Topyekün mücadele şart
Türkiye 14 yıllık AKP iktidarı döneminde zaten her türlü tehdit ve tehlikeye açık hale getirildi. İçeriden ve dışarıdan amansız bir kuşatmaya alındı. 15 Temmuz sonrası ise bu tehlike çok daha büyüdü ve yakınlaştı. Çok zor ve sıkıntılı bir sürece girdiğimizi ve vatanını seven, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olan herkese, her şeyi bir kanara bırakıp ülkesine sahip çıkması gerektiğini ısrarla ve yılmadan anlatmaya çalışıyoruz. Bu işi sadece AKP'ye bırakamayız. Zira, zaten AKP'ye bırakıldığı için bu hallere geldik. Çok yönlü bir tehditle karşı karşıyayız ve topyekün bir mücadele vermek zorundayız. Sadece terör örgütleri, vatan millet düşmanları saldırmıyor, dostumuz zannettiğimiz, stratejik olarak değerlendirdiğimiz ülkelerin açık bir düşmanlık içine girdiklerini acı sonuçlarıyla hep birlikte yaşayarak görüyoruz.
HİÇ ARA VERMİYORLAR
İstanbul'un göbeğinde polise doğrudan saldırılması bir defa daha sözün bittiği yerdir. Maç çıkışı çok daha kalabalık bir ortam olduğu unutulmamalıdır.
Son bir buçuk yıl içinde verdiğimiz şehit sayısı 1000'i geçti. Terör örgütlerinin tamamı sıraya girmiş durumdalar. FETÖ'nün bıraktığı yerde PKK, onların eksik kaldığı yerde IŞİD sahne alıyor. Ve Türkiye'nin her yeri terör tehdidine açık durumdadır. Toplu katliamlar yapıyorlar. Terör, kan ve gözyaşı ülkenin değişmezi oldu. Biraz ara veriyorlar, o sırada başka ihanetler, başka kahpelikler devreye giriyor. Ekonomiyi çökertip, toplumsal ayrışmayı ve kamplaşmayı daha da ileri götürmenin provaları yapılıyor. Orayı kurtarmaya, o deliği kapatmaya çabalarken, PKK devreye giriyor ve İstanbul kan gölüne döndürülüyor. Hiç ara vermiyor, hiç nefes aldırmıyorlar.
MİLLİ GÖREV
Neresinden başlasak, aynı kapıya çıkıyor, neresinden tutsak aynı yere varıyoruz. Söylenecek çok şey var. Yine bağrımıza taş basıyor, yine bu sorgulamayı bir kenara bırakıyor ve "önce ülkem" diyoruz. Akıl ve izan sahibi, zerre kadar ülke ve millet sevgisi taşıyan herkes, bu belanın nasıl atlatılacağına, felaketin eşiğine gelmiş olan memleketin nasıl düze çıkarılacağına, kafa yormak, katkı yapmak ve destek vermek zorundadır. İhtirasları, beklentileri, özel hesapları olanlar, bu memlekete en büyük darbeyi vurduklarını artık anlamalıdırlar. Ülkenin bu halinden siyasi fayda elde etmeye çabalayanların teröristlerden, kan dökenlerden, hainlerden hiçbir farkı yoktur. Yanlışı söylemek, doğruya teşvik etmek başka şeydir, "ya ben ya hiç" demek başka bir durumdur. Bir araya gelmeye, bu belayı defetmeye ve ülkemize sahip çıkmaya mecburuz. Bu bir tercih değil, her ne pahasına olursa olsun mutlaka yerine getirilmesi gereken bir milli görevdir.
