Serdar Demirel

Serdar Demirel

Terörün zorladığı nokta

Terörün zorladığı nokta

PKK, yaptığı büyük çaplı eylemlerle şüphesiz büyük sonuçlar elde etmek istemektedir. Yapılan terör eylemlerinin zamanlaması, çapı ve yeri, toplumsal hassasiyetin vardığı noktayı dikkate almadan büyük çaplı eylemler yapmadıkları âşikârdır.
Siyasi hedefi olan ve terörü bir yöntem olarak seçmiş bu tür yapılar, yaptıkları eylemlerle birden fazla sonuç elde etmeyi önemserler. Zira mantık basittir; en düşük zâyiatla maksimum düzeyde sonuç elde ederek örgütü daha da güçlendirmek. Bölgesel kirli oyunlarda varlığını kabul ettirmek, çok ses getirici kanlı eylemlerle mümkündür. Ancak o zaman örgütünüzü lokal ve uluslararası güçlere pazarlayabilirsiniz.
Terör faaliyetlerinin Kürt sorununu çözmek adına yapıldığı iddia edilse de asıl hizmet ettiği husus, bu sorunu çözülemez hâle getirmektir. Yoksa çözümden yana olanların elini kolunu bağlamanın bir mantığı olamaz.
Şimdi, etnik haklarda hassas olan Kürt halkının önemli bir kesimi kendisini Meclis’te temsil etsin diye DTP’ye oy vermiş durumdadır. Bu parti içerisinde sertlik yanlısı şahinler olmakla beraber, silahsız çözüm arayışında olanlar çoğunluğu oluşturmaktadır. Bunların da bu tür saldırılarla manevra alanı daralmakta, ister istemez PKK ile aynı çizgiye mahkum olmaktalar.
Hâlbuki, bu parti Meclis’e girdiğinde sembolik yönü yüksek umulmaldık bir atraksiyon yaparak, gergin siyasi atmosferi yumuşatmak ve çatışmadan yana olmadıklarını göstermek üzere MHP’ye el uzatmış ve MHP de bu girişimi karşılıksız bırakmamıştı. TBMM’de DTP’nin varlığıyla tansiyonun yükseleceğini planlayanların hevesleri kursaklarında kalmıştı.
O zamanlar MHP ve DTP’nin sağduyulu yaklaşımları siyasi çözüm arayışlarını umutlandırmıştı. Kürt halkının çoğunluğunun oyunu almış AK Parti de gelişmelerden memnundu. Meclis’te oluşan bu olumlu havayı hem provokasyonlar hem de hükümetin gerektiği kadar inisiyatif almaması berhava etti.
DTP malûm olduğu üzere kapatılma dâvasıyla karşı karşıya. Aktütün Karakolu’na düzenlenen kanlı saldırının, kararın kulağında olduğu bir döneme denk gelmesi tesadüf mü? Biz daha önceki siyasi parti kapatma dâvalarından da biliyoruz ki; bizim yargı sistemimiz bu tür kapatma dâvalarında olaya salt hukukî perspektiften bakmaz. Güç dengeleri, ülke içi ve dışı konjonktür, yargı mensuplarının kararlarını etkiliyor. Hele devletin ideolojisi ve ulus devlet yapısı sözkonusu olduğunda yargı kendisini taraf görüyor. Yargı mensupları hukuk ilkelerine değil de ideolojiyi korumaya odaklandıklarında ise verilen kararlar hukukî değil siyasi oluyor. Yargının siyasi kararları da maalesef siyaseti çıkmaza sokuyor.
Bu zeminde hukuk normları dâvaya muhatap partiye göre yorumlanabiliyor. Bunun en son örneğini AK Parti’nin kapatılma dâvasında gördük. Zorlanan Kürt-Türk çatışması ve Aktütün baskını kapatma dâvasını etkileyeceğe benzer. Bu da PKK’nın elini güçlendirecek, çözümün sadece kanlı yöntemlerde olduğu propagandasını yapma fırsatını elde edecektir. “Sizin siyasi iradenize saygı duyulmuyor!” diye Kürt halkını Türk halkı aleyhine kışkırtacak, nefret ideolojisini siyasi iradesine saygı duyulmadığını düşünen insanlara daha rahat aşılayacaktır. Yargının bu hataya düşmemesi lâzım. Ama asıl kışkırtmaya çalıştıkları taraf, Kürt halkının dışında kalan birçok etnik yapıya sahip Türkiye halklarıdır. Toplumun sinir uçlarını tahrik eden eylemler aslında toplumu belli refleksler göstermeye zorlamak için yapılmaktadır.
Oyunu bozmak, toplumdan istenen refleksleri göstermemekle mümkündür ancak. Kürt-Türk çatışmasını bir taraftan PKK zorlarken bir taraftan da Ergenekon çatısı altındaki yapılanmalar zorlamaktadır. “Bu ikisinin arkasında hangi güçler var?” sorusu önemlidir elbet ve bu tarz bir toplumsal çatışmayı engellemek de devletin görevidir.
Yakında yapılacak mahalli seçimlerde daha önceden AK Parti’yi tercih etmemiş Kürt halkının AK Parti belediye başkan adaylarına teveccüh etmesi ihtimali, PKK için tehlikelidir. Adına hareket ettiklerini iddia ettikleri halk, sorunlarının çözümünde, sistem içi çözüm aramaya başlamışsa eğer, bu, PKK yöntemine bağlanan umutların zayıfladığının işareti olur ki, örgüt bunu izah edemez, ne kendi taraftarlarına ne de dünyaya. Bundan dolayı tansiyonun yükseltilerek oyların tepki oyuna ya da protestoya dönüşmesi de hedeflerden birisidir. Meselenin siyasi ve asayiş boyutu bir tarafa, ateş düştüğü yeri yaktı yine. Ama unutulmamalıdır ki, hayatını kaybeden askerler Kürtçe ve Türkçe ağıtlar eşliğinde toprağa verildi. Siirt ve Diyarbakırlı analarla Artvin, Eskişehir ve İstanbullu analar, aynı evlat acısı paydasında eşitlendiler. Onların çocukları hayatlarıyla toplumun birliğini, yüreği yanık analar ise yaktıkları Kürtçe ve Türkçe ağıtlarla bu toplumun ortak şuur dünyasını işaretlediler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi