Duayı terk etmek risklidir!
Yarısı karanlık, diğer yarısı aydınlık olan bu kara parçasına bırakılan insan üzerine doğru gelen belaları ve zararlı mikropları def etmekte zorluk çeker… Kendisi tek, belalar oldukça fazladır… Belaların hakkından gelecek ve ihtiyaç zamanında kendisine kulak verecek bir güce, bir varlığa ihtiyaç hisseder…
Her konuda ihtiyaç sahibi olacak şekilde yaratılan insan ihtiyaç sahibi olarak yaratıldığını hissettiği an ihtiyacını kimin daha iyi karşılayacağı hakkında araştırmalar yapar… Daha çok gözle görülür bir destekçi arar. Bu devleti olabileceği gibi, patronunu da benzer güçte olduğunu zannedebilir…
Sebeplerin varlığı insan ile Allah arasında kalın bir duvar oluşturduğundan dolayı insanların çoğunluğu ihtiyaçlarını gözleriyle gördüklerinden temin etmeye çalışır… Sebepleri yönetenin Allah olduğunu anlayıncaya kadar sebeplere kul köle olurlar da bunun farkına varamazlar…
Bazıları sebeplerin yönetenin Allah olduğuna bilinçsiz bir şekilde iman etmiş gibidir. Bu gibi insanlar sebeplerden birşeyler çıkmayınca mecburiyetten dolayı Allah’a el açarlar… Bir de bunu deneyelim dercesine… hele de ilk dualarda istedikleri cevap gelmezse duaya anında son verirler ve belki de haram yollara yönelirler…
Bu gibi sıkıntıların yaşanmaması adına Allah’ın resulünden çok güzel hadisler çıkar;
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Herhangi biriniz acele etmedikçe duası kabul edilir. (Kul acele ederek) Rabbime kaç defa dua ettim de duamı kabul etmedi, der.”[1]
Müslim’in diğer rivayeti şöyledir:
- “Bir kul günah olan veya akrabası ile darılmasına yol açan bir şeyi dilemedikçe yahut acele etmedikçe duası kabul olunur.”
- Yâ Resûlallah! Acele etmek ne demektir? diye sorulunca da şöyle buyurdu:
- “Nice defalar hep dua ettim de Rabbimin duamı kabul buyurduğunu gördüğüm yok, der. Duasının hemen kabul edilmemesi sebebiyle bıkar ve duayı bırakır.”[2]
Dua etmek Allah ile insan arasında iletişimi sağlayacak yegâne bir iletişim aracıdır… Dua yoksa iletişim de yoktur demektir…
Dualara icabetin bazen gecikmesi tam bir sınav sorusudur… O an insan sebeple Allaha güven arasında bir yerdedir… Ya sebepleri zorlamaya ya da sebepleri yöneten Allah’a yalvarma devam edecek…
Dualara icabet her an mümkün olsaydı bu kez sınavın hiçbir anlamı kalmazdı… Bazen günler, bazen aylar, bazen de yıllar süren dualara icabet gecikmesiyle milyonlar birden sınanır… Sabredenin kazanacağı, sabredemeyip kurtuluşu sebeplerden umanların da kaybedeceği bir sınav gerçekleşmiş olur…
Allah’a el açmayan bir insan farkında olmadan kendisini müstağni olarak görür… Yani şöyle bir iddianın sahibi olur;
“Allah’ım… Her ne kadar da sen bana dua edin, benden isteyin diyorsan da ben bu işi kendi başımıza da halledeceğimi düşünüyorum!”
Haşa…!
Ey insan…!
Duayı terk edersen Allah’ı terk etmiş olursun!
[1] Buhârî, Daavât 22; Müslim, Zikir 90, 91. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 23; Tirmizî, Daavât 12; İbni Mâce, Dua 7
[2] Müslim, Zikir 92
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.