DİK VE SAĞLAM DURUŞ
Daha önce defalarca yazdık ve Ortadoğu Gazetesi'nde manşet yaptık. FETÖ terör örgütüne karşı gösterdiğimiz tepkiyi, tuttuğumuz demokrasi nöbetlerini, ülkenin her yerinde dalgalandırdığımız ay-yıldızı PKK ve IŞİD için de aynıyla hayata geçirmek şart olmuştur. Teröre karşı dik ve sağlam duruşumuzu bütün ülkeye yayar ve bu vatanın hiçbir yerinde hainlere, bölücülere, kahpelere, katillere, teröristlere müsamaha edilmeyeceğini, hayat hakkı verilmeyeceğini anlayacakları dilden gösterebilirsek, işte o zaman bu katil güruha en büyük darbeyi vurmuş oluruz. Hiçbir şekilde başaramayacaklarını, bu ülkenin sahipsiz olmadığını, ne pahasına olursa olsun bu milletin milli birliğinden ve bölünmez bütünlüğünden vazgeçmeyeceğini bu kahpelere göstermenin yolu budur.
KANDİL'E TÜRK BAYRAĞI
Millet olarak görevimizi yapmamız, siyasi sorumluluk taşıyanların işini kolaylaştıracağı gibi, oturup bir daha düşünmelerini de sağlayacaktır. Bu alanda söylenecek her şey aslında söylenmiştir. İstihbarattan tutun da, güvenlik güçlerinin moraline, teçhizine ve hatta sayısına varıncaya kadar her şeyi gözden geçirmenin zamanı çoktan gelmiştir. Güvenlik güçlerimiz ellerinden gelenin çok fazlasıyla ve canlarını ortaya koyarak görevlerini kahramanca yapıyor. Temizliği ve mücadeleyi çok daha etkin ve yaygın yapmak zorundayız. MHP lideri sayın Devlet Bahçeli'nin bu konudaki ikazlarının ne kadar doğru ve haklı olduğu bir defa daha ispatlanmıştır. Bu kahpeleri inlerinde, saklandıkları her delikte, her taşın altında bulup temizlemek şart olmuştur. Kandil'e Türk bayrağı dikmekte çok geç kalınmıştır.
SINIRLARIN ÖNEMİ
Fırat Kalkanı operasyonunu son derece hayatidir ve kapsamı PKK ve unsurlarını da içine alacak şekilde genişletilmelidir. Kuzey Irak sınırımız hala her türlü terör geçişlerine müsaittir. Suriye sınırımızın 800 kilometrelik bölümü PKK uzantısı PYD'nin kontrolündedir. Bu kadar silahı, bombayı, teröristi buralardan sızdırıyor ve İstanbul'a kadar taşıyorlar. Bunun önünü kesmek, her kim destek veriyor ve imkan sağlıyorsa en sert şekilde haddini bildirmek artık bir mecburiyettir. Terör çok boyutludur. Ekonomisi, dış bağlantıları, siyasi uzantıları, destekçileri var. Hepsiyle birden mücadele edilmezse kesin sonuç almak imkansızdır. Aksi halde teröristleri temizlemekle terörün bitmediğini defalarca gördük ve anladık. Bugüne kadar etkisiz hale getirilen terörist sayısı, terör örgütünün en az 4 defa tümüyle temizlendiğini, ancak yerine yenilerinin geldiğini gösteriyor.
BU VATAN BİZİM
Yaşadıklarımız karşısında kahroluyoruz. İçimiz yanıyor, uykularımız kaçıyor. Tek dileğimiz, tek ümidimiz, ülkenin bu hallere gelmesine sebep olan yanlışların hiç olmazsa bundan sonra yapılmamasıdır. Bunun için kan kusup kızılcık şerbeti içtiğimizi söylüyoruz, yutkunup susuyoruz. Bu vatan bizim. Birilerinin önceden hazırlıkları ve gidecek yerleri olabilir. İhanet yolunda gidenlerin, her türlü hazırlıklar yaptıklarını ve duruma göre bir anda araziye uyduklarını dünya ibretle izliyor. Bizim gidecek yerimiz yok. Birbirimize sarılacak ve silkinip ayağa kalkacağız. Buna mecburuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.