Diyaloğu kim engelliyor?
Halid Meş’al ile sohbetimizde üzerinde durduğumuz en önemli konulardan biri de el-Fetih’le diyalog konusuydu. Bizim bu sohbetimizi gerçekleştirmemizden bir gün önce el-Fetih militanları Gazze’de örgütlerinin 43. kuruluş yıldönümü münasebetiyle törenler düzenlerken saldırılar gerçekleştirmiş ve biri polis altı kişiyi katletmişlerdi. Aynı gün Batı Yaka bölgesinde de özerk Yönetim başkanı Mahmud Abbas’ın yeni bir diyalog önerisinde bulunduğuna dair haberler yayınlanmıştı. Gelişmeler kamuoyuna genellikle uluslar arası emperyalizmin hizmetindeki medya organlarının penceresinden aktarıldığı için çarpıtılarak veriliyor. Dolayısıyla Gazze’de yaşananlar el-Fetih’in kutlama törenlerine HAMAS’ın müdahalesi ve bu yüzden çatışma çıkması şeklinde verildi. Abbas’ın açıklaması da onun diyalog önerisinde bulunması ve HAMAS’ın da mesafeli yaklaşması ya da reddetmesi şeklinde yansıtıldı. Şam’dayken Internet üzerinden Türkçe haberleri tetkik ettiğimde İslâmî camiayı temsil eden haber portallarında da aynen bu ağızla yansıtıldığını gördüm. çünkü hadiseleri çarpıtan kaynaklardan aktarmışlardı. Gerçekler ise çok farklıydı. ABD’nin Filistin’de siyasi gelişmelere hâkim olmak için gönderdiği General Keith Dayton’un talimatlarıyla kurdurulan Selâm Feyyad hükümeti HAMAS’ın yirminci kuruluş yıldönümü kutlamalarını engellemek amacıyla günler öncesinden yoğun tedbirler alırken İsmail Heniyye hükümetine bağlı güvenlik görevlileri el-Fetih kutlamalarına hiçbir şekilde engel olmadı. Ama Gazze’de el-Fetih kutlamalarını bahane edenler program esnasında HAMAS mensuplarına saldırı düzenleyerek bir anda dört kişinin ölümüne sebep oldular. İşte olaylar bu saldırı yüzünden başladı. Yani herhangi bir engelleme veya müdahale sebebiyle değil. Ama maalesef medya, hadiseleri çarpıtarak verdiği için zihinleri karıştırıyor. Tıpkı Haziran 2006’da yaşanan olaylarda HAMAS mensuplarının yüksek binaların çatılarından atılması görüntülerinin HAMAS elemanlarının insanları çatılardan atması olarak verilmesinde olduğu gibi. Ne yazık ki bu yalan Türkiye’de “muhafazakâr” diye bilinen bir gazetenin sayfalarına da yansımıştı. Abbas’ın diyalog çağrısına HAMAS’ın mesafeli durduğu da doğru değildir. Abbas, arkasında duran güçlerin kendisine öğrettiği taktiği kullanarak yine uygulanması imkânsız şartlar ileri sürüp güya diyalog önerisinde bulundu. HAMAS ise kendisi herhangi bir şart ileri sürmüyor ve diyalogun tamamen şartsız başlamasını, ayrıntıların masa başında konuşulmasını istiyor. Yani HAMAS’ın itiraz ettiği şey diyalog değil, “siz önce bir meydanı boşaltın, oraları tamamen bize bırakın; biz sizi kapıdan dışarı çıkarıp tamamen duruma hâkim olalım, ondan sonra sizinle masaya oturup diyaloğa başlayalım” anlamına gelen şarttır. Halid Meş’al’le sohbetimizde üzerinde durduğumuz konuların en önemlilerinden biri buydu. Meş’al, diyalog önünde HAMAS’tan kaynaklanan hiçbir engel olmadığını söyledi. çünkü onun söylediğine göre HAMAS hiçbir ön şart ileri sürmüyor, hiçbir engel çıkarmıyor ve tüm ayrıntıları görüşmeye açık bir şekilde masaya oturmaya hazır. “Tüm dış baskılardan uzak bir şekilde, özgür iradeyle gelin masaya oturun” diyor. Meş’al, diyaloğun önündeki en önemli engelin iradesizlik yani acziyet olduğunu söyledi. Bu acziyet ise Abbas tarafında. çünkü İsrail ve ABD, Abbas’a HAMAS’la herhangi bir diyaloğa geçmemesi için baskı yapıyor. Bu iki gücün kendisine yardım ve desteğinin devamını isteyen Abbas ise baskılardan etkilenerek diyaloğa yanaşmıyor. Eğer ki baskının yol açtığı acziyet ve iradesizlik sona erse diyaloğun önünde engel kalmayacak. Meş’al, diyalog konusunda muhtelif medya organlarına yansıyan iddiaların çoğunun doğru olmadığını dile getirdi. örneğin HAMAS’ın Gazze üzerindeki hâkimiyetini pazarlık konusu yapmak istemediği için bunun engel oluşturduğu iddiasının doğru olmadığını ifade etti. Bilakis HAMAS, Filistin’de bir bütünlüğün ve ortak otoritenin oluşturulmasını ama bu otoritenin meşru zemine ve yasal çerçeveye oturtulmasını istiyor. Ama Dahlan’ın şunun bunun emrinde çete düzeninin hâkim olmasını değil halkın seçtiği parlamentonun onayıyla kurulacak bir hükümet ve o hükümete bağlı iç düzen oluşturulmasını istiyor. Meş’al’le Annapolis Konferansı ve bu konferans sonrası ortaya çıkan durum, esir değişimi, HAMAS’ın kısa vadeli ve uzun vadeli çözüm planları vs. gibi daha başka muhtelif konular üzerinde de konuştuk. Ama şimdilik noktayı koymamız gerekiyor. Diğer bilgileri de yeri geldiğince sizlere aktarmaya çalışırız inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.