Feyzullah Birışık

Feyzullah Birışık

Tam bir el feneri gibi…

Tam bir el feneri gibi…

Yaratılan milyarlarca yıldız ve gezegenlere baktığımızda insan yaşamına uygun olanın, adına dünya dediğimiz kara parçası olduğunu görürüz… Boşlukta dolaşan kara parçasının yarısı aydınlık ken diğer yarısı karanlığa gömülmüştür… Bu karanlık ertesi gün aydınlığa da uğrayarak orayı da karanlık hale getirir… Bu normal bir fiziksel karanlıktır…

Dünyanın başka karanlıkları da vardır… Öldürücü sıcak ve soğukluğu, yılan, akrep ve öldürücü hastalıkları, insanın kendisini göremediği fakat kendisinin insanı gördüğü acımasız bir şeytanın varlığı ve o kara parçasından cehenneme doğru bir yolculuğun olma ihtimali dünyanın ne denli karanlık olduğunu bizlere gösterir…

Eğer bu dünyaya gelme seçeneği biz insana verilmiş olsaydı kimse gelmek istemezdi… Fakat Allah’u Teâlâ yaratıcı olduğu için istediğini istediği yerde yaratır ve kendisine soru dahi sorulmaz…

Ve insan bir baktı ki tanımadığı bir ailenin evladı olmuş… Nerden geldiğini, niye geldiğini ve öldükten sonra nereye gideceğini bilmez bir şekilde şeytanın ve dostlarının bahçesinde kendini oyna gördü…

Tüm yaratılan insanın merak etmesi gereken bu çıldırtan üç soruya cevap bulunmalıydı… Kimdi kendileri hakkında hüküm veren? Ne zamana kadar kendilerini karanlıkta tutacaktı?

İnsan karamsar bir şekilde mutluluğun/aydınlığın adresini ararken gökten bir ses işitir;

“Ben zulmü nefsime haram kıldım..!”

İnsanın karanlığa bırakılması zulüm değilmiş demek ki…

Evet…

Allah, insanı karanlığa bıraktı, bu kesin… Ve tecrübe ile sabit… Ama karanlıkta bırakmayacağını vaad ederek 124.000 peygamber görevlendirdi ve bu peygamberler vesilesiyle insanların en çok merak ettiği sorulara cevap verdirerek karanlıklardan aydınlığa gelmelerini istedi…

İnsanların büyük bir çoğunluğu karanlıkta kalmayı tercih etti ve peygamberlere itaat etmedi… Aradan uzun bir zaman sonra Allah’u Teâlâ son bir uyarıcı daha göndererek peygamber üzerinden uyarıya son verdi… Ve o peygambere de kıyamet tarihine kadar insanları karanlıklardan aydınlığa alacak bir kitap verdi… 1400 küsur yıldır Müslümanların elinde olan Kur’an-ı kerim karanlığın hangi derinliğinde olursan ol elinden tutup en yakın aydınlığa getirecek şekilde hazırlanmış ve o iddiada olan bir kitap olma özelliğini hep canlı tutmuştur;

Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.”[1]

Sarı yaprak üzerinde siyah mürekkeple yazılmış olan Kur’an-ı Kerim sessizce yuvasında bekler… Kim bir el fenerine ihtiyaç hissederse ona kucağını açar ve önünü aydınlatır… Ona güzel bir yol haritası çizer…

Doğumundan tutun ölümüne kadar hayatının her karesinde önünü aydınlatıp, zoru kolaylaştıracak formüller sunar… Bu formülleri hiçbir beşer bulamaz ve üretemez… İşte Kur’an-ı Kerimi mucize ve şefkat yüklü bir el kılan da budur işte…

Şu yaşadığımız günlerde dünyada kaos varsa eğer bu, el feneri ile yola çıkmadığımızı gösterir… Bilmem anlatabildim mi?


[1] İbrahim suresi.1

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Feyzullah Birışık Arşivi