Kemal Bey’in Hesabı
Kemal Bey, CHP çıkmazında, Önder Sav ve ekibini lağvederek cesur bir adımlar attı. Fakat: 1- iktidara alternatifi değil, 2- CHP’nin sol geçmişi düşünüldüğünde, sağ seçmenin zihnindeki CHP alılaması: Demokrasi defolusu. Yürüyüş bu anlamıyla “Sabıka kaydımı sildirebilir miyim?” türküsünün ilk nakaratını oluşturuyordu ki, yolda bulunan arkadaşlar sayesinde yanan mum söndü.
Yürüyüşün diğer anlamlarına gelecek olursak:
a) Bozkurt işareti düşünüldüğünde, Meral Akşener’in önüne kestirmeden çıkma çabası ortada.
b) İçteki muhalefetin soluğunu kesiyor. Sol taban üzerinde “adam daha ne yapsın!” imajıyla Muharrem Beyin retorik konuşmalarını inceden inceye baltalıyor. Deniz Baykal’a sen emeklisin mesajı veriliyor. Selin Sayek-Böke’yi tuş ediliyor. Kılıçdaroğlu, “Lafla peynir gemisi yürümez!” demeye getiriyor.
c) Sezgin Tanrıkulu ve türevleri üzerinden dağa taşa göz kırpılıyor.
d) Yürüyüşün gerçek ajandasında, demokrasi isteği yok!
Tarihimizdeki demokratikleşme adımı olarak Gülhane Hatt-ı Humayunu anılır. Osmanlı’nın payitahtı olan İstanbul’la özdeşleşmiştir…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun gerçek hedefi, hükümet, yargı ve demokrasiden oluşmuş olsaydı, eylemine Gülhane Parkından başlamalıydı. Maltepe’ye uğrayıp Ankara’ya yönelmesi gerekirdi. Çünkü, bir ülkenin sorunları, o ülkenin başkentinde alının kararlarla çözülür. Eğer yargısal bir sorun varsa, bunun çözüm yeri Ankara’dır; bizâtihi ta Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
e) Ankara’nın başkentlik unvanının bizzat CHP Genel Başkanı tarafından yok sayıldı; sayılıyor…
Birisi çıkıp: “Türkiye Büyük Millet Meclisini, Adalet Bakanlığını, Ana Yasa Mahkemesini, Yargıtay’ı, Sayıştay’ı … İstanbul’a taşıyalım. Gitmişken önünde oturma eylemi yaparsınız!” dese, ne cevap verecekler?
Sayın Kılıçdaroğlu’na, hatırlatmam o ki: Yanlış hesap Bağdat’tan döner!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.