Adımızı kullanan bir dost
Şunu hemen söyleyeyim ki şimdiye kadar adımızı kullananlardan bir tek kötü niyetliye rastlamadım. Sonuç itibari ile adımızı kullandıkları, mutlaka bize duyurulur. Bakıyoruz ki ya işe girmek için bizi referans göstermişler, ya adımızı kullanarak aşamayacakları bir güçlüğü aşmışlar. Sadece 10-15 yıl kadar önce, bir yakınım, Ankara Saman Pazarı toptancılarından Kayserili Kadir İlhan ağabeye benim kendisine 100 lira vermemi söylemiş. Rahmetli Kadir Ağabey o tatlı Kayseri şivesiyle "Ağzını yidiğim. Hüseyin üzmez bana bir telefo itsin. Sana 100 lire değil 150 bin lira vireyim" demiş. Onu yine de boş çevirmemiş. "Ağzını yidiğim; madem ki üzmez gardaşımı tanıyong. Al sana 30 lira" diyerek savmış.
Bu konudaki çok ilginç bir olay da şu: Sayın Melih Gökçek'in Keçiören Belediye Başkanı olmasından önceki CHP'li Başkan bir gün beni telefonla aradı. "Sayın üzmez Bey, emrinizi yerine getirdim" diyordu. Başkanı hiç tanımıyordum. Adını da bilmiyordum. O nazik konuşması karşısında, ne diyeceğimi şaşırdım. "Af edersiniz sayın başkan, size emir vermek ne haddimize?.. Ancak sizden hangi istirhamda bulunduğumu hatırlayamadım. Lutfedip de bana hatırlatırsanız memnun olurum" dedim. Adını halen de bilmediğim -sanıyorum soyadı Kırmızı olan- Başkan; "Hani yeğeninizi işe almamı söylemişsiniz ya... Onu aldım ve işe başlattım" dedi.
öyle bir şey söylememiştim. Hiç bozuntuya vermedim. "Yeğenime söyleyin. Bana kadar gelsin" dedim. Ertesi günü 18-20 yaşlarında bir kız geldi, "Sayın belediye başkanına yeğeniniz olduğumu söyleyen benim. Allah razı olsun, sayenizde biraz rahata kavuştuk" dedi.
Ve olayın aslını anlattı. Babası içkiciymiş. çok fakir olmalarına rağmen meyhanelerden çıkmazmış. Bir gün kadeh arkadaşları kendisini içkili bir lüks restorana götürmüşler. Hemen bitişik masada da, belediye başkanı arkadaşları ile oturuyormuş. Sayın başkan, "Benim nazarımda bir tek insan vardır. O da herkesin gerici, şeriatçı dediği Hüseyin üzmez'dir" demiş. Bunu da kızın babası duymuş. Gelmiş, evde anlatmış. Kız da ertesi günü sayın başkana gitmiş. Benim yeğenim olduğunu, kendisini de benim gönderdiğimi söylemiş.
Ben kötülükleri anında unuturum da, zerre kadar iyiliği asla unutmam. O CHP'li başkan kardeşime hâlâ minnet borçluyum. Eğer hayatta ise (ki inşallah öyledir) bana bir emri olursa, başımla gözüm üstüne... Elimden geleni yaparım.
Son 2-3 gün içinde, Türkiye'nin hemen her bölgesinden telefonlar, mesajlar aldım. "Bir programda Kadir çelik sizin isminizi kullandı" diyorlardı. Onlara cevabım çok kısa oluyordu. “Sayın çelik hangi sebeple olursa olsun ismimi kullanabilir. Ona helâl olsun” diyordum. Ben Sayın Kadir çelik dostuma telefon etmedim. çünkü onun zekâsına, yurtseverliğine, Atatürkçülüğüne ve samimiyetine inanıyordum. Hangi görüşte olurlarsa olsunlar, samimi insanlardan zarar gelmezdi. İnancıma göre ancak çıkarcı, sömürücü, sahtekârlar kötülük ederlerdi. Tanıdığım kadarı ile sayın Kadir çelik bu iğrençlik ve pisliklerden uzaktı.
Bana telefon edip mesaj çekenlerden bazıları (bu yazıyı yazdığım) Cumartesi günü beni aradılar. Batı Anadolu'nun büyük bir şehrinde bir adam, çok cüz'i bir ödeme ile herkesi araba sahibi yapacağını ilan etmiş. Fiyatlar o kadar ucuz, ödeme şartları da o kadar kolaymış ki... İnanılacak gibi değil. Sayın çelik, telefonla oto satıcısını aramış. "Ben şu marka bir araba almak istiyorum" demiş. Karşıdaki ismini sorunca, Hüseyin üzmez olduğunu söylemiş. Karşıdaki bizi tanımış: "Ooo hocam, sizin peşinat göndermenize hiç lüzum yok. Söyleyin hangi marka ve modeli istiyorsanız, arabayı derhal gönderelim" demiş. Sayın çelik buna rağmen bizim adımıza 150 lira göndermiş. Mesele anlaşılmıştı. Demek ki sayın çelik tilkiye tuzak hazırlıyormuş. Bu yazı 2 gün sonra çıkacaktır. Tilki tuzağa düşmeden çıksa bile... Pek önemi yok. çünkü bizim gazetemizi, ne sahtekârlar, ne de onları tanıyan yakınları okurlar. Kaldı ki ben sahtekârın adını da vermedim.
Türkiye'de sahtekârdan çok ne var? Hem de çoğu göz göre göre saltanat sürüyorlar. Bazıları da tovırlarda namuslu adamı oynuyorlar. Kadir çelik dostumu tebrik ediyorum. Anlaşılan çok yakında bomba bir Objektif programı izleyeceğiz.
İşte bizimkiler böylesine şuurlu ve uyanıklardır. Benim için hassasiyet gösteren okuyucu kardeşlerimi gözlerinden öpüyorum. Selâm, sevgi ve dualarımla...