Stres rakiptir!
ŞAMPİYONLUK yolunda ilerlerken, ya da tam tersine kurtulma savaşı verilirken, her türlü spor branşında en ciddi ve tehlikeli rakip strestir. Hangi branşta olursa olsun, eliniz ayağınız yanlış bir şey yapacağım diye titrer. Şahsınızda skoru etkileyecek bir pozisyon olsa dahi, kaçırmak korkusu ile paylaşacak adam ararsınız.
İşte Beşiktaş’ın durumu da buydu, üçlü dipten uzaklaşmış gibi görüne de Gençlerin de durumu aynıydı. Maçın hakemi Özkahya ise böylesine bir oyunda sanırım gözlemciden 8, 4’ten aşağı bir numara almamıştır.
Evet, Beşiktaş’ta Gökhan Töre yoktu. Bu, kazanılan topların ağırlıklı olarak sahayı paralel arşınlamadan dikine gitmede bir çabukluk sağlayabilirdi. Bu arada da Gomez’in daha çabuk yer değiştirmeyi de gerçekleştirmesi gerekirdi. Olcay ise orta alanın destekçiliğine daha fazla özen gösterdiğinden attığı kafa hariç kaleye yakın sokulamadı. Atiba nöbete yine tam not karşılığı devam ederken, Oğuzhan ve Sosa hayli engellendiler. Gençler takımının özellikle kendi yarı alanında alan ve adam markajını son maçlarda bu kadar iyi yaptığı görmedik. Demek ki İbrahim Üzülmez rakibi iyi etüt etmiş. Zaten göreve geldiğinden bu yana çok da başarılı... Eee ne demişler, “Ummadık taş baş yarar...”
Tabii bu maçta en çok dikkat çeken yerin Beşiktaş savunmasının göbeği olması gerekirdi. Marcelo ve Alexis ilk defa, büyük ihtimalle de maçı tamamlayarak, yan yana oynayacaklardı. Çabukluk sergilediler. İlk defa tandemi doksan dakika paylaşmış olmalarına rağmen pozisyon hatası hemen hemen hiç yapmadılar. Tabii bunda Gençler takımının rakip yarı alana geçtiğinde fazlalaşmamasının da rolü vardı. Ama kontralarda da dikkatli idiler. Topu oyuna sokuşları da genelde risk almadan oldu. Asıl notu bu hafta Fenerbahçe maçında alacaklar...
Şenol Güneş, belli ki aldığı darbeler sonrası geniş düşünmeye başlamış. 76. dakikada Gomez’i alıp jokeri Necip’i oyuna sürerek, muhtemel fazla adamla gelecek atakları önlemeyi düşündü. Ama en önemli hamle 60. dakikada Cenk’i oyuna sokmaktı. Sakın o la ki kimse bunu ikinci santrfor hamlesi sanmasın... Cenk Gomez’in etrafında, hatta çizgilere yakın koşular yaparak dağıtıcı rolünü oynuyor. Golde de harika bir pas attı.
Peki, Beşiktaş neden bu maçı kendisini çok rahatlatacak başka golleri atamadan kazandı? Stres... Ya yersem de atamazsam… Ya da yiyip de fazlasını atamazsam... Ya da hiç atamazsam... İşte Beşiktaş’ın gittiği yoldaki en büyük rakipleri bunlardır. Rakibi Fenerbahçe mi? Orada daha kaşarlanmışlar var... Yani Beşiktaş’tan daha fazla görmüş, geçirmişler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.