KARABAĞ, TÜRKMENDAĞI YA DA BOSNA..
Son 300 yıldır yurtlarımız kanatılıyor, tecavüze uğruyor, katlediliyor. Düşünün, Osmanlı, Babür… İkisinin de yıkılışında İngiltere var. Hem de doğrudan.. Dünyanın merkezini kontrol eden iki büyük İslam Türk Devleti yıkıldı.
Tabii bu İslam Devletleri zayıflayınca Barbar Avrupa’lıların karşısında duracak bir güçte kalmadı. Afrika, Hindistan, Afrika ve Uzak Doğu’daki İslam ülkeleri bu gerileme sürecinde işgal edildi Avrupa’lı barbarlarca. Aynı dönemde Rusya ve Çin tarafından Türkistan toprakları işgal edildi. Yani şimdiki Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Afganistan, Doğu Türkistan..
Osmanlı topraklarından söz etmeye gerek var mı?
Didik didik edildi yurtlarımız…
Son yüzyıllar iyi değerlendirilmelidir. Üzerinde çok düşünülmelidir.
Devletlerimiz önce ham yobaz, kaba softalar bir yanda, diğer yanda batı taklitçileri tarafından içeride zayıflatılırken, esaslarından, gerçek manada İman, edep ve terbiyesinden kopartılırken dışarıdan da vahşice sıkıştırılıyordu. Hal böyle iken devletin çöküşünü durdurmaya çalışan Abdulhamid Han’a karşı tutum sergileyenlere bakın. O süreç ve sonrası çok iyi okunmalıdır. Koca Han’ın kontrol altında tuttuğu Şerif Hüseyin gibi adamlar, İttihat ve Terakki’nin hainleri, kimin ekmeğine yağ sürdüğü belli olmayan din adamları, aydınlar.. bir yanda da azınlıklar. Ermeniler, Rumlar, Yahudiler.. Bulgarlar, Sırplar..
İhanet içeride büyütülünce Arap yarımadası ve Afrika topraklarımız düştü. Balkanlar düştü. Hasılı Anadolu’da tutunabildik.
Fitne bitti mi peki? Hayır!.. Devlet eliyle büyütüldü ve bu günlere geldik..
Önce din ve millet düşmanları AKPARTİ karşıtlığı üzerine bina ettiler düşmanlıklarını. Bayrak, Atatürk, Laiklik vs. mitingleri ile kullandılar bir kısım vatanseveri de. Sonra Gezi türevi eylemlerde birlik oldular. Düşünün üzerinde Mustafa Kemal resimleri olan Türk bayrakları ile üzerinde A. Öcalan’ın resimlerinin olduğu PKK paçavraları yan yana, ihanet adeta omuz omuza. Bu arada Milli ordu ve teknoloji oluşturma çabaları devam etti. Milli ve yerli projelerde çalışan onlarca Mühendisimizi de şehid edildiler.
Açılımdı, çözümdü vs. derken, bir yanda büyümeye çalışan devletimiz diğer yandan sosyal ve değerler anlamında zayıflatılmaya devam edildi.
17-27 Aralık adeta, Abdulhamid Han’ın azledildiği sahneye benziyordu. Devrin Başbakanı hedefti ve iddianame de hazırdı.
“Devrin Başbakanı!” Oyun bozuldu.
Şimdi! ABD’de ülkem en büyük camii ve külliyeyi açıyor. Birileri protesto ediyor. Kimler mi? Bölücü ve Marksist Allah’sız hainler, Ermeniler, Cemaat mensupları… Düşünebiliyor musunuz? Türkiye’de Zaman gazetesinin önünü yığdıkları mesture mazlumlara benzemiyordu ama ABD’ndeki cemaatçiler. Klasik Ermeniler gibi, top sakallı filan..
Geçmişte M. Akif, Elmalılı, S. Nursi gibi din adamlarının Koca Hünkar’a karşı duruşunda destek veren yada tepkisiz kalan namazlı Milletim, şimdi asla oyuna gelme. Bak etrafına..
Suriye’de vurulan sensin. İmansız rejim güçleri, Marksist PKK’nın uzanımı PYD, Batı’nın doğurup büyüttüğü IŞİD (DEAŞ) hep birlikte kime vuruyorlar? Türkiye ile hareket eden Türkmen, Arap ve Kürtlerden oluşan ılımlı muhaliflere ve Türkmenlere..
ABD’nde cami açarken bile horlanan ve protesto edilen de sensin. Düşün, Ermeni diasporası, Bölücü hainler ve bir cemaat mensupları omuz omuza..
