Feyzullah Birışık

Feyzullah Birışık

Tevhidin şirkle mücadelesi ve mücahidler

Tevhidin şirkle mücadelesi ve mücahidler

Âdem aleyhisselamın sırtından sıvazlanan bütün ruhlara “elestu bi rabbikum?”[1] Sorusuna cevap veren herkes Allah'ın takdir ettiği vakitte yeryüzüne gönderilecekti…

Ama yeryüzünde Allah tarafından kovulan lanetlenmiş bir varlık vardı… İnsan tarafından varlığı görülmeyen ama hissedilen tam bir insan düşmanı;

“ŞEYTAN”

Ve o lanetli mahlûk, Âlemlerin rabbine karşı hakkımızdaki düşünce ve planını şöyle dile getirdi;

“Dosdoğru yolunda oturacağım ve çoğunu şükredici olarak göremeyeceksin” dedi ve insanların çoğunu saptırdı… Allah da yeryüzündeki insanlara merhamet etti ve onları karanlıklardan çıkartmak için 124.000 peygamber ve o peygambere iman eden bütün Müslümanları gönderdi…

Tevhid ve Şirk savaşı böylelikle başlamış oldu…

***

Allah, insana şeytanın tuzağından kurtaracak bir kelime öğretti;

“La ilahe illallah”

O kelimeye kalben inanıp dil ile ikrar eden herkes İslam dairesine girecekti… İslam dairesine girenler arasında da seçmeler yapılacaktı… Kim tüm hücreleriyle Allah'ın dinine teslim olma söz veriyorsa bu dine kaydını yaptıracaktı.

Yani:

“Aklını vahye teslim etme ya da etmeme sınavı…”

Aklını vahye teslim edenler bu dine girecekken aklını vahye değil de nefsine teslim edenler bu dine giremeyeceklerdi…

Bu kez aklını vahye teslim edenler arasında da bir “seçme” yapılacaktı:

“Kim, mal ve canını cennet karşılığı Allah'a satacak…?”

Aklını vahye teslim edenlerin tamamı, tabiri caizse pazara serilen cennetin tam kenarına kadar gelip cenneti tanımaya çalıştılar… Bir yandan cennetteki nimetler, diğer yandan dünyada gözleriyle gördükleri canlı nimetler…

Cennet ve içindekilerini gözleriyle görür gibi olanlar dünyanın aldatıcı yüzünü net bir şekilde gördüler… Ve mal ve canlarını cennet karşılığında Allah'a satmaya karar verdiler…

İmanı henüz onların derecesine ulaşmayanlar ise cenneti pahalı bulup ellerindeki mallarını ve canlarını vermek istemediler…

Allah'a ulaşan tek bir yolda mücahidlerle birlikte yol aldılar… Mücahitler önde giderken kendileri geride kaldılar;

“Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.”[2]

Mücahitler, dünya ve içindekilerini geride bırakıp artan imanlarıyla ölüme doğru koşmaya başladılar… Fakat ölüme koşmak insanın ömrünü kısaltmayacağı gibi ölümden kaçmak da ölüm tarihini ertelemeyecekti… Mücahidler buna tüm hücreleriyle iman etmişlerdi… Bu yüzden korkmadan düşmanın üzerine hücum edeceklerdi…

[1] “Ben sizin rabbiniz değil miyim?”

[2] Nisa.95

 

 

 

Habervaktim.co

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Feyzullah Birışık Arşivi