Kuzey Irak hamlesi yeni mi?

Kuzey Irak hamlesi yeni mi?

Aktütün saldırısıyla gözler yeniden Irak’a çevrildi. Başka bir deyişle Irak’ın kuzeyine ya da Kuzey Irak’a. Yahut Bölgesel Kürt Yönetimi’ne.

Bu ifadelerden her biri, belli bir bakış açısını yansıtıyor. Hangisini tercih ettiğinize göre size bir konum biçiliyor.

Sonuç itibarıyla karakol basan terörist grupların Irak sınırından girip çıkması, bu konudaki kaygıları haklı kılıyor. Ancak söylenen her sözü ya da ortaya atılan her tezi doğrulamıyor.

* * *

Haşim Haşimi, güneydoğuda uzun yıllar siyaset yapmış, ayrıca Kürt meselesini yakından izleyen, zaman zaman da önemli çıkışlar yapan bir isim.

‘Türkiye’ye yönelik terörün kaynağı Kuzey Irak ve oradaki yönetim mi?’ sorumuzu tereddüt etmeden ‘Hayır, değil’ diye cevaplıyor.

Peki neden bu kadar emin. Mesela Mesut Barzani ve bölgesel yönetim, PKK’ya karşı geçmişte olduğu gibi yine Türkiye’yle birlikte mücadele eder mi?

‘Gerçekçi olalım. Bundan sonra Kürt Kürdü öldürmez.’

Bu ne anlama geliyor?

‘Yani geçmişte olduğu gibi PKK’ya karşı Türkiye’yle birlikte askeri mücadele yapmaz. Ama bu demek değildir ki PKK’yı destekliyorlar, onu bize karşı kullanıyorlar. Türkiye’nin şu anda attığı adımlar, yani oradaki yönetimle diyalog kurmak, en doğru yöntemdir. Bunu devam ettirmek ve geliştirmek herkesin yararınadır.’

* * *

Haşim Haşimi’nin söz ettiği diyalog adımı birkaç gündür siyaset kulislerinde dile getiriliyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Estonya dönüşü yaptığı değerlendirme, aslında süreci iyi özetliyor:

‘Daha önceki Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında da yaptığımız yazılı açıklamalarda Irak’taki bütün gruplarla Türkiye’nin temas etmesi gerektiği ve bunu yaptığını zaten açıklamıştık. Ayrıca Türkiye’nin Irak özel temsilcisi var biliyorsunuz; Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin özel temsilcisi. Özel temsilci Irak’ta bütün gruplarla olduğu gibi Kuzey Irak’taki liderlerle de tabii ki görüşüyor.’

Yani ortada aniden şekillenmiş, mesela Aktütün saldırısı sonrasında kararlaştırılan bir adım yok.

Aksine bu adım, 2007 Aralık, 2008 Şubat ve Nisan Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında doğrudan ifade edildi.

İşte 24 Nisan 2008 tarihli MGK bildirisindeki ifadeler:

‘Irak genelinde meydana gelen gelişmeler gözden geçirilmiş, Irak’ta milli mutabakatın temelini oluşturan yasama alanındaki faaliyetler ile Irak’ın bölgede yerini yeniden alabilmesine yönelik gelişmeler değerlendirilmiş, bu bağlamda ülkemizin tüm Iraklı grup ve oluşumlarla istişarelerinin sürdürülmesinin yararlı olacağı mütalaa edilmiştir.’

Yani uzun zamandır üzerinde durulan, hepsinden önemlisi devlet içindeki kurumların uyumlu hareket ettiği bir politikadan söz ediliyor.

Hükümet, kriz sürecini doğru yönetme konusunda çok gayretli. ‘Golf kazası’ dışında bu konuda TSK’nın da sürece olumlu katkı sağladığını söylemek doğru olur.

Devamlılık taşıyan, geçmişi iyi değerlendiren, elindeki kartların güçlü ya da zayıf yanlarını iyi bilen her hamle, Türkiye’nin yararına sonuçlar üretecektir.

* * *

Kısa süre önce Erbil’deydim. KDP’den önemli isimlerle görüştüm.

Oradan aldığım izlenim de aynı yöndeydi.

Yanlış yapmıyorlar mı? Ölçüsüz ve saçma sapan açıklamalar duymuyor muyuz? Bunların hepsi doğru.

Ancak bir gerçeği unutmayalım.

Herkes Türkiye’nin değerinin ve gücünün farkında.

Daha önemlisi Ankara’nın bunun farkında olması.

Kuzey Irak’taki yönetimin tek başına PKK’yı ayakta tutacak ya da zararsız hale getirecek gücü yok.

Asıl mesele Türkiye’nin atması gereken adımlar.

Ankara’daki hava bu anlamda umut verici.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi