Mehmetçiklere saygılıyız, paşalardan kaygılıyız!
- Lütfü Bey; 17 askerimizi kaybettiğimiz Aktütün Karakolu baskını sırasında Hava Kuvvetleri Komutanı Aydoğan Babaoğlu'nun hiçbir şey olmamış gibi Antalya'da tatilini sürdürmesi büyük tepkilere neden oldu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Hava Kuvvetleri Komutanı Aydoğan Babaoğlu bu konuda tek örnek değil ki. Örneğin eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da, çok sayıda şehidi toprağa verdiğimiz bir günde katıldığı eğlenceli bir davette eşiyle birlikte karşılıklı göbek atıp oynarken medya tarafından görüntülenmedi mi? Öyleyse artık üst düzey komutanların bu hal ve gidişine bir dur demenin zamanı gelmedi mi? İşte 17 askerimizin şehit olduğu sırada Antalya'da lüks bir otelde tatil yapan Hava Kuvvetleri Komutanı Aydoğan Babaoğlu ne tatil keyfine son veriyor, ne de Antalya'ya getirilen şehit erin cenazesine katılıyor. Ordumuzun akaryakıt ihalelerine giren Opet'in Yönetim Kurulu Başkanı'yla golf oynamaya devam ediyor. Acaba biz bu tip paşalarımızı devletle iş yapan, orduyla iş yapan iş adamlarının yanında keyif çatarken görüyoruz da, neden sınır birliklerimizde Mehmetçiklerle omuz omuza çarpışırken göremiyoruz? Onları iş adamlarının davetlerinde oynarken, dans ederken ya da beş yıldızlı otel ayarındaki orduevlerinde yiyip içip eğlenirken görüyoruz da, neden Mehmetçiklerle birlikte şehit olurken görmüyoruz? Hani Güneydoğu'da PKK ile yapılan mücadelede şehit olan onlar gibi bir tane paşa var mı? Bırakın şehit olmayı, gazi olan onlar gibi bir tane paşa var mı? Hadi onu da geçtik, PKK ile mücadelede şehit olan bir tane paşa çocuğu var mı? Kaldı ki şehit olan Mehmetçikler hizmetlerini para için değil, vatan için yapıyorlar. Buna mukabil subaylarımız, paşalarımız hizmetlerine karşılık çok da iyi maaşlar, ödenekler, tazminatlar alıyorlar. Mesela bir paşaya yaşıtı olan bir profesörden daha çok maaş veriliyor. Peki bu maaşlar onlara Mehmetçikleri bırakın cephede, cenazelerinde bile yalnız bıraksınlar diye mi veriliyor? Ordu bu millet için Peygamber ocağıdır ama, artık millet de Mehmetçiklere ayrı, bu tip paşalara ayrı gözle bakıyor. Mehmetçiklere saygılı, paşalara kaygılı gözle bakıyor! İşte onun için diyorum ki, Mehmetçiklere saygılıyız, paşalardan kaygılıyız!
“BBG EVİ” DEDİLER, ÜLKE OLDU ŞEHİT EVİ!
- ABD istihbarat verecek, Türkiye vuracak ve böylelikle PKK’nın kökü kurutulacaktı. Ama gelişmeler bunu doğrulamadı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuyu?
