanı başındaydı reisin. 81 il ve bazı büyük beldelerde otobüs üzerinde anons ettiğim yol arkadaşımla Ak Parti’nin kuruluşunda başlayan birlikteliğimizin gönüllerimizde devam ettiği şu günlerde bir nev’i şefkat tokadı olarak yaşadığımız 7 Haziran seçimleri ile bir virgül atan Ak Parti nihayet 1 Kasım’da noktayı koyarak 2019 senesine kadar istikrarlı bir Türkiye’ye merhaba dedi.

Hayırcı tavrıyla huysuz karakterini ortaya koyan milliyetçi-muhafazakâr oyları çantasında keklik gören kırk yılı aşkın süredir buradan nemalan parti ile yine söylemleri ile Kürt kardeşlerimizin haklarını sözde savunan bir başka partiyi milletimiz cezalandırırken AK Parti'ye tarihi bir zafer yaşattı.

Demokrasi havarisi, laikliğin tek teminatı olduğunu her fırsatta ifade ederek yıllardır cumhuriyet nutuklarıyla kurucu iradenin sahibi olduğunu vurgulayan partinin hal-i pür-melali ve de takâtı kalmadı gibi.

Sonuçta milletin yerli iradesi olan AK Parti, verdiği güvenle seçimi kazanarak “Siyasi istikrarı” sağladı.

Ülkücü hareketin değişmez lideri merhum Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş AK Parti’de siyaset yapmaya devam ederken, diğer çocuğu Ahmet Kutalmış aynı saflarda milletvekili olarak hizmet etmişti.

Özetle, milletimiz AK Parti'yi Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun zaferiyle tek başına iktidar yaparken, öte yandan bu davanın doğal lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın zaferine de işaret etti.  

Aslında bu zafer istikrar isteyen milletin zaferidir. Başbakan Ahmet Davutoğlu “Bu zafer bizim değil, milletimizin zaferidir” sözleriyle kucaklayıcı dil kullandı.

Bugünden sonra Türkiye’de yeni bir sayfa açıldı.  Sahi AK Parti'nin yasaklanan seçim şarkısın adı ”Haydi Bismillah” mıydı?

Haydi, öyleyse evveline ahirine  ”Yeniden Bismillah” diyerek yola devam edelim.