Kapı tokmağı kadar cansız bir tanrının hikâyesi

Kapı tokmağı kadar cansız bir tanrının hikâyesi

“Ben de İncil'i okuyorum arasıra, tıpkı Michelet'yi, Balzac'ı ya da Eliot'u okuduğum gibi; ama İncil'de babamın gördüklerinden çok daha değişik şeyler görüyorum; babamın o akademik görüşüyle Kutsal Kitap'ta bulduklarını ise ben hiç bulamıyorum orada.” (s. 54)

Aralık 1881'de kardeşi Theo'ya böyle yazar 28 yaşındaki Vincent Van Gogh (1853-1890).

Genç ressam, İncil'i tıpkı Michelet'yi, Balzac'ı, Eliot'u okuduğu gibi okuduğunu belirtmekte; Kutsal Kitap'ta babasının görmediği çok farklı şeyler gördüğüne, üstelik onda babasının bulduğu manâları da bulamadığına işaret etmektedir.

Oysa bu kanaate ulaşması hiç de kolay olmamıştır.

***

Zikrettiği isimler arasında, bilhassa Michelet, Van Gogh açısından büyük bir önem arzeder.

Bu yüzden önce biraz geriye gitmeliyiz; hiç değilse, yedi yıl kadar geriye.

Michelet'nin “L'amour et la femme” (Aşk ve Kadın) adlı kitabını okuduktan sonra, 21 yaşındaki Van Gogh, 31 Temmuz 1874'de kardeşine şöyle yazacaktır:

- Sevgili Theo,

Michelet'yi okuduğuna ve bu kadar iyi anladığına sevindim. Böylesi bir kitap, aşk denilen şeyin insanların genellikle sandıklarından çok daha derin ve çok yönlü olduğunu öğretiyor bize.

Bu kitap yepyeni ufuklar açtı bana, aynı zamanda dinsel bir ilham gibi geldi.” (s.12)

Tarih: 25 Eylül 1875. Yukarıdaki satırların üzerinden yaklaşık on dört ay geçmiştir. Genç ressamımız 22 yaşındadır ve Paris'tedir.

Kardeşine tavsiyesi de gayet dindarcadır: Ora et labora.

Yani: Dua et ve çalış.

Artık kendini İsa'da bulmaktan söz etmekte ve yepyeni bir varlık olmaya çalıştığını îma etmektedir.

Dindar ressamın mektubuna sıkıştırdığı şu kısa tavsiye, gerçekte, bize, geçen bu ondört ay içinde nelerin değiştiğini de gösterir:

- “Bendeki, Michelet'nin ve benzerlerinin yazdığı tüm kitapları yok edeceğim. Senin de aynı şeyi yapmanı dilerim.” (s. 16)

Bir ay sonra, 14 Ekim 1875'de ise aynı tavsiyeyi yineler:

- “Sevgili Theo,

Senin kadar kendimi de avutmak için birkaç satır yazıyorum. Kitaplarını yok etmeni söylemiştim, bunu hemen yap. Evet, hemen. Yaparsan huzura kavuşacağına eminim. (...) Aydınlığı, özgürlüğü ara; yaşamın kötülükleri üstüne fazla derinden kafa yorma!” (s. 16)

***

Biraz daha sabreder ve beş yıl daha beklersek Van Gogh'un görüşlerinin yine değiştiğini göreceğiz.

Tekrar başa dönmüştür; hem de fazlasıyla.

Tarih: Temmuz 1880. Van Gogh şimdi 27 yaşındadır.

- “Herhangi bir değişme olmuşsa, o da şudur: eskiden düşündüklerime, inandıklarıma, şimdi daha çok inanıyorum, eskiden sevdiklerimi şimdi daha çok seviyorum.

(...) Anlasana işte, sevilecek, inanılacak pek çok şey var. Shakespeare'de Rembrandt'dan, Michelet'de Corregio'dan, Victor Hugo'da Delacroix'dan bir şeyler bulmak olası. Ayrıca İncil'de Rembrandt'tan bir şeyler, ya da Rembrandt'da İncil'den bir şeyler var, nasıl istersen artık! İkisi de aynı kapıya çıkıyor insan olayı doğru anladığı, yanlış yorumlar yapmadığı, kıyaslamaların eşitleme anlamına gelmediğini bildiği sürece. (s. 43)

Ressamın görüşlerinde bundan böyle pek köklü bir değişiklik olmaz.

Yazımızın başında yaptığımız alıntıdan da anlaşılacağı üzere, dengeyi kurmuş gibidir; babasının diniyle arasına koyduğu o koca mesafeye rağmen.

Babasının dinini bir türlü hazmedemez; kabullenemez; kendisini ikna etmeyi bir türlü beceremez.

Çığlığı çok sade ve bir o kadar da etkileyicidir:

- “Din adamlarının Tanrısı, benim için bir kapı tokmağı kadar cansız. Bu durumda ben bir ate mi oluyorum şimdi?”

Ate, yani tanrıtanımaz.

***

Zavallı Van Gogh, 37 yaşında hayata veda etti, cinnet krizlerine dayanamayıp intihar etmek suretiyle.

Kardeşi Theo da çok gecikmeden, altı ay sonra ağabeyi Vincent'in yanına gitti. Frengiden.

***

Ne dersiniz, din adamlarının kapı tokmağı kadar cansız olan Tanrısına bir türlü ısınamadı diye bu talihsiz ressamı ate mi saymak gerekir sizce?

Haydi, bari bu sefer bir şeyler söyleyin de bir kez olsun hayatınızda, üzerine basa basa 'bence' deyin, eğer 'bence' demek o kadar kolaysa!

***

Not 1: The Metropolitan, Guggenheim (New York) ve National Gallery of Art'ta (Washington) iki hafta boyunca kimi dostların izini sürdüm-durdum. Bendenizi bütün cömertliğiyle karşılayanlardan biri de Van Gogh oldu. Bu yazı, onun anısına.

Not 2: Atatürk Kitaplığı'ndaki Ekim ayı konuşmaları, görünürde tadilat nedeniyle, gerçekte organizasyon bozukluğu sebebiyle Kasım ayına kaldı. Üzgünüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi