“DEVLET AKLI” YA DA “İTİMAT, KONTROLE MANİ DEĞİLDİR.”
Devlet Aklı!
Devlet akıl eder mi? Devletin mantığı var mıdır?
Evet. Birileri yeni bir devlet kurduklarını iddia ederken, karşısındakiler koca bir devleti ellerimizle yıktığımızı iddia ettiler.
Aslında her yenilik bir şeyleri de götürüyor.
Baktığımızda, Fatih Kanunnameleri devrim niteliğinde. Bakış açımızı değiştirdiğimizde diğer yönü ile geleneklerimizden kopuş gibi de görünmüyor mu? Yeni bir tartışma çıkartmak için söylemiyorum. Sonrasında Kapitülasyonlar… Duyun-u Umumiye..
Cumhuriyet ve kadroları gökten zembille mi indi? Hayır!
Cumhuriyeti kuran kadrolar? Onlar da Osmanlı Harbiyesi’nden mezun..
CHP!. İttihatçıların devamı değil mi?
Cumhuriyetin devrimleri olarak yapılan yenilikler Osmanlı’da da konuşulmuyor muydu? Elbette konuşuluyordu.
Esasında şu an olduğu gibi 300 yıldır yenilikçiler ve gelenekçiler diyebileceğimiz kesimlerin bir şekilde kavgası vardı.
Kim kazandı peki?
Bilin ki her iki tarafta kaybetti. Ama en genel manada Yüce Türk Milleti kaybetti.
Ne yenilikçiler ne de gelenekçiler DEVLET AKLI’nı öncelemedi. Her iki tarafta devleti ele geçirmeye ve kontrolü altına almaya çalıştı. Daha da kötüsü, yapılandırdıklarını zannettikleri DEVLET AKLI, gerçek manada MİLLİ İRADE’den de uzaklaştı ve kendisini Milletin üzerinde görmeye başladı. Bir zamanlar “Böbürlenme Padişahım!” diye nara atanlara “Etrak-ı bi idrak!” denerek yozlaşma ve çözülme başlamadı mı sizce de?
Bize köylerimizde, diplomasız büyüklerimiz VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET kavramlarını kutsal ve ilahi kavramlar olarak öğrettiler. Bu değerlerin her biri için ölürsek şehit olacağımız öğretildi.
Zaman içinde gördük ki; VATAN’ı sol görüş aşağılıyor, sözde İslamcılar değersizleştiriyor. MİLLET’i ve değerlerini okumuşların hepsi ayakaltına alıyor ve beğenmiyor. DİN’e okumuşların bir kısmı karşı, Dindar geçinenlerin bir kısmı hâşâ pazara çıkarmış. DEVLET mi? “Devlet malı deniz, yemeyen domuz!” olmuş.
O beğenmediğimiz DEVLET ANA’nın aklı nasıldı?
Ana gibi çalışırdı o akıl. Koruyan, kollayan. Ancak daima birlik ve beraberliği önceleyen bir akıl. Bitti mi? Hayır! Tüm mensuplarına Devletin Başına bile “İtimat, kontrole mani değildir.” düsturu ile muamele eden, kamu menfaatini her türlü menfaatin üzerinde tutan. Devlet malına “Tüyü bitmemiş yetim malı ve hakkı olarak bakan bir akıl. Okullarında bunu öğreten, camisinde bunu öğreten. Devamlı her manada büyüme yönünde kanaat ifade eden bir akıl. Vatan toprağını, Millet Malı ve Namusu gören, bilen bir akıl. Bu aklın en temel kaygılarından diğeri de BEKA’dır. yani Hayatta kalma ve hayat alanını büyütme ve geliştirme.
Milletimizin fıtri özellikleri vardır. Canlıların yetenek ve becerileri yaradılışlarına, fiziki yapısına göre değişmez mi? Bu Allah’ın hikmetlerinden ve yaradılış kanunlarından, ayet-i kerimelerle emirlerinden de belli değil mi? Muharip ve Mücahid Milletimizin bedeni hususiyetlerine aykırı bir DEVLET AKLI oluşturmanın oluşturacağı tahribatı düşünebiliyor musunuz?
