Hâlâ Sözcü’ye Düşmedi, Ama Yakın!
O gazeteden Sözcü’ye düşenler sürüyle” desek yanlış olmaz.
“Sözcü’ye düşmek” de neyin nesi demeyin...
Hani kibar fahişeler vardır ya, randevuevlerinde... El üstünde tutulurlar, pahalıya satılırlar... Bir gün gelir... Çaptan düşerler, patron onları elden çıkarır... Gidecekleri yer bellidir...
Bakın Sözcü’nün birinci sayfasına dört kelle dördü de eski Hürriyetçi. En saldırgan, en din düşmanı velhasıl en... müptezel kalemler...
Biri hâlâ ayak diriyor... Aslında gideceği yer orası... Artık patronun gözdesi değil. Nedense yine de gönderilemiyor..
Aslında o müptezel ötesi, müptezel istihdam eden, gerektiğinde kullanan biri...
Bir zamanlar amiral gemisinde “kaptan”dı.
Herkes ona kaptan diyordu, o da sahici bir kaptanmış gibi tükürüyordu, Atilla İlhan’ın deyimiyle…
Biz onun suratına çok tükürdük.
Şerefsizliklerini kaç kereler yüzüne vurduk.
28 Şubat’ın kanlı darbe manşetleri yanında, “generallerin hukuk zaferi” manşetini atan, 312 general davasını haberleriyle ve yazılarıyla parlatan bu gazeteci ve gazetecilik düşmanı hep suret-i hakdan göründü.
Ama her türlü puştluğu yaptı.
Böylelerine Anadolu’da bir şey denir ama yazmayacağım...
Gene yapmış yapacağını...
Hani bir zamanlar Osmanlı’nın Hariciye Nazırları’ndan Fuat veya Âlî Paşa’ya isnad edilen bir nükte vardır. “Rus elçisine bakarım, memnun görünüyorsa, hatalı yoldayım; suratı asıksa doğru yoldayım” dermiş.
Biz de bu Türkiye düşmanının yazılarına bakarak kimi dost, kimi düşman seçeceğimize karar veriyoruz ve elhamdülillah bugüne kadar hiç yanılmadık.
O, zamanında Erbakan düşmanı idi... Onun aleyhinde yapmadığı kalmadı... Biz Erbakan muhibliğinde haklı olduğumuzdan onun sayesinde emin olduk. Şimdi de Erdoğan düşmanı. Hem de en azgınından!
Bizim tavrımız belli: Tayyip Erdoğan doğru yolda ve mutlaka onu desteklemeliyiz!
Erdoğan düşmanlarını dünyadaki gelişmeler allak bullak ediyor. Bugün Suriye’de yaşananlar, Tayyip Erdoğan’ı güçlendiriyor. Suriye’nin durumu, Rusya’nın Doğu Avrupa’daki ilerleyişini Suriye’ye bulaşarak sürdürmesi...
Türkiye’nin istikrarını zaruri kılıyor.
Ama Türkiye’nin düşmanları istikrarsızlık için elinden geleni yapıyor. Bunlardan biri de elbette Özköşk. Türkiye’de sözü davulcu gavarası mesabesinde olduğu için, kimbillir hangi unvanları kullanarak bir Alman gazetesinde yazmış.
Bakın ne diyor: “Ziyaret 100’e yakın insanın öldüğü bombalı saldırıdan bir hafta sonra gerçekleşecek. Bu da Başbakan Merkel’i daha güç bir duruma sokacak. Çünkü herkes Almanya Başbakanı’nın sadece yardım istemek için mi buraya geldiğini soracak. Ya da Merkel barış eylemcilerinin ve Erdoğan karşıtlarının öldüğü olay yerine en azından bir çelenk mi koyacak?”
Merkel’in itibarının savunuculuğu sana mı kaldı?
Kaldı ki, mülteci meselesinde bütün Avrupa sınıfta kaldı ve elbette Merkel de bu sınıfta kalanların başında geliyor. Bu hususta Türkiye’nin prestiji tartışılmıyor. Merkel’e de bu prestijden bir şeyler bulaşabilir…
“Gelme” diyor ama, sözünün bir itibarının olmadığını da biliyor. Bu sefer de Türkiye’de ne yapması gerektiğini sufle ediyor. “Merkel Ankara’da sadece mülteciler için kurulacak transit bölgeler ve mülteci politikasında daha fazla şeyler konuşmalı.”
Ne mesela?
Senin durumunu mu?
Seni malûm yere düşmekten Merkel bile kurtaramaz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.