Karabağ’da toprakları Ermeni ve Moskoflarca işgal edilen sensin…
Bosna’da katledilen de sensin… Çeçenistan’da da.. Filistin’de ölen çocuklar da sensin. Uygur’da katledilenler de senin kardeşlerin…
Tüm bunlara karşı Milli devletin temel ayaklarını oluşturmaya çalışan bir adama nasıl karşı olunur? Nasıl düşman olunur?
Devletin ve Milletin bağımsızlığı için; tam bağımsız ve güçlü bir ekonomi gerekli değil mi? Milli devletin en büyük gücü, Milli teknoloji Harp Araç ve Teçhizatı değil midir? Tüm bunları yapmaya çalışan hem de içeriden ve dışarıdan yapılan tüm saldırılara karşın büyük bir fedakarlıkla da çalışıyorsa gece gündüz demeden.. Böyle bir adama karşı olmak ihanettir.
“Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! (N. Fazıl,1961)”
Tekerleğin tümsekte kalmaması için, hep zinde ve hep uyanık olunmalıdır. Hep ayakta olunmalıdır. İhanet çevrelerinin oyunları bozulmalıdır. Her şey bu kadar açıkken özellikle TSK ve Emniyetteki cemaat Mensupları, korkuyu yenin. Basit şahsi menfaati de yenin. Asıl birlik, milletimizin birliği ve beraberliğidir. Dışındaki her organizasyonlar ve paralel yapılar milletimizi bölmekte, devlet düzenimizi bozmaktadır.
Karabağ’daki kavgada Allah Milletimize güç versin. Bilin ki Ermeni’nin arkasında 1994’te olduğu gibi, Rus, İran, Fransız, ABD, İngiliz ve Batı var. Bu gün Yunanistan’da Azerbaycan Büyükelçiliği önünde Rumlar’ın protestosu vardı. Demek ki hiçbir şey değişmiyor.
Diyor ya şair;
“Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!”
Biz dik durdukça düşmanın envai çeşit oyunları çıkıyor ortaya.
Biz dik durursak tüm Türk Dünyası ayağa kalkacak. Düşünsenize, 20 yıl önce ordusunun tankını, silahını satan, Karabağ’dan kaçan ordu bu gün Harbiye’sini sen kurduğun için ve buradan mezun subayları olduğu için bak nasıl dikiliyor ve düşmanın kafasına vurmak için fırsat kolluyor.
Biz dik durursak ümmet dikilecek. Mısır’a bak. Bir diktatör devrildi. Türkiye muhalefeti ayağa kalktı hatırlayın. Hani o demokrat ve solcu geçinenlerimiz var ya! Yeni diktatörü destekliyorlar. Öyle ise uyan. Sonra “-İslamcıyız” deyip de muhalefet eden küçük guruplar.. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Medya ve basın.. Bizden olun, bizimle olun. Ülkesindeki şehidler için gözyaşı döken Azeri gazeteciye bakın, bir de sizin ihanete çanak tutmanıza.. Cumhurbaşkanımız ABD’de ilgilileri sıkıştırıyor. Beyler, arkasından basın açıklaması yapıyorlar. “Türkiye’de basın özgürlüğü vs. yok” diye. Düşünün bu ülkede şehid savcının adliyede anılmasına müdahale edecek kadar hain kişiler var.
Devir birlik zamanıdır. Teröre karşı en başta.
Suriye’li mülteciler 81 vilayete dağıtılmalıdır. Bunların ülkelerine dönüşü de zor görünüyor. Doğu Anadolu’da boşalan bölgelerde iskan edilebilirler. Özellikle Afganistan gibi ülkelerden gelen Türk kökenli mülteciler Türkiye’de tutulmalıdır. Ya da şu anda nüfusa ihtiyacı olan Kazakistan’a, Azerbaycan’a özel bir şekilde yerleştirilebilirler.
Kavga her yerde kardeşlerim..
Kavga Türkmen Dağı’nda Suriye’nin..
Kavga Hakkari Dağları’nda, Diyarbakır sokaklarında maalesef..
Kavga Karabağ’da..
Kavgayı topraklarımızdan atmalıyız. Devletin tüm kurumlarından kavga çıkartabilecek herkesi kovmalıyız. Ne Milli Eğitim de, ne de Emniyette, hele de TSK’nde ne kavga ne de kavganın sempatizanları olmamalıdır.
Ey Milletim. Çember daralıyor. Çözüm basit. Etrafımızı ateşle kuşatan düşmanlara, içeride onlara köpeklik yapanlara inat, geleceğimiz için, İmanımızın ve evlatlarımızın istikbali için birbirimize sımsıkı kenetlenmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.