Osmanlıcı geçinen farklı cemaat ve tarikatlara mensup arkadaşlara soralım bakalım.. Osmanlı’da bu gün gibi her türlü işe bulaşmış, kadrolaşmış bir tane âlim, cemaat, tarikat vs. biliyor musunuz? Daha da kötüsü, bu gün ya da yarın cemaat, tarikat vb. liderlerinin yabancı güçlerin kontrolüne girmeyeceğine dair bir taahhüdünüz var mı? Seçimlerde bir siyasi partiyi işaret etmeyen dini lider biliyor musunuz? Geçmişin Nurlu Demirel’i ve kaybolan yıllarımızda kimlerin hissesi var?
Devlet sürekli kontrol eder.
Düşünün, Dışişleri Bakanı AKPARTİ’li ve namaz kılan bir bakan olmasaydı milletçe Suriye Politikasını ve sonucunda o bölgede akan kanı böyle karşılar mıydık? Saddam bölge için bir deneyimdi. Gitti.. Irak’taki ölümleri düşünün. PKK güçlü ve Türkiye’ye dost bir Irak toprağında kamplar kurabilir miydi? Tüm bunların üzerine biz Suriye Lideri’nin peşine düştük. Hani Sayın Dışişleri Bakanı’nın iki ayda bitecek ve düzelecek Suriye’si.. Altı yıldır kan akıyor. Daha da kötüsü, sınırımızda PKK/PYD uluslar arası muhatapları olan bir güç oldu. DEAŞ var artık. Eğer DEVLET AKLI aktif olsaydı, İngiltere, Almanya, ABD, Japonya, Rusya, İran vb. gibi, bocalar mıydık? Hayır!
Bakın İran’ın yarısı Türk. Etrafı bağımsız Türk Devletleri ile sarılı. Ama resmi dili sadece Farsça. Kimse tartışamıyor bile. Düşünün zaman zaman ülkenin başına Türk kökenli idareciler de geliyor olmasına rağmen. Orada da Kürt kökenli ciddi bir nüfus var. Ama bizim gibi terörle mağdur edilemiyor İran.. Bir zamanlar İran İslam Devrimi deyip methiye düzenler, nedense Türkiye’yi ırkçı ve faşistlikle suçlar, ama İran için Milli Bütünlük derler? Bunun adı ya cehalet ya da ihanettir.
Eski DEVLET AKLI çok şeyi bilmezdi ama “Yılanla çuvala girilmez.” der keser atardı. Yani başta İngiliz gevuru olmak üzere hiçbir emperyalistin gazı ve yönlendirmesi ile iş yapmazdı. Bölgemizde tavını geleneksel duruşuna uygun alırdı. Bakın Rusya. Barış masasına İran, S. Arabistan ve Katar’ı da çağırıyor. Neden? Yemen’deki çatışmayı da bitirmek için. Niye? Bölgede kendine müzahir yapılar oluşturmak için. İnanın Çar Deli Petro da aynısını yapardı.
DEVLET AKLI, Milletin iman, edep, töre ve mazisine uygun olarak yeniden yapılandırılmalı ve kurumlaştırılmalıdır. Siyaset kurumu her şeyin üzerindedir. Doğru. Ama kimse kusura bakmasın o da milletin menfaatini her şeyin üzerinde tutmalıdır. Böyle yapılsaydı en baştan beri, FETÖ palazlanabilir miydi? Eğitim Sistemimiz her yıl yeniden yapılandırılır mıydı?
DEVLET AKLI’nı başına almalı. Milletin taleplerine ve mazinin dayatmalarına da uygun olarak ülkesinde ve bölgesinde tedbir almalı, kurumlarını oluşturmalı, yapılandırmalı ve ilişkilerini geliştirmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.