Yaşadıkları Büyükşehirlerin trafik, kalabalık gibi benzeri keşmekeşinden sıkılanların kendilerini hafta sonlarında özellikle de yaz aylarında eş ve dostlarıyla birlikte kırlara kaçtıklarını biliyoruz. Yaşadıkları stresli ortamı unutmak adına yapılan bu kaçışların insan sağlığına ne denli katkı sağladığını işin uzmanlarına bırakarak şarkı sözünde ‘Baharı bekleyen kumrular gibi’ diyor ya. İşte geçtiğimiz Pazar günü Çubuk Kaymakamı Cemal Şahin ve Belediye Başkanı Tuncay Acehan’ın davetine baharı beklemeden icabet ettim.

Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu eski Başkanı Muzaffer Doğan, TBMM Milletvekili Hizmetleri Başkanı İsmail Kargulu ile yardımcısı İsmail Sufan’la birlikte olduk.  

Dostlarımızla öğle vaktine kadar sohbetimizin konusu ülkemizde yaşanılan terör olaylarının perde arkasıyla alakalı tahlillerdi. Pastane köşesinde saleplerimizi yudumlarken Çubuk’ta seksenli yıllar öncesinden bugüne gelinceye kadar yaşanılan sosyal olaylarda yer alan bazı isimler de masanın doğal bahsedilenleriydi. Özellikle Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan’ın o yıllarda öğrencilere verdiği desteğin bugünlerde kurum ve kuruluşlarda masaları dolduran veya iş dünyamızda söz sahibi olan dostlarımızın dualarla anılmasına vesile oldu.

Misafirin yemek, gezmek, eğlenmek, yatmak vb. konularında ev sahibinin çizdiği programa uymak gibi bir mecburiyeti olduğunu veciz bir biçimde ifade eden ‘Misafir ev sahibinin kuzusudur’ atasözümüzü yorumlayacak değilim.

Pastanede başlayan sohbetimize gideceğimiz yerde devam etmek üzere araçlarımızla ev sahiplerini takip ettik. Yerleşim yerlerinden uzaklaştıkça karlar arasında yol alırken beyaz örtünün arttığını görüyorsunuz. Ankara Büyükşehir Belediyesinin asfalt çalışmasının rahatlığını da hissederken, otoban konforunda 28 km. süren yolculuğumuz nihayete erdiğinde buz tutmuş haliyle Çubuk’un yaz günlerinde mesire alanı olarak değerlendirdiği Karagöl görünüverdi. Araçlarımız Karagöl’ü tepeden gören mekânın önünde durduğunda tedbirli gelenler palto ve eldivenleriyle kaşkol ve berelerini de giydiler.

Karagöl’e Çubukluların 35 yıllık eniştesi olarak bir kaç defa gelmişliğim vardı ama bu ziyaretimizde odun ateşinde ısınırken Çubuk’un turşusundan daha da önemli gelir kaynağı olan etlerin tadı damağımızda kalıyordu. Yemek sonrası göl etrafında yaptığımız yürüyüşümüzde bizim gibi kış manzarasını seyretmek için gelen birkaç aile ve gençlerden oluşan gruplarla selamlaştık. Güvenlik görevlisi olarak ANFA elemanlarını görünce Karagöl’ün Orman Bakanlığı’ndan alınarak Ankara Büyükşehir Belediyesi uhdesine geçtiğini öğreniyoruz. Belediye Başkanı Tuncay Acehan cep telefonunda kayıtlı Karagöl’ün 4 mevsiminden görüntüleri yemek masamızda gösterdi.

Karagöl hudutları içinde bulunan Kışlacık Köyü Muhtarı Remzi Ünal’ın kendi üretimi olan petek balın tadına koyun yoğurdu eşliğinde kaşık sallarken Çubuk’un olmazsa olmazlarından bazlama ve turşuyu unutmadık.

Kışlacık muhtarının dedesinin 26 Haziran 1934 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Karagöl’e gelerek burada bir sanatoryum hastanesi yapılmasını talimatlandırdığını;  ayrılırken dedesine ‘Esen kal’ dediğinde ise dedesinin anlamadığı kelimeyi daha sonra Çubuk’taki ileri gelenlere sorduğunu onların da paşanın bu sözüne karşılık ‘Esenlikle git’ demesi gerektiğini anlatırken Anadolu insanının samimiyetinin en güzel örneğini anlatırken sohbet konumuz farklı alana geçivermişti. Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Nevzat Pakdil’in Erzurumlu Teyo Pehlivan’ın maceralarıyla şenlenen sohbetimiz göl kıyısındaki dolaşmayla nihayetlendiğinde akşama yakalanmamak için araçlarımıza geçtik. Belediye Başkanlığı binası önünde yapılan vedalarda Ankara’ya dönerken turşularımız bagajlarımıza konulmuştu.

Kış mevsiminin farklı hazları yaşattığını da yakinen görmüş olduk. Çubuk Kaymakamı ve Belediye Başkanı’na 26 Haziran 1934 tarihinin yıl dönümünde buluşmak üzere diyoruz.