Yeter be Ronaldo!
Konfederasyon Kupası var ya... Hani şu bir sonraki sene sonra Dünya Kupası’nın organize edileceği ülkede prova mahiyeti taşıyan futbol kapışması... İşte bu defaki de Rusya’da oynanıyor. Portekiz, Meksika, Kamerun, Şili’yi izledim açılışta. Futbol ya bu, izlenmediği ortak yok gibi sanki... TRT Spor veriyor maçları. Raytinglere baktım, hani dibe mi vurmuş, yoksa hiç mi 100’lük sıralamada yer alamamış diye... Her iki maç da sıralamaya girmiş. Hem de ortalarda, hatta bazı birimlerde ilk otuz içinde... Demek ki futbolun horozlar maçı olsa bu ülkede rayting alıyor.
Futbolsevere bir hatırlatma girişi yaptım böylece. Hani ölü mevsimdeyiz ya... Ama bu hatırlatma içine bir de özel durumu sıkıştıracağım.
Değerli okurlar; Cristiano Ronaldo diye bir futbolcu var bu dünyada... Yaşı da 32’yi buldu. Kendileri dünyanın en büyük takımı veya kulübü diye bilinen ve hiç kimsenin inkâr etmeyeceği bu gerçeği 1950’li yılların başında beri sürdüren Real Madrid’de oynuyor bu Ronaldo... Yani İspanya Ligi, İspanya Kral Kupası, Şampiyonlar Ligi bu kulübün bir numaralı hedefidir 60 küsur senedir. Tabii ki bu ortamda oynayan oyuncuların kendi milli takımları da vardır. Hem de iddialıdırlar o milli takımlar... Çünkü Real Madrid’de öyle haybeden oyuncu olamaz. Yani dostlar alış verişte görsün gibilerinden transferler olamaz. Hele hele 35’lik hiç mi hiç olamaz. Bu Ronaldo Real Madrid’e 25 yaşında Manchester United’ten gelmişti.
İşte baktım bu Ronaldo yine kolunda kaptanlık bandı, Portekiz forması içinde Meksika’ya karşı Federasyon Kupası’nda yırtınıyor. Devamlı yer değiştirerek top arıyor, pozisyon kovalıyor, yardımlaşıyor, gerilere kadar gelip oyuna çıkışa yardımcı oluyor. Yahu be adam; yetmiyor mu koca bir sezon haftada üç maç oynadığın? Hem de hepsinde de iddialı... Sen hiç, “Hocam bu maç dinleneyim. Baksanıza rakip çok zayıf” demezsin? Gerçekten de o maç 5’lik veya 6’lık biter... Ligden Şampiyonlar Ligi’ne dönersin, orada da gol rekorları kırarsın... Ligine döner, orandan da milli formanın içine girersin... Yahu Ronaldo; hiç olmazsa sezon bitmişken şu Konfederasyon Kupası’nı oynamayaydın... Kim sana ne derdi ki? Yahu be adam; yılda 30 milyon avro kazancın var Real ‘de... Ya bir sakatlansan! Yahu be adam; Bir kaç maç ıskala be bir sezonda...
İşte değerli okurlar; bizde kılı dönüp iki hafta yatan, adalesi acıyor diye idmana çıkmayan, nezlesi olup da sırt üstü yatan, sahada kıvrandıktan sonra dizindeki dizlikte devam eden üçkâğıtçılara ithaf olunur bu Ronaldo denen gerçek efsane futbolcu... İzlemeye devam edelim. Ben bu efsaneyi daha 17 yaşında iken bulup çıkartan efsane hoca Alex Ferguson’a minnetlerimi sunuyorum. Ferguson, Manchester’e transfer etmeden önce son olarak Fransa’daki bir kasabada düzenlenen özel genç milliler turnuvasında (Fransa-Portekiz maçı idi) izlemişti bu Ronaldo’yu... Sonrasında da, yaşı henüz 17 olduğu için ailesinin imzalı izni ile 17 milyon dolar bonservis ödeyerek transfer etmişti.
Yazımın sonu mu? Benim korkun nedir biliyor musunuz? Bu Ronaldo bir gün, bir maçta o müthiş şutlarından birini atıp ya kale direğini kıracak, ya da birini sakat bırakacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.