- Öncelikle şunu söylemeliyim ki, kılavuzu ABD olanın başı terörden kurtulmaz! Türkiye ABD’nin kılavuzluğundan kurtulmadıkça PKK’nın kökünü kurutamaz! Oysa Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ, bu makama oturur oturmaz yaptığı ilk konuşmada “ABD Silahlı Kuvvetleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki işbirliği mükemmel seviyededir; bu işbirliğini koruyup kollamak da başlıca görevimizdir” dedi. Onun bu şekilde konuşması Türkiye’nin kılavuzunun dün olduğu gibi bugün de ABD’nin olması demekti. Kılavuzunuz ABD olursa başınız terörden kurtulabilir mi? Zaten ABD’li komutanların Kuzey Irak'taki PKK karargahını sık sık ziyaret ettikleri, ABD’ye ait askeri kamyonların PKK kamplarına sık sık silah ve mühimmat taşıdıkları haberini görüntüleriyle birlikte dünya medyası vermedi mi? Dünyanın bildiği bu gerçeği bizim Genelkurmay başkanlarımız bilmez mi? Bundan önceki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da, ABD’nin vereceği istihbarata övgüler yağdırarak, “Artık bizim için PKK kampları birer BBG evi” demişti. İşte Genelkurmay başkanlarımızın ABD’ye böyle güvenmesi, hatta ABD’ye böyle ilan-ı aşk etmesi sonucunda Türkiye’nin her tarafı oldu birer şehit evi! Yahu ABD’nin kontrolündeki Irak’tan 400 PKK’lı toplarıyla, uçaksavarlarıyla, ağır silahlarıyla dört kilometre mesafe katederek Türkiye’ye gelip bir karakolu basıyor; sen daha hâlâ ABD’nin vereceği istihbarata güveniyorsun? Kılavuzu ABD olanın başının terörden kurtulamayacağını hiç düşünmüyorsun! Acaba ABD’nin istihbaratı sonucu vurulan PKK kampları mı, yoksa Türk karakolları mı diye bile düşünmüyorsun! Sadece saf saf ABD’nin istihbaratıyla PKK’nın kökünün kurutulacağını düşünüyorsun.
GENERALLERE GÜVENLİK, GARİBANLARA ŞEHİTLİK!
- Genelkurmay 2. Başkanı'nın çeşitli baskınlarda 43 şehit verdiğimiz Aktütün Karakolu'nun daha güvenli bir noktaya devletin maddi imkansızlıkları sonucu taşınamadığı şeklindeki açıklamasını ve ardından da Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanı'nın bunu yalanlamasını nasıl yorumluyorsunuz?
- Genelkurmay karargahındaki komutanların açıklamaları birbirini yalanlıyorsa, bu durumdaki bir Genelkurmayın bırakın savaş yönetimine güven duyulmasını, açıklamalarına bile güven duyulur mu? Hadi bunu geçelim; acaba Aktütün Karakolu'nun daha güvenli bir noktaya devletin maddi imkansızlıkları sonucu taşınamadığını söyleyen Genelkurmay 2. Başkanı ne dediğini biliyor mu, onun bu dedikleri gerçeğe uyuyor mu? Öyle ya, emekli Genelkurmay başkanlarımıza bile trilyonluk zırhlı arabalar alınmıyor mu? Her yıl büyük paralar harcanarak yeni yeni orduevleri açılmıyor mu; yeni yeni subay lojmanları yapılmıyor mu? Peki bunlara para bulan devlet, küçücük bir karakolunu daha güvenli bir noktaya taşımak için mi para bulamıyor? Bugün sırf eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a emekliliğinde binmesi için alınan arabanın parasıyla Aktütün Karakolu gibi beş tane karakol yapılır. Bugün sırf beş yıldızlı otel ayarındaki orduevlerinden birinin yapımı için harcanan parayla Aktütün Karakolu gibi yüzlerce karakol yapılır. Demek ki sorun parada değil kafada! Generallerin çocukları Aktütün Karakolu gibi karakollarda askerlik yapmıyor nasıl olsa. Garibanların çocukları ölse de olur! Zaten garibanların anaları çocuklarını genç yaşta ölmeleri için doğurur! Generaller ve çocukları güvende olsun da, garibanların çocukları teneke karakollarda şehit olsa da olur! Generaller trilyonluk zırhlı arabalarda gezsin de, garibanların çocukları tabutlarda gezse de olur! İşte bu anlayıştır ki, halkın devlete, orduya olan güvenini kurutur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.