Halil Mert

Halil Mert

DARBE VE MİLLİ BİRLİK

DARBE VE MİLLİ BİRLİK

Millet değerleri, imanı, edep ve terbiyesi, gelecek tasavvuru, mazinin fedakârlığı ile büyük bir ailedir. Evet, mikro tanımlarımız ne olursa olsun, Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Çerkez, Abaza, Çepni, Türkmen, Kazak, Tatar, Boşnak, Pomak, Arnavut, Arap, Acem,  Gürcü, Abaza, Çeçen, Roman…. Biz büyük bir Milletin, köklü İslam Medeniyetinin evlatlarıyız.

Bir olduğumuzu, birlik olduğumuzu, diri olduğumuzu, emperyalizme teslim olmayacağımızı, yurdumuzu işgal ettirmeyeceğimizi, parçalatmayacağımızı, mermilerin, tankların uçakların üzerine gözümüzü kırpmadan yürüyerek gösterdik. Hamdolsun.

Biz Malazgirt’te Anadolu’yu Müslümanlara yurt yapan Sultan Alparslan’ın Türkistan’dan gelmiş ordusuyuz. Biz, Malazgirt’te büyük fethe nefer olmuş yerli Kürt’üz, Arap’ız.

Biz Şeyh Şamil’le kartal olmuş Kafkas’ız..

Biz Rumeli’de gönülleri İmanla feth etmiş Sarı Saltuk’un Alperenleriyiz. Evlad-ı Fatihan’ız.

Biz, Diyar-ı Rum’da sevgi ve merhamet dağıtan Kayı’yız, Kayı’nın Rum asıllı Komutanı Mihal Gazi dedemizdir bizim.

Biz Anadolu’yuz. Halifenin Sancağı topraklarımızdadır. Ümmete öncülüktür gayretimiz.. Biz düşürülmedik Hamdolsun Mevla’ya…

Biz Fatih’in Surlar önündeki askerleriyiz, Hocası Gürani’nin, Ak Şemseddin’in talebesiyiz.

Biz Türkistan’ın göbeğinden Atam Hoca Ahmed Yesevi’nin duası ile Viyana’ya dayanan Gazi’yiz, şehidiz…

Biz orduyuz, Milletimiz var. Bize Ordu Millet derler amma, biz Ordu’nun kendisiyiz. Bizim Analarımız da bacılarımız da Gazi’dir evvelden beri..

Biz Çanakkale’yiz, Kut-ül Amare’yiz, Sakarya’yız, Nil’iz, Tuna’yız..

Biz canavarlara sabırla direnen Abdulhamid’iz, oyunları bozanız..

Biz artık düşmanımızı da oyunlarını da göreniz…

 

Yaşanan sadece Darbe mi?

Hayır!...

Bir İşgal Taarruzuydu..

Destek Birlikleri olarak sınırlarımıza PKK/PYD Militanlarına ve IŞİD Militanlarına yığınak yaptırdılar. Milletimiz tankların, uçakların önünde durmasaydı, DARBE HAREKÂTI, İŞGAL HAREKÂTI olarak devam edecekti.

Allah oyunlarını bozdu. Buyurduğu gibi; “Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.” Bu ayet-i kerime kimin hak ve doğru olduğunu da göstermiyor mu sizce?

 

“Su uyur, düşman uyumaz.” diyor ecdad.. Artık bu gerçeği hiç unutmayacağız. Medeniyet Coğrafyamızda kanı durdurmak için her şeyi yapmalıyız. İslam Coğrafyasının tüm yurtlarında kan var, gözyaşı var, iç çekişme ve kavga var. Neden? Sadece düşmanın azameti mi bunun sebebi? Peki, bizim cehaletimiz, menfaatperestliğimiz, fitneye sebep olan duruşlarımız.. Bunları görüp ne zaman emrolunduğumuz gibi Akledeceğiz?

 

Veda Hütbesi’nde ne diyor Gül Rehberimiz (SAV) “Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur-ân-ı Kerim ve Peygamber’in (SAV) sünnetidir.

Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler.

"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır.”

Biz bu emri baş tacı eden bir Milletin Evladı olarak kıyamete kadar yurdumuzda diri ve büyük devletimiz ile Medeniyetimizi yaşamak, yaşatmak, yüceltmek kısaca “İ’LAY-I KELİMETULLAH” dava ve sevdası ile yaşayacağız.

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir Millet olacağız. “Kim var!” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert “Ben varım!” cevabını verici, her ferdi “Benim olmadığım yerde kimse yoktur! " duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir Millet olacağız.

Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nisbette strateji ve taktik sahibi bir Millet olacağız. Zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir Millet olacağız, Ümmetin birliği ve beraberliği için de ihlâsla çalışacağız.

 

Şimdi, yeniden yapılanma ve karşı taarruz zamanı. Silkinme, arınma, asalaklardan kurtulma, temizlenme ve kafamızı ferasetle kaldırma zamanı..

Dinimiz bir, İmanımız bir, Vatanımız bir, Devletimiz bir, Bayrağımız tektir bizim. Ülkemizde tam birlik ve büyümeye müteakip, Ümmetin ve tüm mazlumlarının derdine koşacağız.

Adalet dağıtan el bizim olsun, zulmü kıran bilek bizim olsun, merhamet eden yürek bizim olsun. İleriye atılan Sancak bizim olsun. Ümmeti birlik ve beraberliğe çağıran ses bizim olsun. Kardeşe uzanan el bizim olsun. Düşmana inen yumruk, İslam ve Vatan düşmanlarına “DUR!” diyen bilek bizim olsun.

Bundan sonra içimizde büyüyecek fitneye, münafıklara fırsat vermemeliyiz. Bölücülüğün ülkemize ve çevremize büyük zararlar vereceğini, Müslüman kanını ve gözyaşını artıracağının şuur ve bilincinde olmalıyız.

Dindarlık ve İslamcılık görüntüsü altında yapılan sözde dinci, İslamcı, Mikro-Milliyetçi duruşlara karşı uyanık olmalıyız.

Cemaat, tarikat taassubuna düşmüş, varlığı ile fitneye sebep olanları artık durdurmalıyız. Darbe saldırısı bize şunu gösterdi, “Ne dindar görünümlü herkes vatansever, ne de Atatürkçü!” toplumun her kesiminde vatansever de var hain de.. Hainlere karşı mücadele etmek bizim görevimizdir. Laiklik adına yapılan Bayrak Mitingleri ile ne istendiyse, cemaat taassubu ve fitnesi ile de yapılmak istenen aynısıdır.

“Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!

Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..” diyor ya N. Fazıl. Artık diriliş ve şahlanış zamanıdır.

 

Artık kimse bizi değerlerimizle aldatmasın, değerlerimiz bölünmeye değil birlik ve beraberliğime vesiledir. “Allahü Ekber!” diyerek bir Mü’min diğer Mü’min’e nasıl mermi atar? Bir Müslüman İslam yurtlarında nasıl canlı bomba olur? Yeni fitnelere fırsat vermeyelim. Öldürdüğü polislerin cüzdanlarını alacak kadar gözü dönmüş katillere nasıl İman Kardeşi denebilir? Bu adamların içimizde hem de en değerli kurumumuzda örgütlenmesinde nasıl kör ve aciz kaldık? Bunu her manada sorgulamalıyız ve dersler çıkartmalıyız.

 

Allah’ın emri, Peygamberimizin rehberliği ile üç kıt’ada şehid olmuş bir Milletin evladı olduğumuz şuur ve bilinciyle geleceğe yürekli ve gayretli, çalışkan ve sabırla yürümekten başka çaremiz yoktur. Bu samimi gayretimizin yanında Allah (CC) duracaktır. Darbe ihanetinde oyunları bozan Allah’a hamd edelim, Milletimizin mazlumlarına teşekkür edelim.

Unutmayalım ki, TSK bizimdir. Mehmedcik’tir, Peygamber Ocağı’dır. Ümmetin silah tutan öncü birliğidir. Profesyonel hızlı birlikleri kurarken geleneksel askerlik sistemimiz de devam etmelidir. Ordu Millet Şuuru ve Muharipliğimiz için bu gereklidir.

Milletimizin bilinçli kesimlerinin silah edinmesinde bir mahzur yoktur. Kolaylaştırılmalıdır.

Milli Bilinç ve şuurun geliştirilmesi kapsamında KIŞLA-CAMİ-MEKTEP Birliği sağlanmalıdır.

Gün birlik günüdür. Birlik konusunda kararlılık ortaya koyan Mazlum Milletimiz baş tacı edilmelidir. Devlet Milletimize güvenerek yeniden tanzim edilmelidir.

 

“Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! (1961)”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi